Döviz fiyatının, hızlı artışı, piyasalarının asabını bozmuş bulunuyor. Piyasa deyince hem Türkiye’nin içini, hem de Türkiye ile iş yapan yabancıları kastediyorum. Önümüzdeki dönemde, yabancı bankalarının doların Euro ve diğer dövizlere karşı daha da değerleneceği beklentilerinin aksine, Euro, dolar karşısında 1,2 veya üstüne çıkabilir. Bu durumda Euro yükselirken, doların TL fiyatında bir duraklama veya gerileme izlenebilir. Ama bu düzeltme aldatıcı olur. Fiilen gerçekleşen devalüasyonu, dolardan değil “sepet kur”dan takip etmek gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.

SEBEP-SONUÇ SARMALI

Hayatın her veçhesinde olduğu gibi, iktisatta da gidişatı etkileyen iki zıt mekanizma vardır. Bunlardan birincisine “kendi kendini üretmek” (self generation) diğerine de “kendi kendini düzeltmek” (self correction) denir. Döviz fiyatlarının artışında halen birinci mekanizmanın etkisini gözlemliyoruz. Yani döviz fiyatı artıkça, artacak beklentisi artıyor, beklenti sürdükçe yeni alımlar yüzünden döviz fiyatı artıyor. Soru şu: Bu sarmal ne zaman durur? Cevap: Eğer ücretleri ve fiyatları, dolara endeksleme gafletine düşülmezse, bir süre sonra “kendi kendini düzeltme” mekanizması devreye girecek ve döviz fiyat artışı duracaktır. Yani insanlar “TL’de bu kadar değersiz değil” dediği andan itibaren, döviz fiyat artışı çok yavaşlayacak hatta düşmeler gözlenecektir.

FED FAİZ ARTIŞI, IMF ANLAŞMASI VE MERKEZ’İN FAİZ YÜKSELTMESİ

Birinci mekanizmadan, ikinci mekanizmaya çok geç olmadan geçilebilmesi için “beklentilerin yönlendirilmesi” gerekir. Yani bu dönüşüm, uzun bir süre kendiliğinden oluşmayabilir. Ekonomi, otomatik değildir. Bir noktada ekonomi yönetiminin (Hükümet artı Merkez Bankası) eyleme geçmesi gereklidir. Aksi takdirde “devalüasyon-enflasyon” sarmalı alır başını gider. Eylemsizlik, ekonomiye kalıcı bir hasar verir. Bu girdaba kapılmamak için benim önerim şudur:
1. Hiç beklemeden, yani FED faiz artışı yapmadan Merkez Bankası, IMF ile en az 50 milyar dolarlık bir “ihtiyati kredi hattı” anlaşması yapsın.
2. FED Dolar faizini artırdığı gün Merkez Bankası TL faizlerini ciddi bir oranda yükseltsin.
3. Aynı gün, döviz satış ihale miktarlarını yükseltsin.
4. Bütçe açığı oluşmasına giden yollar kapatılsın.
Böyle bir eylem planı yapılır ve uygulanırsa “beklentiler” çok çabuk değişir.

KÖK SEBEP ORTADAN KALKMAZSA DEVALÜASYON TEKERRÜR EDER

Türk ekonomisinde bir sürü yapısal bozukluk var. Bunlar, iktisat ile ilgili değer yargılarımız daha kapsamlı bir ifadeyle iktisat kültürümüz değişmedikçe ortadan kaldırılamaz. En büyük yanlışımız Türk Lirası’nı, sıcak para kaldıracıyla, olması gerektiğinden daha değerli hale getirme ve orada tutma sevdamızdır. Bu sevdadan vazgeçmek, yani “cari açıksız” hızlı büyüme yolunda ilerlemek için, ücretlerin ve tüm gelirlerimizin döviz cinsinden düşmesine razı olmayı gerektirir. Bu cebirsel ilişki kavranmadan, ekonomide yapısal reform yapılamaz. Palavrayı bırakalım.
Son söz: Ağaca çıkmanın sakıncası, inemeden düşmektir.