Tarih yaprakları 1986 yılının kasım ayı sonunu gösterdiğinde, Avustralya’nın Melbourne kentinde Dünya Halter Şampiyonası yapılıyordu. Şampiyonaya katılan sporcular arasında Bulgaristan adına yarışan 19 yaşındaki Naim Shalamanov da vardı. Shalamanov, “Cep Herkülü” Naim Süleymanoğlu’ndan başkası değildi.
ÖRTÜLÜ ÖDENEKTEN 1 MİLYON DOLAR
Naim Türkiye’ye gelmişti ama uluslararası şampiyonalara ay yıldızlı forma ile katılmasına Bulgarlar onay vermiyordu. Seul’deki şampiyona için Uluslararası Halter Federasyonu’na itirazda bulundular. Bu sorunu da Özal çözdü. Örtülü ödenekten 1 milyon doları Bulgar makamlarına verdi, paralar Kapıkule’de bavullarla teslim edildi ve izin çıktı. Naim Seul’de ay yıldızlı forma ile yarıştı ve yine dünya rekoru kırıp altın madalya aldı.
DÖNÜM NOKTASI 1967’de Bulgaristan’ın Ahatlı Köyü’nde doğan Naim, Türk asıllıydı ama Bulgar zulmünden dolayı soyadı değiştirilmişti. 9 yaşında haltere başlamış, 1.51’lik boyu ile 58 kilo olan vücut ağırlığının üç mislini kaldırıyor, efsane olma yolunda ilerliyordu. 1986’nın son ayları hayatında dönüm noktasıydı. Türkiye’ye iltica etmeyi ve bu kaçışı da Melbourne’da gerçekleştirmeyi kafasına koymuştu. Bir yıl önce katıldığı Avrupa Şampiyonası’nda bu düşüncesini bir Türk halterciye anlattı. Bu bilgi önce dönemin başbakanı Turgut Özal’a ulaştı. Özal, başdanışmanları Can Pulak ve Selim Egeli’yi çağırıp, “Kimseye duyurmadan planlamayı yapın, Naim’i alacağız” dedi. ATA uçağını da onların emrine verdi.
Özal’ın Başdanışmanı Can Pulak
KOD ADI BEYHAN “Çok Gizli” bir operasyon planı yapıldı. Melbourne’da işçi olarak çalışan Bulgar göçmeni 5 Türk vatandaşı ile temas kuruldu. 6’ncı isim de bu göçmenlerden birinin 18 yaşındaki kızı Beyhan oldu. Beyhan, 6 Aralık 1986 günü imza isteme bahanesi ile Naim’in kaldığı otele gitti. Lobide buluştular ve ertesi gece Leonda Restoran’da düzenlenecek olan yemekte kaçışın gerçekleşeceğini bildirdi. Detayları Bulgarca anlattı. Planlandığı gibi Naim o gece tuvalete gitme bahanesi ile masadan kalktı, arka kapıdan çıktı, kendisini bekleyen Beyhan’ı gördü ve sarı renkli Datsun marka arabaya binerek hızla uzaklaştılar. Naim önce soydaşlardan birinin evine, gün ağarınca da Türk Başkonsolosluğu’na götürüldü. Spor camiası Naim’in Türkiye’ye iltica ettiği haberi ile çalkalanırken daha sonra yaşananları da Özal’ın Başdanışmanı Can Pulak, SÖZCÜ HaftaSonu’na anlattı:

FARKLI PASAPORT, TRANSİT VİZE

“Özal, Naim’in başkonsoloslukta olduğu bilgisi ulaşınca Canberra Büyükelçimiz ile temas kurdu. Naim’in ilk uçakla Avustralya’dan çıkarılmasını istedi. En erken uçak, Melbourne-Londra uçağıydı. 34 yıl geçtiği için artık açıklamamda sakınca yok. Naim, farklı pasaport ile uçtu. Transit vize alındı. Yanında bir diplomat ve Türk güvenlik görevlisi ile uçağa binip Londra’ya gitti.”
Naim, Time dergisine kapak oldu. Naim Süleymanoğlu, kariyeri boyunca 7 Dünya, 3 Olimpiyat, 6 kez de Avrupa Şampiyonluğu elde etti, 46 ayrı dünya rekoru kırdı. Dünya onu, “Cep Herkülü” olarak tanıdı.

THATCHER: BEN DUYMAMIŞ OLAYIM

“Turgut Özal, Naim’in uçağa bindiği haberi gelince Selim Egeli ve bana ‘Londra’ya gidin, Naim’i almadan gelmeyin’ talimatı verdi. ATA uçağı ile Londra’ya gittik. Havaalanında beklemeye başladık. Kaçış duyulmuştu, Naim’i Büyükelçimiz Rahmi Gümrükçüoğlu’nun aracı ile elçiliğe getirdik. Büyükelçiliğin önü İngiliz MI-6, Bulgar ajanları ve gazetecilerle doluydu. Başbakan Thatcher, Özal’a, ‘Bu kişiyi alın götürün, ben duymamış olayım’ dedi. Naim’i gizlice havaalanına götürmemiz gerekiyordu. Büyükelçimize ‘Naim’e benzeyen kısa boylu biri lazım’ dedim. Birinci katip, ‘Bizim aşçı var, boyu aynıdır’ dedi. Aşçı geldi, bir pardesü giydirdik, başına şapka taktık, kaşkol ile yüzünü gizledik. Elçiliğin önüne 3 araç yanaştırdık ve bizim diplomatlarımız şemsiye açıp, yanlarında aşçı ile koşarak arabalara binip hareket etti. Londra şehir merkezinde bir saat tur attılar. Ajanlar, İngilizler ve basın da peşlerine takıldı. Elçiliğin önü boşalınca biz de Naim’i aldık, bir başka araç ile havaalanına gidip ATA uçağına binerek yurda hareket ettik.”
Naim Süleymanoğlu Turgut Özal ile birlikte.

NAİM TOPRAĞI ÖPTÜ

“Bulgar hava sahasını kullanamıyorduk. ATA uçağının pilotu Tahir, ‘Yunanistan üzerinden gidelim ama Bulgarlar haber verirse bizi indirirler’ dedi. Ben, ‘Alçaktan uçamaz mıyız?’ dedim. Tahir, ‘Yaparız ama bir dağa çarparsak ölürüz’ cevabını verdi. Güzergahtaki yükseklikleri hesap edip alçak uçuş yaptık. Türk hava sahasına girdiğimizde Naim ile birbirimize sarılıp sevinç gözyaşları döküyorduk. Esenboğa’da çok sayıda gazeteci vardı, Mürtet Askeri Havalimanı’na indik. Naim yere kapanıp toprağı öptü. Başbakanlık binasına hareket ettik. Özal basın toplantısı yapıyordu. İçeriye girdik, Naim alkışlar ve patlayan flaşlar arasında Özal’ın elini öptü, yanına oturdu. 2017’de aramızdan ayrılana kadar ülkemizi en iyi şekilde temsil etti.”