Moğollar, 1967’de kurulmuş Türk rock müziği grubu. Bu yıl kariyerlerinin 53’üncü yılındalar. Moğollar’ın “Anatolian Sun” adlı, tamamı canlı kaydedilmiş yeni albümü 11 Aralık’ta dinleyiciyle buluşacak. Cahit Berkay, Emrah Karaca, Serhat Ersöz, Taner Öngür ve Kemal Küçükbakkal’dan oluşan Moğollar’a asma davul ve bendirde Ümit Adakale eşlik etti. Grubun solisti Cahit Berkay, son albümlerini ve memleket meselelerini SÖZCÜ HaftaSonu için anlattı… - 11 yıl aradan sonra albümünüz çıkıyor...   Nur içinde yatsın rahmetli Engin ilk konserimizin biletini saklamış. 6 Aralık 1967, Opera Sineması... 53. yaşımızı bu albümle kutluyoruz. Albümü Hollanda’nın Haarlem şehrinde Avrupa’nın en büyük plak basım fabrikasının üst katında Artone adlı stüdyoda ‘direct to disk’ denilen bir yöntemle kaydettik. Yani biz stüdyoda çalarken, müzik doğrudan plağa kaydedildi. Bu o kadar eski bir teknoloji ki bizim tevellüt de yetmiyor. Önce ses ayarlarını yaptık sonra kayıt deyip plağın bir yüzünü baştan sona çaldık. Şarkı aralarındaki sessizlikler dahil plağın bir yüzünü bir seferde kaydettik. Çok keyifli ama bir o kadar da stresli bir durum. Mesela plağın bir yüzünde 4 şarkı mı var, ilk üç şarkıyı muhteşem çalsak bile, dördüncü şarkıda bir hata olsa girip hepsini baştan çalmak gerekiyordu. Moğollar’ın 53 yılını özetleyen, özel ve güzel bir albüm oldu.
Cahit Berkay “Anatolian Sun” albümü için "Bizim içimize sinen bir iş ortaya çıktı" dedi.
HESAP-KİTAP YAPMADIK - Bu dönemde yeni albüm yapmanın riski var mı? Bugünlere gelirken hiç risk analizi yapmadık ki bugün yapalım. Şubat sonunda albüm yayına hazırdı. Ancak hemen sonrasında karantina günleri başladı. Yapım firması süreci gözlemlemek istedi. İnsanların çok müzik dinleme eğiliminde olmadığı konusunda uyarıldık. Hiçbir zaman hesap kitap yaparak müzik yapmadık, hesap makinesi kullanmaya başlamak için çok geç diye düşündük. Nihayetinde 11 aralık albüm tüm dünyada yayınlanıyor. - Uzun bir süredir siz de konser veremiyorsunuz.  Kendi adıma keyfim kaçtı. Şu dünyada en keyif aldığım şey grup arkadaşlarımla müzik yapmak, sahnede olmakmış, onu çok net anladım. Ben müzisyenler arasındaki şanslı azınlığa giriyorum. 8-9 ay konser olmadan idare edebildim. Ama ev kirasını, faturalarını ödeyemeyen, evine yiyecek götüremeyen binlerce müzisyen ve müzik emekçisi var. Müzisyenlerin ve canlı müziğe bağlı diğer mesleklerin içinde bulunduğu durum çok vahim. İşin acı tarafı kimsenin de umurunda da değiliz. Bunu söylemek canımı acıtıyor ama devlet tarafından da görmezden geliniyoruz, toplum tarafından da…

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK SORUNU İSTİKRARSIZ EGİTİM POLİTİKALARI

- Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemizin en büyük sorunu ve çözümü sizce nedir? Ülkemizin en büyük sorunu eğitim. İstikrarlı bir politikayla çocuklarımıza modern ve bilimsel bir eğitim vermeyi başarırsak, böyle yetişen kuşaklar zaten geri kalan tüm sorunları çözerler. Hasan Ali Yücel’den sonra hiç istikrarlı bir eğitim bakanımız ve doğru düzgün bir eğitim politikamız olmadı. FİKİR AYRILIKLARI - Son olarak zaman zaman siyasi çıkışlarınızı çok konuşuyoruz. Sosyal medyada gündem oluyor. Muharrem İnce’nin parti kurma açıklamalarına, “Verdiğim oyu haram ettirme” sözlerinizle tepki göstermiştiniz. Neden böyle bir çıkışınız oldu?  Muharrem Bey parti yöneticileriyle fikir ayrılığına düşmüş olabilir. ‘Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başk’olmasa’ demiş Aşık Veysel. Ancak ben günümüz şartlarında daha demokratik bir Türkiye hayali kuran herkesin temel demokratik kavramlar çevresinde toplanıp birlikte hareket etmesi gerektiğine inanıyorum. Diğer fikir ayrılıklarını tartışacağımız zamanlar da gelecektir. Ama şimdi zamanı değil.