Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı Üçgedik Mahallesi’nde yaşayan 2 çocuk annesi 43 yaşındaki Süheyla Özkurt, eşinin bir süre önce geçirdiği bir kaza sebebiyle engelli olmasının ardından tüm geçim yükünü omuzlarına aldı ve çiftçilik yapmaya başladı.  Kendisinin de geçirdiği karaciğer rahatsızlığının ardından organik gıdaya ulaşmak için çaba harcamaya başlayan Özkurt, ulaştığı ata tohumlarını kullanıp gelecek nesillere de ulaşımını sağlamak için gayret sarf ediyor.
FOTO: SÖZCÜ
Özkurt’un organik gıdaya ve bitkilerin gücüne olan ilgisi önceleri hobiden ibaretti. Daha sonra ise bir amaca dönüştü. “Anneannem tohumlar saklardı. Dedem kamıştan sepetler yapardı. Bunların nasıl yapıldığını hep onlardan öğrendim. Bu tür bilgiler için hep büyüklerle, yaşlılarla konuştum. Gittiğim her yerde gördüklerimi onlara sorar ve bilinmeyen faydalarını öğrenirdi. Bana bitkilerin gücünü onlar öğretti. Onlar küçüklüklerinde hiç doktor yüzü görmediklerini, çeşitli bitkisel karışımlarla iyileştiklerini söylediler. Bu anlatılanların hepsini not aldım. Yola buradan çıktım. Babamız büyük bir kaza geçirince iş biraz değişti. Yüzde 71 engeli olunca ailenin tüm yükü bana kaldı. İki çocuğumu okutmam ve evi geçindirmem gerekti. Bir yerden başlamalıydım.” diyen Özkurt, böylelikle tarım yapmaya başladı. Ardından da kendisinin geçirdiği karaciğer ve kan rahatsızlığının ardından organik gıdaya ve ata tohumuna olan bağını daha da arttırdı. Daha önce hobi olarak yaptığı bitkisel karışımları, rahatsızlığının ardından profesyonel olarak yapmaya başladı. Büyüklerden not aldığı bitkisel karışımlar sayesinde ilaçlardan kurtulduğunu, sağlığına kavuştuğunu söyleyen Özkurt, ata tohumu ile olan hikâyesini şu sözlerle anlattı: “TOPRAK EVİN DUVARINA SAKLANAN ATA TOHUMLARI BULDUM” “Ben evlendikten kısa süre sonra eşimin çocukluğunu geçirdiği toprak evde küçük bir tadilat gerekti. Tadilat yapılırken duvarların içinde bez parçalarına sarılmış tohumlar buldum. Bu olay tam da benim ata tohumlarına ve bitkisel karışımlara ilgi duymaya başladığım ilk zamanlara denk geldi. Duvarın içinde bulduğum fasulye, bakla, biber, bezelye, mercimek tohumlarını ekmek için kayınbabamdan izin aldım. Bana ürünlerden kendisine de vermem şartı ile izin verdi. Ektim, hepsi oldu. Benim şu anda ektiğim şeylerin yetiştirdiğim ürünlerin hepsinin anası o bulduğum tohumlardır.” “SADECE TAKAS YAPIYORUM, TOHUMLARI SATMIYORUM” Süheyla Özkurt, organik ve sağlıklı gıda, sağlıklı nesle olan inancından dolayı kendisindeki ata tohumlarını satmadığını sadece takas ettiğini söyledi. Özkurt, “Ata tohumlarımı takas ediyorum. Bende olanı olmayanla, benim ihtiyacım olanla takas ediyorum. Sadece geleceğe odaklandım. Çocuklarımıza sağlıklı geleceği parayla bırakamayız.” dedi. “BİTKİSEL KARIŞIMLARLA TANIŞMAM ISIRGAN OTU SAYESİNDE OLDU” Süheyla Özkurt’un bitkisel karışımlarla tanışması da bir o kadar garip. Bitkisel karışımları da ısırgan otunun faydalarını öğrenmesinin ardından yapmaya başladı. Bu olayı da “Bu işlerle ilk uğraştığım günlerde tarlanın kenarındaki ısırgan otlarını temizlemeye çalıştım. Ancak ne olduğunu bilmediğin için ellerim mahvoldu. Söylenmeye başladım. Tam da bu sırada yoldan bir amca geçiyordu. Söylendiğimi görünce bana ‘Ne söylenirsin kızım? Senin elindeki bir mücevher…’ dedi. Bana ısırgan otunun faydalarını, ne işe yaradığını anlattı. Yan taraftaki serayı işaret ederek; ‘Elindeki ilaç sayesinde bu seradaki tüm haşereleri yok edebilirsin” dedi. Isırgan otuyla yola çıktım ve karışımlar yapmaya başladım. Eskilere sordum, uygulamaya başladım, deneme yanılma yoluyla ilerledim. 