Yılmaz Büyükerşen’in 1958’de gazetecilik yaparken bir haber için gittiği Eskişehir Akşam Yüksek Ticaret Okulu’nda odacı olarak çalışırken tanıştığı ve yıllar sonra rektör olduğu Anadolu Üniversitesi’nde odacılığını yapan Ahmet Yuşan, tüm Türkiye tarafından merak konusu oldu. SÖZCÜ yazarı Yılmaz Özdil, Büyükerşen’in heykelini yaptığı odacısı ‘Ahmet Efendi’yi kaleme aldı. Yazının ardından herkes odacı Ahmet Yuşan’ı konuştu ve merak etti. Büyükerşen, odacısı Ahmet Yuşan ile ilgili aklında kalanları ve anekdotları SÖZCÜ’ye anlattı. Yuşan’ın okulun ilk ve tek odacısı olduğunu belirten Büyük- erşen “Okulda, öğrenciler ve yöneticiler onu ‘Ahmet Ağa’ diye çağırırlardı. Bunun nedeni ise öğretim üyelerinin kendisine verdikleri şık elbiseleri giyinmesi, ayakkabılarının her daim boyalı ve pırıl pırıl olmasıyla ve herkesle son derece kibar konuşmaya gösterdiği gayreti idi. Bir odacıdan çok, bir Ağa’yı andıran Yuşan ‘mübadele döneminde’ ailesi ve akrabalarıyla Selanik’ten ülkemize küçük yaşta gelmişti. İlkokula gitmek yerine ailenin geçimine katkı için esnafların yanında çıraklık yapar olmuş ve bu nedenle de okuyamamıştı. Nur yüzlü, çalışkan Ahmet Ağa, akşama doğru okul müdürü gelinceye kadar, öğrenci lokalinde, gençlere yardım etmekten geri durmazdı. Çay kahve getirir götürürdü” dedi.
Ahmet Yuşan
OKULU GELENEKLER YAŞATIR 1976’da akademi başkanı olduğunda Yuşan’ın emekliye ayrıldığını ve yaptığı büstün hikayesini paylaşan Büyük-  erşen şöyle konuştu: “O dönemlerde emekliler tekrar işe girebiliyorlardı. Kendisini odacım olarak Akademi’ye aldım. Rektör olduktan sonra büstünü yapıp Senato salonunun giriş kapısının yanında bir kaideye koyarak, arkadaşlarımı da toplayıp açılışını yaptım. Açış konuşmamda “Bu kuruma hocalar olarak ve diğer görevliler olarak hizmet edenlerin en kıdemlisi Ahmet Efendi’dir. Üniversiteler yalnız yasal mevzuatla ayakta durmaz. Gelenek, görenek ve adetler en az onlar kadar kurumların yaşamında önem taşır. Ben rektörünüz olarak, onun şahsında hepinizin hizmetlerine teşekkür ediyorum” ifadelerini kullanmıştım.” KALDIRILDI, TEKRAR KONDU Dünyada ilk kez odacısının heykelini yaptırarak üniversitede sergilenmesini sağlayan Büyükerşen’in Ahmet Yuşan heykeli bir ara sergilendiği alandan kaldırıldı. Yaklaşık 30 yıla yakın Anadolu Üniversitesi’nin eski rektörlük ve senato binası olarak kullandığı şimdi ise Hukuk Fakültesi olarak eğitim verilen binada sergilenen Ahmet Yuşan’ın heykelinin, Anadolu Üniversitesi’nin eski Rektörü Prof. Dr. Şafak Çomaklı tarafından kaldırıldığını belirten Büyükerşen “Anadolu Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Şafak Çomaklı, akademik geleneklere sıkı sıkıya bağlı üniversitenin kampüsünde, yıllardan beri anısı olan birçok simgeyi kaldırttı. Bu simgelerden biri de Ahmet Yuşan’ın Senato salonunun girişinde yer alan büstü idi. Yaptığı uygulamalar nedeniyle Eskişehir halkından ve öğrencilerden büyük tepki gören Çomaklı, sağlık sorunları bahane edilerek istifa ettirildi. Yerine çok yakın geçmişte rektör olarak atanan Prof. Dr. Fuat Erdal’ın ise göreve geldikten sonra Ahmet Ağa’nın büstünü yeniden Senato salonunun giriş holüne koydurması Eskişehir’de öğrenciler ve kamuoyu tarafından memnuniyetle karşılandı” şeklinde konuştu.

Diplomat ve profesör sanırlardı

Ahmet Ağa’nın imkansızlıklara rağmen çok şık ve temiz giyindiğini ifade eden Büyükerşen şunları söyledi: 1959 yılında mektep Akademi haline gelince Akademi Başkanı Prof. Dr. Orhan Oğuz, kendisine ait olan siyah paltosunu ve halkın kasket, okumuş kesimin ise fötr şapka kullandığı o dönemlerde yine kendisine ait röleve şapkasını Ahmet Ağa’ya hediye etmişti. O şapkayı takıp o paltoyu sırtına geçirdiğinde Ahmet Ağa’yı dışarıda görenler, odacı olduğuna kesinlikle inanmaz, onu bir diplomat veya bir profesör zannederlerdi. Öğrenciler ve öğretim üyeleri onu sever ve saygı duyarlardı.
Yuşan’ın Eskişehir’de yaşayan yeğeni Güral Yuşan 69 yaşında.

Selanik göçmeni bir ailenin çocuğuydu

1910’da Selanik’ten göç eden bir ailenin çocuğu olan Ahmet Yuşan, 1914’te Türkiye’de dünyaya geldi. Yuşan’ın Eskişehir’de yaşayan yeğeni 69 yaşındaki Güral Yuşan, amcasını SÖZCÜ okurlarına anlattı: Amcam evli ve 2 çocuk babasıydı. Amcamı hiç okutamamışlar. İşe girdiğinde ben 5-6 yaşlarındaydım. O yıllarda amcamın yaptığı göreve hademe veya müstahdem denilirdi. Orhan Oğuz hocamız amcamı işe almıştı. Çok temiz, pak, kaliteli bir insandı. Okuma-yazma bilmezdi ama temiz insandı. Başkanımız Yılmaz Büyükerşen onu hiç bırakmadı. Üniversitede rektörlük döneminde, amcamın büstünü yapıp Senato binasına dikti. Biz amcamızla gurur duyduk. Amcam, ölmeden önce rahatsızlığı sırasında da Yılmaz Büyükerşen’in sayesinde tedavi gördü. Amcam vefat ettiği güne kadar Büyükerşen onu yalnız bırakmadı. Çok vefalı bir insandır ve ailemizde çok farklı bir yeri vardır. Amcam 1995’te vefat etti. Cenazesine Büyükerşen de katıldı. Soğuk, çamurlu ve yağmurlu bir kış günüydü. Başkanımız mezara inen 3 kişiden birisiydi. Biz hatta şaşırdık. Kollarını sıvadı ve son görevini yerine getirdi.