“2020 yılında dünyanın tüm gidişatı değişti ve tamamen yeni bir dünyaya merhaba dedik...” İleride bu süreci bu şekilde anlatacağını ifade eden Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ekonomist Murat Sağman, Türkiye’nin sağlık krizine kötü bir ekonomi ile yakalandığını belirtti.

Verdiği 5 maddelik kurtuluş reçetesinde “Sosyal devlet işlemeli” vurgusu yapan Sağman, sorularımızı şöyle yanıtladı:

- Üçüncü bir küresel krizle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilir miyiz? Dünya ekonomisi nereye gidiyor? 

Evet bu yüzyılın en büyük krizi. Hem arz hem de talep şoku ile karşılaştığımız bu krizin altında yatan esas sebep ekonomik değil. Çıkış noktası tamamen sağlık.

2008 krizinden sonra çok hızlı ve cesur hareket etmeyi öğrenip devreye girmiş merkez bankaları var. Ancak sağlık sorunu çözülmezse ve ilaç bulunamazsa alınan hiçbir önlem işe yaramaz.

Murat Sağman


SOKAĞA ÇIKMAMANIN MALİYETİ

- İlaç bulunur veya salgın kontrol altına alınırsa ekonomiler hızla toparlanabilir mi?

Virüs ne kadar hızlı kontrol altına alınırsa insanların ekonomiye olan güveni o kadar çabuk geri gelecektir. İş yerleri açılır, üretim başlar, eski tüketim alışkanlıkları devam eder.

Ancak krizin hızlı bir toparlanmamı yoksa uzun süreli derin bir resesyona mı dönüşeceği, izolasyon politikalarının ne kadar etkin devreye sokulabileceğine ve ekonomik birimlerin ne şekilde ayakta tutulabileceğine bağlı.

Tüm veriler, sokağa çıkma yasağının virüsün kontrol altına alınmasında en etkin metot olduğunu gösteriyor. Ancak böyle bir uygulamanın ekonomik maliyet açısından çok önemli zorlukları var.



CORONA VİRÜSÜ TAHVİLİ

- Sizce gerekli olan kaynak nasıl yaratılabilir? Kurtuluş reçetesi nedir?

“Evde kal” demekle beraber, bu zor süreçte geliri olmayacak kişilerin desteklenmesi gerekiyor. Sosyal devlet anlayışı işler olmalı. İşsizlik sigortası çalışmalı.

Devlet geçici olarak tüm özel sağlık kuruluşlarına el koymalı ve hepsini finanse ederek 24 saat çalışacak şekilde operasyonel hale getirmeli.

Bu zor süreçte herkesin doğalgaz, elektrik ve su faturaları ödenmeli. Hazine acilen 10 yıllık corona virüsü tahvilli çıkarabilir ve Merkez Bankası tarafından satın alınabilir.

Bu dönemde para basılarak büyük bir paket hazırlamak gerekir. Salgının etkisi bittiği zaman Merkez Bankası enflasyon yaratmamak için bu likiditeyi piyasadan çekecektir. Ayrıca 2020 bütçesi baştan yapılmalı.

Tüm kaynaklar önce sağlığa, sonra ekonomiye yönelmeli. Örneğin, elzem olmayan 18.9 milyar TL altyapı ve ulaştırma bütçesi sağlığa ve vatandaşa aktarılmalı. Bir köprü yapımı veya Kanal İstanbul bekleyebilir.

Türk Lirası basarız ama dövize de ihtiyaç var


- Türk finans sektörü nasıl ayakta kalacak?

Global krizde Kanada ve Avustralya ile birlikte kamu yardımı almayan nadir finans sektörlerinden biriyiz. Risk özel sektörde; geçmiş krizlere göre çok daha fazla borçlu.

Gereken adımlar atılmazsa iflaslar çoğalabilir ve özel sektör riski finans sektörüne kayabilir. TL para basabiliyoruz fakat döviz basamadığımız için bu dönemde mutlaka dış kaynağa ihtiyacımız var.

IMF ile bir anlaşmayı çok istemesem de, bu olağanüstü dönemde kaynağı en ucuz maliyetle sağlayabilir. Bugün 10 yıllık için dış piyasalarda borçlanmak istesek en az yüzde 7 faiz ödeyecekken, IMF ile bu maliyet yüzde 1’e kadar inebilir.

Türkiye bu krize yüksek enflasyon, genişlemiş bütçe açığı, düşük MB rezervleri ve süregelen özel sektör bilanço sorunu ile yakalandı. Bu kombinasyon krizle mücadele için hareket alanını kısıtlıyor, atılacak adımların daha riskli olacağı anlamına geliyor.