Siyaset dünyamızın ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin duayenlerinden Önder Sav’ın, Cumhuriyet’ten Işık Kansu’ya yaptığı çok önemli açıklamaları okurken, sanki düşüncelerime tercüman olduğu duygusunu yaşadım.

Örneğin şu değerlendirmesi, dün bu köşede yazdıklarımın adeta tekrarı gibi:

“Onuncu yenilgisini almış olmasına rağmen CHP Genel Başkanı’nın görevde kalıcı olmak istemesi ve bunda ısrar etmesi, seçmenin güven duygusunu azaltmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresi ve bir kısım anket firmaları tarafından yanıltılmasından doğan bu sonuç, başarıya susamış olan örgütümüzü ve seçmeni çok üzmüş, hayal kırıklığına sürüklemiş ve bir umutsuzluk doğurmuştur.”

★★★

Deniz Baykal, döneminde 10 yıl süreyle CHP Genel Sekreterliği görevini üstlenen Sav, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan istifa ederse, partinin boşlukta kalacağı yorumu için de şunları söylüyor:

“Geçmişte Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Hikmet Çetin ve Altan Öymen, genel başkanlığı boşalttıklarında, parti boşlukta mı kaldı? Sayın Kılıçdaroğlu genel başkan olduğunda parti boşlukta mıydı? Parti boşlukta kalmaz.

Arıca, Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Genel başkanlık yükünü taşıyacağına inanacağım birisi çıkarsa ona genel başkanlığı bırakabilirim’ demektedir. Genel başkanda aranan niteliklerin başında, partinin ilke, program ve tüzüğüne bağlılık gelir. Partinin birikimini yok sayarak CHP’yi yönetecek yetenekte kimsenin bulunamayacağını ileri sürmek, fevkalade şaşırtıcıdır. Dahası partinin ilkelerine bağlı, geçmişi temiz biri çıkarsa genel başkanlığını ona bırakabileceğini söylemek de yenilir yutulur gibi değildir. Bu söz, CHP’de geçmişi temiz olan yok demek anlamında algılanır. Hatta bazı duyarlı üyeler, bunun partiye ve kendilerine açıkça yapılmış bir hakaret sayabilir!..”

★★★

Deneyimli siyasetçi Sav, dünkü yazımda değindiğim gibi, zaman kaybedilmeden olağanüstü kurultaya gidilmesi gerektiğini, parti içinde bunun zemininin oluştuğunu düşünüyor.

“Parti Meclisi’nde genel merkezin tutumlarına karşı salt çoğunluğu aşan bir çoğunluk vardır ve PM’nin partiyi bir olağanüstü kurultaya taşıma olanağına erişilmiştir. Eğer partinin yetkili organları yerel seçimlere doğru gerekli adımları atmazsa, örgüt teşhisi yapar ve tedaviyi de gerçekleştirir...”

★★★

Yıllardır süren suskunluğun ardından ilk kez konuşan Sav, Ekrem İmamoğlu faktörünün de iyi değerlendirilemediğini ifade ederek, “Ona yönelik ceza tehditi karşısında Cumhurbaşkanı adayı yapılarak, demokrasi ve adalet mücadelesi verilebilirdi” diyor.

“Ekrem İmamoğlu’nun büyükşehir belediye başkanlığı açısından gelecek 2024 Mart ayına kadar görevde kalıp kalmamasının değerlendirildiğini sanıyorum. Zamanında cumhurbaşkanı adayı yapılsaydı bir demokrasi ve adalet mücadelesine girişilir, Sayın İmamoğlu’nun başı üzerinde gezdirilen ceza tehditleri ve Demokles’in kılıcı işlemez hale getirilebilirdi. Maalesef bu önemli ayrıntı gözden kaçırıldı.

Eğer Sayın Kılıçdaroğlu başarılı olsaydı, zafer kazanmış bir komutan gibi algılanacaktı. Seçim kaybetmesi üzerine kendisinin eleştirilmesinde de şaşılacak ve etik olmayan bir yön yoktur...”