ABD’nin Ortadoğu’da siyasal ve ekonomik egemenliğine yönelik “BOP” Büyük Orta Doğu Projesi oluşturuluyor.
Bu projede:
- Enerji kaynakları, petrol ve nakil hatlarının kontrol altına alınması
- İsrail’in güvenliği
- Çin, Rusya, Hindistan’a ve İran’a karşı ABD’nin küresel gücünün tahkim edilmesi gibi amaçlar güdülüyor.
Bu doğrultuda Kuzey Irak, Kuzey Suriye ve Doğu ve Güneydoğu’da bağımsız büyük bir Kürt devleti ön görülüyor.
ABD Başkan danışmanı Condoleezza Rice, bu projeyle birlikte Ortadoğu’da “22 ülkenin coğrafik sınırlarının değişeceğini” beyan ediyor.
İşin garibi bu meşum projenin eş başkanlığına Tayyip Erdoğan getiriliyor. Bu durum Türk Ordusu’ndaki dönemin komutanlarını rahatsız ediyor.
Ancak, Erdoğan bu emperyalist plana karşı “Yahu bana Atatürk’ün kanla, irfanla kurduğu Cumhuriyet ve Misakımillî’yi boğmak görevi veriyorsunuz” diye haykırıp isyan etmiyor.
Aksine ABD, Tayyip Erdoğan’a “Türk Ordusu’nun senin amaçlarına asla izin vermeyeceğini, günün birinde seni alaşağı edeceğini biliyorsun, yapılması gereken orduyu etkisiz hale getirmektir” diyor.
Bu doğrultuda oluşan birliktelik “irticai faaliyetleri nedeniyle Türk Ordusu’ndan kaçıp, ABD’ye sığınan “Fethullah Gülen’in de işine geliyor. Bu şekilde ABD-AKP ve Fethullah Gülen şer ittifakı kuruluyor.
Bu amaçla Ergenekon ve balyoz davaları vizyona giriyor.
Davanın başsavcısı olduğunu beyan eden Erdoğan nerede bir cemaatçi savcı ve yargıç varsa onları cımbızla bulup çıkarıyor.
Çiğ etin soğancısı Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Necdet Özel gibileri keşfediyor. Bu şekilde akıl almaz hukuk katliamlarıyla Türk Ordusu’nun defteri dürülüyor.
Bu korkunç senaryo halktan gizleniyor. AKP’li vekiller ve rütbe-makam rehaveti içindeki Genelkurmayın ise gıkı çıkmıyor.
Yine (BOP) uyarınca Irak’ın milli bütünlüğü, siyasal, sosyal ve ekonomik hayatı berhava ediliyor. Ardından Kaddafi linç ettiriliyor. Mübarek maymun kafesine konduruluyor. Ama bugün Irak’ta Saddam, Libya’da Kaddafi, Mısır’da Mübarek mumla aranıyor. Şimdi aynı senaryo Suriye’de sahneleniyor.
Van Münitçi Tayyip Erdoğan ise bu projenin infaz memuru oluyor.
Önce Türklük ruh ve bilinci yok edilmeye çalışılıyor. Analar ağlamasın yutturması barış süreci hokkabazlığıyla (on paralık çıkarlar uğruna) başta asker, bilgin-aydın, akil, sakil yazar-çizerler” amigoluğunda” güle oynaya vatan satılıyor.
Başka bir ülkede olsa yer yerinden oynardı. Türkiye’de yaprak kımıldamıyor.
Dünyada eşi görülmemiş devlet soygunu yaşanıyor. Bunun adı da “günah işleme özgürlüğü” oluyor.
Maun, Isra ve Şuara sureleri; “Kamu malı ve yetim hakkı yiyerek, (melun bir ihtiras ve gösterişle) görkemli saraylarda saltanat eyleyenleri ülkeleriyle birlikte helak ederiz” diyor.
Dini bütün halkımız “helak” yok olma pahasına yine bunlara oy veriyor.

ANAYASA-BABAYASA TANIMIYOR HEM
BAŞBAKAN HEM CUMHURBAŞKANI OLUYOR

Önünde “merasim yeri yok” diye başbakanlık için yaptıkları kaçak saray Cumhurbaşkanı olunca aynı gün Cumhurbaşkanlığı sarayı oluyor.
Biz Ak Saray’da savurganlık yaptıksa, İsmet Paşa da Pembe Köşk’e bilardo masası aldı diyecek kadar akıl zafiyeti içinde olanlar, “Türkiye’nin ne denli cahil, görgüsüz, idrak özürlüsü kişiler” tarafından yönetildiğini kanıtlıyor.
Anayasa ve kanunlar, kendisi ve aile efradına işlemiyor.
Şimdi Tayyip Erdoğan deyimiyle sesleniyoruz.
Ey; Laik Cumhuriyet ve Misakımillî’yi korumakla görevli Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları,
Ey; Devletin değil, AKP’nin valisi, müsteşarlar, polis müdürleri olmuş kamu görevlileri,
Ey; “Türk millet adına değil, AKP adına karar veren” savcı ve yargıçlar,
Ey; Rütbe, unvan, cüzdan uğruna gözleri bir şey görmez olan rektörler, sendika ağaları, tasmalanmış medya, aldıkları avanta ihaleleri “milletin anasına küfrederek kutlayan” havuz medyası virüsleri,
Ey; Liderleri ve 4 bakanın servetlerinin bekçisi olmuş, AKP’li milletvekilleri,
Ey; dublör Başbakan ve hükümeti,
Ülke musalla taşında, sizler “avanta, vurgun” ve amigoluk yarışında.
Bu işin sonu yoktur. AKP oylarının % 37’ye düştüğü açıklanıyor. Yarın yargılandığınızda şifahi emirlerle sizleri yasa dışı yollara sevk eden Tayyip Erdoğan “Anayasanın 105. Maddesine göre hiçbir sorumluluğum yoktur” diyecek, önce Davutoğlu’nu sonra sizleri okka altına atacaktır.
Unutulmasın; eski Bakan Erdoğan Bayraktar “ne yaptımsa sizin emirlerinizle yaptım” demiş, ama tepetaklak edilmişti.
Diktatörler kullanır. İşleri bitince tekmeyi vurmaktan hicap duymazlar. Herkes aklını başına almalı. Zararın neresinden dönülse kârdır.
Pişmanlık ve nedamet suç hafifletici olgudur.