Hakim ve Savcılar Kurulu Başkanvekili Mehmet Yılmaz, önceki gün hakim, savcı ve avukatlara, “Adalet Allah’ın emridir. Adaleti kutup yıldızı gibi parlatalım” çağrısı yaptı.

Yılmaz, gerekçesini de “Adalete saygı ve güven kalmazsa, kaybeden tüm hukukçular ve millet olur. Adalet kavramını yücelten, milletin gönlündeki o müstesna makama ‘Peygamber Postuna’ yeniden kurulacaktır” diye açıkladı.

Yılmaz’ın bu sözleri SÖZCÜ’ye yönelik algı operasyonunu bir kez daha gündeme getirdi.

Uzun süre sümenaltında bekletilen SÖZCÜ ile ilgili soruşturma dosyası geçen yıl 19 Mayıs’ta çıkarıldı. Aylar sonra iddianame yazıldı ve yargılama başladı.

ALGI OPERASYONU ÇÖKTÜ


Bu süreçte SÖZCÜ’ye ve sahibi Burak Akbay’a atılan “FETÖ’cü” iftirası delilleriyle çürütüldü.

Bu iftirayı atan ve aralarında Fehmi Koru ile Hüseyin Gülerce gibi “FETÖ’yle birlikte hareket etmiş tescilli isimlerin” olduğu tanıklar çağrıldı. Hepsi yazdıklarının “kulaktan dolma, delilsiz dedikodu” olduğunu mahkeme huzurunda itiraf etti.

SÖZCÜ Davası’nda ertelenen duruşma yarın yapılacak. SÖZCÜ, hakimlerimizin kanun, delil ve vicdanlarına göre karar vereceğine, adaletin tecelli edeceğine inanıyor. Kamuoyu da bağımsız Türk yargısından, “adaleti kutup yıldızı gibi parlatacak” kararı bekliyor.

İşte bu beklentiyi basınının duayen ismi, Vatan Gazetesi Başyazarı Güngör Mengi, yandaki ifadelerle köşesine taşıdı:

Sözcü davası

Sözcü gazetesi imtiyaz sahibi Burak Akbay ve 3 çalışanı hakkında açılan davanın 3. Duruşması 30 Mayıs'a ertelenmişti.

Gelecek Çarşamba bu duruşma yapılacak. Bilindiği gibi Burak Akbay için tutuklama kararı çıkmasına, “Cemaat operasyonlarının medya ayağı olduğu” gerekçesiyle kapatılan Zaman gazetesinin Yazarı Fehmi Koru'nun 2010 yılında yazdığı, Akbay ile ilgili “iftira niteliğindeki” yazısı neden olmuştu. Bu duruşmada Koru, kendisine Sözcü'nün avukatı tarafından sorulan “Sözcü gazetesi cemaat projesi mi” sorusuna “Taha Kıvanç imzasıyla yazdığım, konulara esprili yaklaşan bir yazıdır” cevabını vermişti.

Burak Akbay'ın FETÖ okullarında okumadığı kanıtlanınca “Ben söz konusu 3 kişiyle ilgili bilgi sahibi değilim… Ertuğrul Akbay'la yaptığım bir konuşmadan kendime göre bir anlam çıkardım” demişti.

Yalan ifade!

Aynı konuşmada, şimdi düşündüğünde bunun “çocuğuyla övünme amaçlı söylenmiş bir söz olduğunu, savcılık ifadesinde söylediği “Burak Akbay'ın İsviçre'de Cemaat evinde kaldığı iddiasının da yanlış olduğunu” belirtmiş.

Normal bir yargılamada, iddianın sahibi “yargıyı yanıltacak yalan ifade verdiğini” açıklıyorsa, bu nedenle verilmiş tutuklama kararı kaldırılır. Yalan ifade veren kişi yargı karşısına çıkar. Eğer bugün partiler seçim bildirgelerinde “adalet, adil yargılanma hakkı” gibi konulara vurgu yapıyorlarsa şimdiden adaletin sağlanması gerekmektedir. Burak Akbay'la ilgili hukuk yanlışının düzeltilmesi adalete verilen önemin şimdiden görülmesini sağlayacaktır.