Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, bankacılık sektörü ve ülke ekonomisinin "ekstrem" bir dönemi geride bırakmakta olduğunu ve dengelerin yıl sonuna kadar yerine oturmasını beklediğini söyledi.

Aran, 81 İlde 81 Orman Projesi hakkında düzenlenen basın toplantısının ardından bankacılık sektörünün ikinci yarı yıl görünümü konusundaki sorular üzerine mevduat ve kredi faizleri ile enflasyon arasındaki dengenin yıl sonunda sağlanacağını belirtti.

Mevduat ve kredi faizleri ile faizlerin enflasyona karşı konumlanmasının henüz tam "oturmadığını" ifade eden Aran, "Gittikçe bankacılığı daha yapabilir hale geleceğimizi, ama bu sıkıntının bir altı ay daha devam edebileceğini" düşündüğünü belirtti.

MAYIS VE EYLÜL VURGUSU

Aran, geçen yılki genel seçimlerden sonra Haziran ve Temmuz aylarında aylık enflasyon rakamlarının keskin şekilde yükseldiğini hatırlatarak, "3 Haziran'daki (Mayıs sonu) enflasyon verisini gördükten sonra bu dönemi geride bırakacağız. 30 Eylül itibarıyla artık ülkede mevduat, kredi (faizleri) ve enflasyonun artık daha makul bir seviyede oturmaya başladığını göreceğiz" dedi.

Geçen yıl Mayıs ayındaki genel seçimlerin ardından yeni ekonomi yönetimi düşük faiz politikasına son verirken, politika faizi de bu süre içinde yüzde 50'ye kadar yükseltildi ve ekonomide çok sayıda sıkılaşma adımı atıldı.

Aran, denge seviyelere ulaşmanın yıl sonunu bulacağını ifade ederek, "Hep uçlarda sağlıksız bir dönem geçirdiğimiz için, ucuz kredi ile kredi büyümesi, bunun karşısında bir anda sıkılaşma... bir türlü o dengeye gelemedik. Ekim'den sonra bu denge seviyeyi görmeye başlarız, sene sonunda da dengeye oturur" dedi.

Aran, denge kurulduktan sonra bankacılık sektörü, mevduat sahipleri ve kredi kullanmak isteyenler için daha öngörülebilir bir dönemin başlayacağını belirterek, "Sıkışıklığın biraz daha dozunun azalacağı bir periyod başlayacak" dedi.

TCMB'nin enflasyon hedefi orta noktası olan yüzde 36 hedefini yakalayamasa bile yüzde 42 olan hedef aralığı üst seviyesini tutturacağına inandığını belirten Aran, mevduat sahiplerinin şu anda yüzde 53 ila yüzde 60 arasında faiz bulabildiklerini, bu faizlerin ise altı ay kadar sonra düşeceğini ve bu gerilemeyi "sağlıklı" olarak gördüğünü belirtti.

KREDİ BÜYÜMESİ BU YIL MUHTEMELEN TARİHİ DÜŞÜK OLUR

Aran, yüzde 3'e gerilemesini öngördüğü GSYH büyümesine paralel olarak kredi büyümesinin bu yıl "muhtemelen tarihi düşük" seviyeye ineceğini, gelecek yıl ise büyümede hızlanmaya paralel olarak kredi büyümesinin "dengeyi bozmayacak bir seviyeye" gelmesinin beklediğini ifade etti.

TL cinsi kredilerde yılbaşından Nisan sonuna kadar kaydedilen büyüme yüzde 9 olurken, yabancı para kredilerde dolar cinsinden büyüme de aynı oranda gerçekleşti.

Geçen yıla bakıldığında TL kredilerde büyüme yüzde 54 olmuş, yabancı para krediler ise yüzde 3 daralmıştı.

Döviz kredilerde ise hızlı büyüme olduğuna dikkat çeken Aran, son yıllarda TL'deki sert değer kayıpları nedeniyle kur riskini bilançoda taşımakta zorlandıklarını ve yabancı para kredi vermekten imtina ettiklerini, ancak bu yıl döviz kredilerin büyüdüğünü belirtti.

