ÖNCEKİ gün bu köşede “Sinan Ateş’in tetikçisini taşıyan çakar­lı kimin?” diye sordum.

Üç ihtimalden söz ettim.

Ya bir milletvekiline..

Ya bir kuruma...

Ya da MHP’ye veya Ülkü Ocakları’na tahsisli ola­bilirdi.

Yazımı şöyle bitirdim:

“Bu sorunun yanıtı bizi iddianamede karartılan siyasi bağlantılara ve kayrılan faillere bir adım daha yaklaştırabilir.”

Nitekim, savcının sakladığı ve iddianameye koymadığı bu kanıtı T24 muhabiri Asuman Aranca, ortaya çıkardı.

Suikasttan sonra tetikçi Eray Özyağcı’yı Ankara’dan İstan­bul’a taşıyan, eski Ülkü Ocak­ları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş ve Ülkü Ocakları Genel Başkan Yar­dımcısı Emre Yüksel’in yöneti­mindeki çakarlı siyah Audi’nin plakası 06 AT 5021 imiş.

YILDIRIM’IN MAKAM ARACIYMIŞ

Bu araç Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın kullanımındaymış. Yıldırım’ın çeşitli ziyaretlere bu araçla gittiğine ilişkin görüntü­ler var.

Aracın Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nin önün­de park edilmiş haldeki fotoğrafları da elden ele dola­şıyor.

Kimi kaynaklar plakadaki ‘AT’nin Alparslan Türkeş’in isim ve soy isminin baş harfleri oldu­ğunu ifade ediyor. Aracın MHP’ye tahsisli olduğu fakat Ülkü Ocakları tarafından kullanıl­dığı öne sürülüyor.

Savcının bu plakayı neden id­dianamede yazma­dığını şimdi çok iyi anlıyoruz.

Tetikçinin Ülkü Ocakları Genel Başkanı’nın aracı ile kaçırıldığını kayda geçirmek istemedi.

06 DB 7018

Suikasttan sonra tetikçinin kaçırılmasında kullanılan bir değil, iki araç var.

Bu bilgi ya savcı tarafından araştırılmadı...

Ya da araştırıldı ancak iddia­nameye konmadı.

Şöyle ki:

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı ve avukat Serdar Öktem, 30 Aralık 2022’de 06 DB7018 plakalı araçla Bursa’dan Ankara’ya gidiyor.

Aynı gece Ankara’dan Bo­lu’ya devam ediyor.

Tarih, 31 Aralık’a döner­ken...

Saat 00.41’de Bolu’daki Hi­ghway Alışveriş Merkezi’nde mola veriyor.

Şu tesadüfe (!) bakın ki...

Tetikçiyi Ankara’dan İstan­bul’a kaçıran ‘çakarlı siyah Audi’ de dakikalar önce bu benzinlikte durmuş.

Öktem, saat 01.26’da Bolu merkeze gidiyor.

Anlamsız bir rota çiziyor.

Sabah saat 10.25’te Karacasu’dan geçip Ka­racaağaç yaylasına giden yola dönüyor. Ve 26 daki­ka sonra geri geliyor.

Sonrası kayıp...

Öktem, 1 Ocak 2023’te bu kez kendisine ait 34 NR 6144 plaka­lı aracla Ankara’da ortaya çıkıyor. Saat 15.17’de Eski­şehir Yolu’nda çakarlı siyah Audi’nin bir saniye arkasında ilerliyor.

3 ve 4 Ocak’ta da ‘çakar­lı siyah Audi’nin arkasında PTS’lere takılıyor.

BOLU’YA GİTMEMİŞ!

Peki, 06 DB 7018 plakalı araç kimin?

Öktem’in mi?

Hayır.

Zaten O, Bolu’ya gittiği iddia­sını bile reddediyor.

“Çok uzun zamandır Bolu’ya gitmişliğim yoktur. Yakın tarihte Bolu’ya gitmedim” diyor.

Ya yalan söylüyor...

Ya da 06 DB 7018 plakalı aracı başkası kullanıyor.

Yöneltilen diğer sorulara kar­şılık Öktem, “Geçirdiğim ağır Covid sonrası unutkanlık yaşa­dığım için hatırlamakta güçlük çekiyorum” demekle yetiniyor.

PLAKA KİMİN ADINA KAYITLI?

Elime ulaşan fo­toğraf, 06 DB 7018 plakalı Passat marka aracın Ülkü Ocakla­rı’nın kullanımında olduğunu gösteriyor. Fotoğrafta, aracın Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nin önünde park edilmiş olduğu görünüyor.

Kaynaklarım plakada yer alan ‘DB’nin Devlet Bahçeli’nin isim ve soy isminin baş harfleri olduğunu iddia ediyor.

