Sevgili okuyucularım, Burhan Özfatura denildiğinde onu bütün Ege, ama özellikle de İzmir tanır. Seveni de çoktur sevmeyeni de...
İzmir’de iki dönem -DYP ve ANAP’tan- Büyükşehir belediye başkanı olarak görev yaptı. Sağ görüşlü, geçmişte AKP’ye yakınlığı ile bilinen bir siyasetçidir.
Burhan Özfatura, çok yakın ilişkileri olan 40 yıllık dostu Bülent Arınç’a bir açık mektup yazmış, ülkemizin nerelere sürüklendiğini anlatmış, geldiği iklime ihanet eden iktidar partisini eleştirmiş ve endişelerini kağıda dökmüş.
Mektubun ilk bölümünde Arınç’a övgüler yer alıyor. Geçmişte kritik davalarda Özfatura’nın
avukatlığını yapmış ve bir kuruş para istememiş.
Özetini sizlere iletiyorum:
“Sevgili kardeşim Bülent Arınç...  Sana bu açık mektubu yazmak için çok uzun süre düşündüm ve hep geciktirdim. Zira seni kırmaktan ve üzmekten çekindim.
Seni çok sevdiğimi sen de iyi bilirsin. 40 yıla yakın bir tanışıklığımız, dostluğumuz ve sevgimiz bulunmaktadır. Kaldı ki sana minnet borcum da vardır...
Bu 40 yıl içinde senin ne kadar hassas, dürüst, mütevazı, bilgili, haramdan korkan bir kişiliğe sahip olduğunu yakından gördüm.
Hiçbir görev seni şımartmadı, çıkarcı yapmadı.
İşte bu yüzden yıllardır AKP’nin ürettiği rüşvet, yolsuzluk, yalan, iftira, baskı, zulüm, kıyım, torpil, kayırma, yandaş olmayanı dışlama, israf, saltanat, hukuksuzluk ve antidemokratik düzen bataklığında olmana çok üzülüyorum.
Bunun vefa gerekçesi ile izahı mümkün değildir. Zira senin kimseye, başta Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Abdullah Gül olmak üzere böyle bir borcun olamaz. Aksine, senin desteğinle bir yerlere gelenlerin sana vefa borcu vardır.
Yine, “Bu kötü gidişe ve çöküşe engel olmak için kaldım” da diyemezsin. Zira AKP’de kimseye önem vermeyen, istişare yapmaya tenezzül etmeyen, çevresinin dalkavuklarla çevrilmesinden, hatta şirk’e (Allah’a ortak koşmaya, Allah’tan başka bir Allah olduğuna inanmaya) giren tavır ve sözler sergilenmesinden rahatsız olmayan, herkesi konu mankeni gibi gören, hukuk düzenini ve demokrasiyi hiçe sayan, ülkeyi kendi şirketi gibi yürütmeyi
arzu eden tek bir otorite mevcuttur.
Bu otorite bugüne kadar sen dahil hiç kimseye söz hakkı ve inisiyatif tanımış mıdır? Bundan sonra da tanıması mümkün müdür? Kaldı ki, her fırsatta senin karizmanı çizme gayreti yok mudur?
Eminim ki mevcut tablo seni de çok üzüyordur.
Hani yokluklarla, yasaklarla ve yolsuzluklarla mücadele edilecekti? Şu anda hepsi zirve yaptı.
Hani bir “Dava edebiyatı” vardı. İnancımıza hizmet edilecekti!
Şu anda toplum tam anlamı ile dejenere oldu. Milli ve manevi değerlerimiz yozlaştırıldı.
Fuhuş, kumar, alkol, kaçakçılık, sapıklık, uyuşturucu, rüşvet, torpil, yolsuzluk, zulüm, kıyım, iftira, baskı, kul hakkına tecavüz, kamu malına el uzatma, haramzadelik, lüks, israf, saltanat, görgüsüzlük, gasp, hırsızlıklar, cinayetler ve kadına şiddet zirve yaptı.
Anketlere göre AKP iktidara geldiğinde, beş vakit namaz kılanların oranı %40 idi. Şimdi %18’e indi. Bunda en büyük vebal partinize aittir. İmam hatip öğrencileri arasında,
bu oran maalesef yüzde 13’dür.
Kula kul olmak yaygınlaştı. ABD’nin projesi “Ilımlı İslam” gerçekleştirildi.
Diyanet suç ortağı haline getirildi.
Hani “Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Dil” deniliyordu!..
Hani teröristle masaya oturan şerefsizdi!
Peki niçin ülkenin büyük bölümü terör örgütüne teslim edildi? Niçin her türlü taviz verildi? Niçin KCK ve PKK operasyonları durduruldu? Niçin İmralı’daki cani, bu kadar parlatıldı?
Nedir bu gurur, kibir, enaniyet (kendini beğenme, bencillik), dünya hırsı?
Nerede hukuk düzeni, demokrasi, fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetleri, kul hakkına saygı, can, mal ve namus güvenlikleri?
Ülkede bozulmadık, dejenere edilmedik, işgal edilmedik bir kurum kaldı mı? Halk niçin sizlerden bu kadar nefret etmektedir?
O büyük, zor ve dehşetli “Hesap gününde” havuz medyası, mal mülk ve dalkavukların bir işe yaraması mümkün müdür?
Sevgili kardeşim Bülent Arınç dün geçti, yarın meçhul.
Tek imkan bugünü değerlendirmektir. Bu açıdan, “7 Haziran sonrası” filan demeyin!
Kendinizi bir an önce bu günah çukurundan kurtarın. Daha fazla suç ortaklığı etmeyin.
Suçları ve suçluları savunmayın. Bu zulüm düzenine destek olmayın. Aksine, halkın uyanması için gayret edin, gerçekleri anlatın.
Hepimiz görüyoruz ki mutlu değilsiniz. Yüzünüz gülmüyor.
İnanıyorum ki bu tabloyu tasvip etmiyorsunuz (onay vermiyorsunuz).Vicdanınız kanıyor.
Hatta zaman zaman vicdanınızın sesi baskın çıkıyor, güzel şeyler söylüyor, tenkit yapıyorsunuz ama hemen geri adım atıyorsunuz.
Siz, AKP şablonuna uygun bir tip değilsiniz.
“Haram-helal ver Allahım/ Kulun doymaz yer Allahım” diyemezsiniz.
Kurtulun bu vebalden (azaptan, günahtan) ve size yakışanı yapın.
Aslınıza dönün. Ebedi hayatınızı daha fazla riske atmayın.
Kırın zincirlerinizi.
Sevgilerimle... Burhan Özfatura”
Özfatura yakın dostu Bülent Arınç’a çok güzel bir mektup yazmış, iyi teşhisler koymuş, doğru yolu göstermiş.
Aslında bu mektubun gerçek muhatabı sadece Arınç değil, o iktidar partisinin hem yüksek yönetim kadroları, hem de onların “Müslümanlığına (!)” kanıp oy veren milyonlarca insanımızdır.