Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, doğum sonrası dönemde ortaya çıkabilen psikolojik rahatsızlıklar hakkında bilgi verdi. Doğum sonrası annelerin çok önemli bir bölümünün kendini yetersiz hissettiğini kaydeden Karayağız, "Bu nedenle psikolojik sorunlar da bu dönemde sıklıkla ortaya çıkabilmektedir. Doğum sonrasında kadınların yüzde 12,5’inde psikiyatrik hastalıklar belirgin bir oranda artmaktadır. Biyolojik, psikososyal ve ekonomik değişimler; annelik hüznü, depresyon ve lohusalık psikozu gibi sorunlara neden olmaktadır. Bu sorunlar; duygu durum ve mizaç bozukluğunun yanı sıra şaşkınlık, bilişsel karmaşa ve ağlama krizleri ile kendini gösterir. Doğum sonrasında kadınların yüzde 50-70’i annelik hüznünü yoğun olarak yaşar. Annelik hüznü; sebepsiz yere bunalma, sıkıntı, uzun süren ağlama nöbetleri, sinirlenme ve dikkat toplayamama gibi sorunları beraberinde getirir. Annenin dış görünümde ortaya çıkan değişiklikler ile yaşadığı kaygı ve bebeğin uyku düzeninin olmayışı nedeniyle uykusuz geçen geceler annelik hüznü riskini artırmaktadır. Annelik hüznü, doğumdan sonra başlayıp 1-2 hafta sürdükten sonra mevcut duruma alışmaya bağlı olarak son bulur” ifadelerini kullandı.

DEPRESYON RİSKİ

Doğum sonrası 100 kadından 10’unun depresyon riski altında olduğunu bildiren Yrd.Doç.Dr. Şaban Karayağız, şunları bildirdi: "Özellikle genç yaşta anne olan ve yaşadığı duruma ayak uydurmakta zorlanan kadınlarda; depresyon nedeniyle aşırı yorgunluk, isteksizlik, iştahsızlık ve bebeği ile ilgili tekrarlayıcı mantık ve düşünme ile silinemeyen obsesyonel düşüncelerin ortaya çıktığı görülmüştür. Bu dönemde emzirmenin anne üzerinde olumlu etkileri olduğu için ilaç tedavisi yerine psikoterapi teknikleri önerilmektedir. Bebeğin sağlıklı gelişimi için annenin hem fiziksel hem de ruhsal açıdan sağlıklı olması çok önemlidir."