Soruyorum.

Plaka kimin üzerine kayıtlı?

Sahibi kim?

Kim veya kimler ta­rafından kullanılıyor?

Bu kişi Ahmet Yiğit Yıldırım olabilir mi?

İddianameye konmayan ifade: Sinan, ‘Beni öldürecekler’ dedi

SINAN Ateş’in eşi Ayşe Ateş, savcılıkta 19 sayfalık ifade verdiği halde iddianamede kendisine üç satır yer ayrıldı.

İddianameye konan kısım şu kadarcık:

“Olay tarihinde öldürülen Sinan Ateş’in eşi olduğu, olayın bütün yönleriyle araştırılmasını talep ettiği, eşinin öldürülmesi olayını gerçekleştiren tüm şüp­helilerden davacı ve şikayetçi olduğunu beyan ettiği anlaşıl­maktadır.”

Hiç değilse...

Üç satır alıntı yapıldı.

Çünkü Ateş’in arkadaşı ve eski Bursa Ülkü Ocakları Başkanı Cahit Özdemir’in 24 Mayıs 2023’te alınan iki sayfa­lık ifadesine, bir harf olsun, yer verilmedi.

Halbuki kritik bilgiler içeriyordu.

Neler mi söyledi?

Ateş’le diyalogum var diye görevden alındım: Si­nan Ateş görevden alındıktan 10 ay sonra Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nden çağrılmam üzerine Başkan Ahmet Yiğit Yıldırım’ın yardımcısı Ömer Şanlı ile görüşmek için An­kara’ya geldim. Bana Ateş’in görevden alınmasından sonra Bursa’ya geldiğinde kendisini karşıladığım ve sosyal medyada gönderilerini beğendiğim, Ateş ile olan diyaloğumun devam etmesi gerekçe gösterilerek, görevimin sonlandığı tebliğ edildi.

‘Beni öldürecekler’ dedi: ‘Orhun’ haber sitesinde ‘Bir İhanet Ateşi’ isimli iftira kam­panyası başlatıldığında Ateş’le Bursa’daydık. Daha sonra An­kara’ya gitti. İki üç gün sonra beni arayarak, kendisine saldırı yapmak üzere ofisine Ankara Ocak’tan araç geldiğini, arka­daşlarının fark etmesi üzerine aracın ayrıldığını; devam eden süreçte Ankara’da kendisine, Bursa’da bana, Mersin’de Çağrı Ünel’e saldırı yapılaca­ğına ilişkin bilgi ve duyumlar aldığını, tedbirli davranmam gerektiği konusunda beni uyardı. Ünel’e saldırı yapıldı. Ateş, Makedonya’ya gitti. Beni arayarak, Ünel’e saldırı yapıldı­ğını, bana da saldırı olacağını, dikkatli olmam gerektiğini, kendisine de Ankara’da saldırı yapılarak öldürüleceğini belirtti ve “Bursa’ya geldiğimde yüz yüze konuşuruz” dedi.

Sinan’ın kalemi kırıl­dı: 10-15 gün sonra Bursa’ya geldi. Bu konuyu konuştuk. Orhun Haber’in sahibinin Ahmet Yiğit Yıldırım olduğunu, yöneticisinin de il yardımcısı olan Kadir Ensar Ejder oldu­ğunu, sitede ve sosyal medya­daki saldırıların arkasında bu şahısların olduğunu söyledi. Tolgahan Demirbaş’ın Haluk Türk isimli arkadaşına gelerek, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım tarafından gönderildi­ğini, kendisinin (Sinan Ateş’in) kaleminin kırıldığını ve yanında yer almamasını istediklerini söylemiş. Ateş, bana bu konuş­masını aktardı.

Camide takip: Ben ve arka­daşlarım Üftade Camisi’ne sabah namazlarına giderdik. Cami çıkışı İstanbul Ülkü Ocakları mensubu olduğunu bildiğim 10-15 kişilik grup ile karşılaştık. Aramızda münakaşa olmadı ancak takip edildiğimizi anladık. Bir süre son­ra aynı ekiple aynı cami çıkışında karşılaştık. Fiili saldırı gerçekleş­tirmediler. Ancak bu davranışın bize ve arkadaşlarımıza gözdağı maksadıyla yapıldığını biliyoruz. Ülkü Ocakları il yöneticiliği ve çeşitli kademelerde uzun yıllar görevlerde bulundum. Ülkü Ocakları yapısını çok iyi bilirim. Sıkı bir emir komuta zinciri vardır. Bana ve Ünel’e saldırıların Yıldırım’ın emri dışında yapıla­mayacağını bilirim.