Usta şair Ataol Behramoğlu’nun şiirleri Yunanca, Macarca, Sırpça, Bulgarca, Azerice, İngilizce, İtalyanca, Romence, Rusça ve Almancadan sonra Gürcü diline de çevrildi. Doğubilimci, Türkolog, Çevirmen Makvala Kharebava ve Gürcistan Edebiyat Çevirmenleri Birliği’nin ortak çalışmasıyla, içinde elli şiirin yer aldığı “Ataol Behramoğlu: Seçme Şiirler” kitabı, İntelekti Yayınevi etiketiyle Gürcistan raflarındaki yerini aldı. Farklı ülkelerde yaşayan çevirmenler de çalışmaya katılırken, kitaba Tiflis Yunus Emre Enstitüsü de destek verdi. BEHRAMOĞLU’NUN ŞİİR EVRENİ MÜKEMMEL AKTARILDI Mavala Kharebava, SÖZCÜ Haftasonu’na, şiirlerin Türkçe ve Gürcüce birlikte yer aldığı kitaba ilişkin bilgi ve değerlendirmelerde bulundu. Kharebava, tecrübeli Gürcü çevirmenler ve genç şairlerin ortaklaşa yaptıkları bu olağanüstü çalışmayla Behramoğlu’nun şiir evrenini Gürcü diline mükemmel bir şekilde aktardıklarını söyledi.
Makvala Kharebava-Ataol Behramoğlu
GÜRCÜLER BEHRAMOĞLU’NA MÜTEŞEKKİR Çalışmanın Gürcü şiirseverlerin çok ilgisini çektiğini belirten Kharebava, Behramoğlu’ndan nasıl etkilendiğini anlattı. Kharebava, “Yazar, müzisyen ve besteci Erhan Doğan’la “Karadeniz Kardeş Şarkıları - Aynı Denizin Çocuklarıyız” başlığıyla gerçekleştirilen Gürcistan-Türkiye ortak müzik projesi üzerine çalışıyorduk. Besteci Erhan Doğan, Ataol Behramoğlu’nun“Türkiye Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum” şiirini besteledi. Bu şarkıyı bir Gürcü şarkıcıya söylettik. Bu şiir beni çok etkilemişti” dedi. Bunun yanı sıra Ataol Behramoğlu’nun, içinden ülkem Gürcistan’ın geçtiği şiirinin de gönlümde ayrı bir yeri, ayrı bir anlamı vardır. “Geçmiş Yaz” ismini taşıyan şiirde şair şöyle diyordu: “Bir yazdı uzak Gürcistan’da / Kıyısında kartal dağların / Mavi gözlü bir göl bırakan / Düşlerine çocukların ...” Ben, ülkemin bu kadar kısa, bu kadar güzel, yalın, net ve simgesel tasviri için kendisine müteşekkirim” diye konuştu. ŞİİRLERİNİ SEZİP GEÇMEDİK, KALBİMİZE ALDIK Behramoğlu’nun modern Türk şiirinin geleneksel özelliklerini ve çağdaş şiirsel formları birleştirerek hem geleneksel şiirin, hem de serbest şiirin zorluklarını aynı ustalıkla kullandığını vurgulayan Kharebava, “Söylemesi gerekenleri olağanüstü lirizm ve incelikle okuyucuya anlatıyor” diyerek sözlerine şöyle devam etti: - Türkolog, edebiyat çevirmeni ve bir şiirsever olarak benim için Ataol Behramoğlu, öncelikle, Yunus Emre’lerin, Karacaoğlan’ların, Pir Sultan Abdal’ların nefes aldığı, söz söylediği geleneğin ve şiir dokuduğu dilin bir uzantısıdır. - Ataol Behramoğlu bir şiirinde der ki, ‘Şiir nedir ki, sezilir geçer…’ Evet, sezilir geçer ama o sezişten sonra nereye geçilir, nerelere gidilir; bu da okurun zihninde ve imgeleminde sınırsız bir yolculuk olabilir. - Biz kitabı hazırlarken sadece sezip geçemedik; içimize, kalbimize aldık şiirleri. Mesela, erguvan ağaçlarının ve leylakların baharları “bahar” yaptığını öğrendik onun şiirlerinden. “Leylaklarda yitirdiklerimiz” de oldu, "erguvan ışıklı kıyılarda" yürüdüğümüz de… Yürüdüğümüz yolun “erguvan ışıklı kıyı” olduğunu şiir bilgimizle fark edebildik. “Bebeklerin ulusu olmadığını” seziyorduk ama Behramoğlu’nun şiirinden sonra sezgimiz somut bilgi oldu. Ve biz bu çalışmayı bitirdiğimizde Gürcü okurlara da Gürcü şiirseverlere de aynı hissiyatı geçirebileceğimiz başarılı bir çeviri yapmış olduğumuzu gördük, okurlardan aldığımız geri bildirimlerde. -Biliyoruz ki, bir çevirinin başarılı olması, çevrildiği dilin ait olduğu edebiyatın da bir zenginliğidir. Ataol Behramoğlu şiirlerinin Gürcüce çevirisiyle birlikte artık Gürcü edebiyatı da bir kazanım elde etmiştir. Ne mutlu bizlere ki bu çalışmanın içinde yer aldık.