5 sene sürdü. Sonunda da karışımları belirli bir standarda kavuşturdum ve isteyene göndermeye başladım. Bu karışımların patentini alana kadar bunları da ücretsiz şekilde isteyene göndermeye devam edeceğim. Patent alma niyetim var ama almaya gücüm yok” sözleriyle anlattı. DOMATES, AYŞE KADIN FASULYE, YER FASULYESİ, BİBER, PATLICAN… HEPSİNİN ATA TOHUMU VAR Özkurt, sahip olduğu bitkilere ulaşmak için dağ bayır gezmiş. Çünkü bir bitkinin tamamen organik olabilmesi için ilaç kırıntısı dahi değmemiş olması gerekiyor. “Bitkinin hiçbir şekilde gübre ve ilaç almamış olması, arıların uğrak noktası üzerinde yer alması gerekiyor. Kuş ve arının yediği her şey güvenilirdir. Yabani ot bile olsa, üzerinde arı varsa o bitki yenilir. Tespih ağacı, biber, biberiye, ısırgan otu, papatya, ada çayı, domates yaprağı… Hepsini gezdim ve gübresiz olanlarına ulaştım. Bu bitkilerle çeşitli karışımlar yapıyorum.” diyen Özkurt, kendisinde domates, Ayşe kadın fasulyesi, yer fasulyesi, Samandağ biberi, süs biberi, patlıcanın ata tohumlarının olduğunu ifade etti. ARDINDAN DEVREYE HATAY BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GİRDİ Süheyla Özkurt, hayatını bu şekilde idame ettirmeye, bu yönde ilerlemeye başladıktan sonra sesini duyurmak, işini profesyonelleştirmek için Hatay Büyükşehir Belediyesi’ne ulaşmış. Büyükşehir onun derme çatma serasını büyütmüş, tarlasına yol açmış. Sırada büyükşehirin tohum bankasına bağış yapmak var. “İlerideki nesiller sağlıklı büyüsün diye uğraş veriyorum. Atalık tohumlarımı büyükşehirin tohum bankasına bağış yapacağım. Yeter ki sağlıkla üretilsin, sağlıkla tüketilsin.” diyen Özkurt, desteklerinden dolayı başta Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş’a, Yüksel Coşkun’a, Ali Ceren’e ve ilgili müdürlüklere teşekkür etti. SERA ÜRÜNLERİNİ DİLEYEN HERKESE KARGOLUYOR
FOTO: SÖZCÜ
Süheyla Özkurt, serasında yetiştirdiği organik ürünleri dileyen herkese kargoluyor. Organik ürünleri satın almak isteyenlerin kendisine; “Can Tunam Can” ve Sucan’ın Doğal Bahçesi” sosyal medya hesaplarından ulaşabileceğini söyleyen ve açıklamasının devamında kadınlara seslenen Süheyla Özkurt şu ifadeleri kullandı; “Hemcinslerim evlatlarına hep organik gıda yedirmek için uğraş versinler. Ulaşmaya çalışsınlar, bulamazlarsa saksıda yetiştirsinler. Hiçbiri olmazsa bir çiftçi dost bulsunlar, ondan organik ürün alsınlar. Ona bir tatlı söz ettiğiniz, kitap dahi verdiğiniz zaman o çiftçi size istemediğiniz kadar ürün verir. Al kitabını ver sebzeni şeklinde bir değiş tokuş dahi yapılabilir. Maddiyatın hiçbir şey getirmediğini biliyorum. Pandemideyiz. Ne getirdi bize? Aksine aldı. Bu devirde bahçesi olan en zengindir. Ben seradaki ürünlerden akşam yemeğimi yapabiliyorum. Ancak apartmanda oturan…? İnsanoğlu doğayla savaşıyor. Ben de doğayla savaşan insanla savaşıyorum. Doğayla savaşılmaz. Kadın isterse yapar. Kadın yürümek istediği zaman önünde durulmasın, elinden tutulsun. İnsanlar dışarıdan göründüğü gibi değildir. Dışı başkadır ancak içi zeytin ağacı gibi yanıktır. Dinlemek gerekir. Kadın, eğitimden vazgeçmediği takdirde istediği her şeyi yapar, istediği her adrese gider.”