Kurtuluş Savaşı’nda, istihbarat çalışmalarıyla Kuvayi Milliye’nin düşman hatlarına sızması ve işgal güçlerinin saldırılarının bertaraf edilmesi noktalarında büyük yararlılıklar gösteren İstiklal Madalyalı Gani Girici’nin yaşamını, oğlu Önder Girici şöyle özetledi: “En büyük amcam Abdülavni Girici (1884-1967) Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye’de, Şam’da savaştı, daha sonra Milli Mücadele’de Batı Kilikya Umum Kumandanlığı emrinde Camili Köyü ve Yüreğir’de görev aldı. Diğer amcam Mehmet Vehbi Girici (1891-1966) Çanakkale Cephesi’nde savaştı. En küçük amcam Bayram Ali Girici ise (1895-1948) Sarıkamışta Ruslar’a esir düştü. Esaretten kurtulunca Azerbaycan’ın Ruslar’la savaşına katıldı. 1914’te tekrar Ruslar’a esir düştü. Öldü sanılıp gıyabında cenaze namazı kalındı. 11 yıl sonra Adana’ya döndü. Bu amcam esareti nedeniyle Milli Mücadeleye katılamadı ama babamla birlikte diğer iki amcamın da İstiklal Madalyası var. Bu bize kalan en değerli mirastır.”
Önder Girici, babasının takdir belgelerini gösterdi.
İdama mahkum edildi “İstihbaratçı olan babam ‘Elazığlı Öküzcü Alo’, ‘Oduncu Hasan’, bazen de sahte muallim yardımcısı vesikası ile Adana şehri içinde ve dışında istihbarat çalışmaları yapmış. İşgalci Fransızlar’la, Ermeni ve Asuri çetelerinin faaliyetleri, halka yaptıkları zulüm, işkence ve cinayetleri, bölgelerdeki askeri varlıkları gibi bilgileri Ankara’da bulunan Matbuat ve İstihbarat Genel Müdürlüğü’ne aktarırken, ayrıca gelen bilgileri de Adana’daki Milli Kuvvetler’in sorumlularına bildirmiş. Bu faaliyetleri sırasında Fransız ajanları ve yanlısı kimseler tarafından casus olduğu anlaşılarak ihbar edilmiş ve Fransız Divan-ı Harp Reisi tarafından idama mahkum edilmiş, ancak yakalanmaktan kurtulmuş.”
Gani Girici ve eşi, Önder Girici ve eşiyle...
Her yerde görevde “Halkın üzerinde tesirli bir hatip olan Gani Girici’ye Adana’ya geldiğinde aynı ortamda bulunan Atatürk “Bu genç kim? Çok girici (girişken)” ifadesini kullanmış, soyadı kanunu çıktığında Ahmet Remzi Bey’in bu sözleri hatırlatmasıyla, Girici soyadını almayı uygun bulmuştur. CHP tarafından Cumhuriyet’in nasıl bir yönetim tarzı olduğunu halka anlatmakla görevlendirilmiş. Sosyal ilişkilerinin güçlü olması sebebiyle CHP’nin her kademesinde görev yaptı. 1930’da kuruluşundan başlayarak Adana Çiftçi Birliği’nde 1980’e kadar aralıksız hizmet etti.” Konferanslar verdi “Türkiye’de buğdaydan alınan verimi arttırması için Meksika Buğdayı olarak bilinen buğday tohumluğunun Türkiye’ye getirilmesi ve Adana çevresine dağıtılmasına öncülük etmesi nedeniyle Tarım Bakanlığı tarafından takdirnameye layık görüldü. Adana Atatürk Müzesi’nin kuruluşuna da öncülük etti. Müze için bir çok belge, resim, yazı ve anı topladı. Hizmetlerine karşılık Atatürk Müzesi’nde kendisine bir oda tahsis edildi. Gani Girici’nin resim, İstiklal madalyası, anılarını içeren yazılar ve bazı diğer vesikalar bu müzede. Babam Girici ayrıca Ermeni çetelerinin yaptığı katliamlar ve Kurtuluş Savaşı döneminde Fransızlar’ın bölgedeki katliamlarıyla ilgili Adana Valiliği’nin girşimiyle çeşitli konferanslar verdi.”

200 yakınını çeteler katletti

1920’de Adana’da Ermeni çetelerce 200 kişinin öldürüldüğü Camili ve Dedepınarı katliamlarında 20  akrabasını yitiren Girici, tüm arazilerini vakfa bağışladı. 1989’da öldü.