Londra’daki ünlü Madame Tussauds Müzesi’ndeki balmumu heykellerden biri de Mustafa Kemal Atatürk’e ait olanıydı. Ancak, pek dikkat çekmeyen bir köşede sergilenen bu heykelin bildiğimiz Mustafa Kemal’e benzer bir yanı yoktu. Kısacık, raşitik bir vücut, alakasız bir surat... Ayrıca ne saçı benziyordu, ne de göz rengi tutuyordu. Üstelik sergilendiği yer, büyük devlet adamlarına ayrılan bölümde değildi. Her sene milyonları bulan ziyaretçiler arasında yer alan Türk turistler müzeden hayal kırıklığı ve öfkeyle ayrılıyorlardı...

★★★

Madame Tussauds Müzesi’ndeki tuhaf heykelden rahatsızlık hissedenlerin başında, ülkemizin saygın bilim insanlarından, Eskişehir’in Büyükşehir Belediye Başkanı Profesör Yılmaz Büyükerşen geliyordu. Atatürk heykelini gördüğünde “Kendimiz yapmazsak, onu tanımayanlara bırakırsak, olacağı işte bu” diye düşünmüş ve sırf bu nedenle balmumu heykel çalışmaya başlamıştı.

★★★

Büyükerşen’in çabalarından önce Türkiye’de balmumu heykel yapmak için malzeme bile üretilmiyordu. Hava Kuvvetleri Komutanlarından İbrahim Fırtına, Eskişehir’de görev yaptığı sırada, Profesör Büyükerşen’in çabalarına yakından tanıklık etmişti.

Bir vesileyle görüştüklerinde Madame Tussauds Müzesi’ndeki durumu, kendisi de pilot olan Mustafa Koç’a anlattı. Mustafa Koç hemen balmumu heykelde ülkemizin en yetkin ismi Profesör Büyükerşen’i aradı ve “Projenin başına geçer misiniz?” diye sordu. Cevap, elbette “Evet” oldu...

★★★

Koç Holding yetkilileri Madame Tussauds Müzesi yönetimiyle temas kurarak “Profesör Yılmaz Büyükerşen’in kontrolünde müzenizdeki Atatürk heykelini değiştirmek istiyoruz. Gereken neyse yapmaya hazırız” dediler.

Müze tarihinde böyle bir değişikliğin örneği yoktu. Önce mırın kırın ettiler, ‘Olmaz öyle şey’ filan dediler. Ama Mustafa Koç kararlıydı, bastırdı.

Müze yönetimi öneriyi iki şartla kabul etti. Müzenin baş heykeltıraşı, Profesör Büyükerşen’le birlikte çalışacak, Koç Grubu tüm masrafları karşılayacak, üstüne 70 bin pound ödeyecekti.

İki şarta, iki karşı şartla cevap verildi. Müzenin heykeltıraşı öncelikle Lord Kinross’un Atatürk biyografisini okuyacak, ardından Anıtkabir’i görecek, sonra heykele başlayacaktı. Çünkü Atatürk, sadece vücut ölçülerinden, fotoğraflarından ibaret değildi. Atatürk’ün dehasını, ışıltısını tanımadan, Türk milletinin ona olan sevgisini, saygısını, duyduğu minneti bilmeden Atatürk heykelinin Atatürk’e benzetilebilmesi mümkün değildi.

★★★

Projede Atatürk’ün 50 yaşındaki görüntüsü esas alınacaktı. 10 Kasım 1938’de vefatından hemen sonra alınan ve Anıtkabir’de korunan birebir yüz maskı kopyalandı. Vücut ölçülerini ve karizmasını ortaya koyan fotoğraflarını Profesör Büyükerşen derledi ve bir sene çalışıldı.



★★★

Sonuçta gerçeği yansıtan muhteşem bir heykel ortaya çıktı.

Ayrıca imzalanan sözleşmenin gereği olarak heykelin müzedeki yeri değiştirildi. Ana salonda, tarihin gördüğü büyük liderlerin sergilendiği bölüme taşındı.

Açılış törenle yapılacaktı.

Gününü de Mustafa Koç belirledi:

10 Kasım 2005...

Yani Atatürk, ölüm yıl dönümünde, doğacaktı.

2003’te Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan Mustafa Koç’un bizzat gerçekleştirdiği ilk büyük sosyal sorumluluk projesi buydu. İmzasını Mustafa Kemal’le atmıştı.

★★★

O gün gururlu ve çok heyecanlıydı. Konuşmasında;

‘’Atamızı aklımızda ve kalbimizde taşıdığımız biçimde, yani gerçek hatlarıyla tanıtmak istedik. Gururluyum, heyecanlıyım. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, fiziken aramızda olmasa da 20’nci yüzyılın liderleri arasında, kitleleri peşinden götürecek karizmaya ve öngörüye sahip, idealleri halen yaşayan, fikirleri ölümsüz bir başka lider yok. Atatürk Türkiye’sini çağdaş uygarlığın ilerisine taşımak, ülkemizi ve tarihimizi uluslararası platforma doğru tanıtmak için üzerimize düşenleri yapmayı bir borç biliyoruz...” dedi.

Bu vesileyle Cumhuriyetimizin değerli evladı Mustafa Koç’u sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun...

(UĞUR DÜNDAR’IN NOTU:

Okuduğunuz satırları kaleme alırken Yılmaz Özdil’in harika yazısından alıntılar yaptım.)