Birinci sayfamızdaki TOKMAK-1 sütunumda kısaca anlattım. Ülkede Herkül gibi güçlü hâkimler arıyoruz.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’e göre; “Hâkimler, siyasi, ekonomik, yeraltı dünyası ve baskı grupları gibi güç odaklarına karşı Herkül kadar güçlü olmalıdır.”
Başkan’ın bu sözleri, tüm hâkimlere mesajdır, uyarıdır. Fakat... Bizdeki yargı ve yönetim sistemi hâkimlerin Herkül kadar güçlü olmasına izin veriyor mu? Maalesef hayır!
Bu konuda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun görüşleri önemli... Feyzioğlu, Türkiye’nin en önde gelen hukukçularındandır ve aynı zamanda düzgün kişiliğe sahiptir. Bu bakımdan onun söylediklerine saygı duyarım.

* * *

Feyzioğlu’na göre:
“Adalet asla şüphe kaldırmaz. Oysa sistem buna açık.
Bizim güvenilir bir yargı sistemine ihtiyacımız var.
Bugünkü sistem yeteri kadar güven vermiyor.
Bazı kumpas davaları sürecinde ‘Âdil yargılama yapılmıyor’ dedik ve haklı çıktık.
Yargının doğruyla yanlışı birbirinden ayırabilecek güvenirliğe kavuşturulması lâzım. Bunu söylediğimde bazı çevreler rahatsız oluyorlar.
Hâkim ve savcıların sistem içinde güvenliği sağlanmalı.

* * *

Bugün hâkim ve savcıların doğru karar vermesi onların cesaretine kalmış.
Eğer bir hâkimin kararının güvenirliği hâkimin cesaretine kalmışsa orada bireylerin temel hak ve özgürlükleri güvencede değildir.
Hâkim, doğru kararı verirken kimseden çekinme kaygısı duymuyorsa orada sistem vardır, biz ona güveniriz, kişilere değil!
Şimdi Türkiye’de hâkim ve savcıların bağımsızlığını ve güvencesini sağlayan sistemimizde çok büyük sorun vardır. Bu sıkıntıyı gidermek hepimizin görevidir.
Siyasilerin bir araya gelip bu işi toparlaması şarttır.
Hep birlikte gelin bunu düzeltelim diyoruz.

* * *

Şu anda toplumu ilgilendiren davalarda toplumun yarısı alkışlıyor, yarısı yuhalıyor. Böyle bir sistem olmaz. Böyle bir gerçeğe ulaşma, adaleti sağlama süreci olmaz.
Şu an Türkiye’yi on binlerce cesur insan ayakta tutuyor.
Adalete güven hissini vermemiz şarttır.
Adalet şüphe kaldırmaz. Adalete güven yıkıldığında, devlet parçalanır, millet parçalanır!”

Agâh Özgüç’ün Yeşilçam’ı


Çok eski yıllarda, zaman zaman sinema yazıları da yazmış ve film eleştirileri yapmıştım. O tarihlerde en beğendiğim film eleştirmeni rahmetli Tuncan Okan idi. Milliyet’te yazıyordu...
Sonraki yıllarda çok değerli sinema yazarları çıktı. Bunlardan biri de Agâh Özgüç...
1961 yılından beri gazeteci olarak sinemanın içinde bulunan Özgüç hazırladığı 456 sayfalık görkemli bir sinema kitabını bana da yollamış. Adı “Türk Sineması’nın Marjinalleri ve Orijinalleri 2”
Özgüç’ün kitabı da, bir süre önce bu sütunda bahsettiğim Türker İnanoğlu’nun “Afişlerde Türk Sineması” gibi lüks parlak kâğıda basılmış, maliyeti yüksek bir kitap... Ünlü filmleri ve Yeşilçam’a damgasını vuran isimleri anlatıyor: Ayhan Işık, Tarık Akan, Fikret Hakan, Müjde Ar, Suat Yalaz, vs.
Agâh Özgüç” “Ah Yeşilçam, vah Yeşilçam” diye geçmişe duyulan nostaljik özlemden bahsederken:
“Öyle ya da böyle, iyi veya kötü... Kim ne dese de örneğin ‘Yeşilçam kurutulması gereken bir bataklık’, ya da ‘Ne şehittir ne gazi, nereye gitti Yeşilçam’dan bizim Niyazi?’ diye kafa bulsalar da, tarih o dönemi, o Yeşilçam’ı, o renkli kişilikleri toptan silip atamaz” diyor. Haklıdır.
Eski Türk filmlerini seyretmek, Ayhan Işık’ı, Türkân Şoray’ı, Cüneyt Arkın’ı, Yılmaz Güney’i, Zeki Müren’i, Tarık Akan’ı, Fatma Girik’i, Gülşen Bubikoğlu’nu, Fikret Hakan ve diğerlerini izlemek bana büyük zevk verir.
Yeşilçam filmleri aslında Türk insanının gerçek yapısını ve toplumumuzu yansıtan ayna gibidir.

TEBESSÜM

Otomobil sohbeti!


Sovyetler Birliği döneminde Bir İngiliz ile bir Rus konuşuyorlarmış. İngiliz arabalarını anlatmış:
“Bizim üç arabamız var. Ben Rolls Royce ile işe giderim. Karım Mini Cooper ile alışverişe çıkar. Yurtdışına giderken Jaguar arabamızı kullanırız.”
Rus da durumlarını anlatmış:
“Bizim de bir Moskoviç arabamız var, işe de, alışverişe de onunla gideriz.”
İngiliz sormuş:
“Peki başka ülkeye gidince ne kullanırsınız?”
“Tank kullanırız!”

GÜNÜN SÖZÜ


Yoksulluğun nedeni açları değil, tokları doyuramamaktır!

basliksiz-1