Uluslararası Çalışma Örgütü, “İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemleri Aracılığıyla Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi ve Ele Alınması” başlığıyla yeni bir rapor yayınladı.

Rapor, Avrupa Komisyonu ve ILO tarafından ortaklaşa finanse edilen "Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi ve Ele Alınmasına Yönelik Uygulamalı Rehberlik ve Araçlar: Bir İSG Perspektifi" başlıklı araştırma projesi kapsamında hazırlandı.

Raporda; şiddet ve tacizin kök nedenlerini ele alınması ve daha iyi çalışma ortamları için kolektif eylemin teşvik edilmesi amacıyla İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) çerçevelerinin kullanılması vurgulandı. ILO’nun son raporuna göre; İSG önlemleri, çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik kapsayıcı, entegre ve toplumsal cinsiyete duyarlı bir yaklaşımın benimsenmesine olanak tanıyan etkili bir çerçeve oluşturuyor.

“HER BEŞ ÇALIŞANDAN BİRİ ŞİDDET VE TACİZE MARUZ KALIYOR”

Rapora göre; her beş çalışandan biri şiddet ve tacize maruz kalıyor. Bu sorun her türlü işyerini etkileyebileceği gibi işle ilgili işyeri dışı faaliyetler olan; işe gidiş gelişlerde, işle ilgili seyahatlerde, etkinliklerde, dijital iletişimlerde, sosyal faaliyetlerde ve ev eksenli ofislerde de ortaya çıkıyor.

Raporda, İSG çerçevelerinin, şiddet ve tacizin kök nedenlerini ele alarak, yetersiz iş organizasyonu, belirli görevlerle ilgili faktörler ve yüksek stres seviyelerinin söz konusu olduğu çalışma koşulları gibi altta yatan riskleri irdeleyerek ele aldığı vurgulandı. İşbirliği ve sosyal diyaloga dayalı İSG çerçevelerinin, şiddetten uzak çalışma ortamları oluşturmak için hem işverenleri hem de çalışanları teşvik ettiği belirtildi.

"YALNIZCA İSPANYA BU KONUYU AÇIKÇA KABUL EDİYOR”

Rapora göre, incelenen 25 ülkede, iş yerindeki şiddet ve tacizle ilgili tüm yasal hükümlerin yaklaşık üçte ikisi İSG mevzuatı ve yönetmeliklerinde bulunuyor. İSG politikalarının, işverenlerin ve çalışanların sorumluluklarını tanımlamak ve önleyici stratejileri belirlemek konusunda diğer düzenleyici yaklaşımlara kıyasla daha detaylı olduğu belirtildi.

Rapora göre; Amerika, Avrupa ve Orta Asya'da, şiddet ve tacizle ilgili hükümler genellikle İSG ile ilgili yasalarda yer alırken, Asya Pasifik ve Arap ülkelerinde cinsel taciz, hedefe yönelik yasal çerçeveler aracılığıyla ele alınıyor.

Danimarka, şiddeti ve tacizi önlemek için özel yasal düzenlemelere sahipken, El Salvador bunu psikososyal bir risk olarak kabul ediyor. Raporda; İspanya ve Tunus, şiddet ve tacizi kapsayabilecek geniş İSG yasalarına sahipken, yalnızca İspanya’nın bu konuyu açıkça kabul ettiği ve yönetimi konusunda rehberlik sağladığı kaydedildi. Barbados ve Bangladeş'te ise politikalar genellikle cinsel tacize odaklandı.

Raporda, özel olarak hazırlanan araçlar, eğitim programları ve kılavuzların, işletmeler ve işyerlerinin şiddet ve taciz politikalarını uygulamalarına yardımcı olabileceği ifade edildi. Ayrıca raporda, bu araçların şiddet ve tacizle mücadeleye yönelik müdahalelerin uygulanması için atılması gereken adımları açıkladığı ve karmaşık görevlerin yerine getirilmesine, örneğin işyeri risk değerlendirmelerine yardımcı olduğu vurgulandı.