'KURDA RİSK GÖRMÜYORUZ'

Aran, "Yabancı para kredi veremiyor olmamızın nedeni kura güvenemiyor olmamızdı. Kur riskini taşıyamıyordu bilançolarımız... Şimdi OVP'deki kur hedeflerine inandığımız ve kurda bir risk görmediğimiz için yabancı para kredilerle ülkenin büyümesini finanse edebiliyoruz. Büyüme de yatırım da yabancı para kredilerle oluyor" dedi.

İş Bankası'ndan örnek veren Aran, 18,8 milyar dolar olan döviz cinsi kredi portföylerini 13 milyar dolara düşürdüklerini ifade ederek, "Şimdi tekrar büyüyelim desek 18,8'e zaten büyüyemeyiz. Büyüme görüyoruz ama 15-16 milyar dolara çıkarız. Bunun yatırımlar için sağlıklı olduğunu düşünüyorum" dedi.

Aran yükselen kredi faizleriyle birlikte bireysel kredi ve kredi kartlarında takibe düşen kredi (NPL) oranlarının artacağı sinyallerinin gelmeye başladığını, ticari kredilerde ise NPL artışı görülmediğini belirtti.

Bireysel tarafta NPL oranındaki artışın yıl sonunda duracağını öngören Aran, ticari kredilerde ise gelecek yıl artış görülebileceğini ifade etti.

Enflasyondan arındırıldığında bankaların kârlarında keskin düşüş gerçekleştiğini belirten Aran, ana bankacılık faaliyet kârlarının tarihsel olarak en düşük düzeyde olduğunu belirtti.

Aran, "Hem bir önceki çeyreğe göre hem de geçen seneye göre kıyaslayıp enflasyonu dikkate aldığınızda kârlarda ciddi bir düşüş var... Dolayısıyla bankacılık şu anda tarihsel olarak kendi kârlılık anlamında en düşük, en sıkıntılı dönemi yaşıyor" dedi.

TCMB'NİN DÖVİZ REZERVİ İÇİN BELİRLEDİĞİ BİR PLAN VAR

Daha önce yaptığı yerel seçimlerden sonra kur artışı bekleyenlerin yanılacağı açıklamasına atıfta bulunan Aran, şu anda kurda düşüş gerçekleşmesi ihtimalinin daha yüksek olduğunu, ancak kurun gerilemesinin ekonomi için "iyi olmayacağını" ifade etti.

Ayrıca TCMB'nin iki haftadır yoğunlaşan döviz alımlarına atıfta bulunan Aran, "Asıl mücadelenin kur düşmesin diye yapılması lâzım demiştim. Merkez Bankası bunu yeni yapabilmeye başladı... ilk defa bir haftadır, on gündür yapıyor" dedi.

Reuters'da dün yayımlanan habere göre TCMB geçen hafta Türkiye'ye yabancı para girişinin de etkisiyle döviz alımlarını artırdı. Bankacıların hesaplamalarına göre TCMB geçen hafta 11 milyar doların üzerinde döviz aldı ve swap hariç net rezervleri tarihi bir toparlanma kaydetti.

Yüklü alımlara rağmen Mart ayında -65.5 milyar dolar olan swap hariç net rezervler ancak -39 milyar dolara toparlandı.

TCMB'nin döviz alımlarının uzun zamandır görülmeyen bir hızda olduğu, uzun süreli döviz girişleri karşısında TCMB'nin ne yapacağı sorusuna, "Kendilerinin bir oyun planı var. Net rezervleri sıfıra getirmek ve brüt rezervleri 200 milyar dolar seviyesine çıkarma planı var. Bu hedefe uygun maliyetle, ülkenin genel dengesine, enflasyonla ilgili hedeflerine, dış ticaret dengesine zarar vermeden bunu hangi dozda yapacaksa yapacaktır. Bu da kurun daha dengeli bir seyir izlemesine neden olacaktır" cevabını verdi.