Sevgili okuyucularım, yandaş medyada günlerden beri zafer çığlıkları (!) atılıyor:
“Brüksel’den büyük müjde!.. AB Türklere uyguladığı vizeleri kaldırıyor!..”
Nah kaldırıyor!
Bu yalanı Türk Milleti’ne yutturmaya kalkışanlar utansın.
Böylesine bir kocaman yalanı sizin aklınız ve mantığınız alıyor mu?
Avrupa ülkeleri Türkiye’ye uyguladığı vizeyi kaldıracak, 77 milyon vatandaşımıza kapılarını açacak!
Pasaportunu cebine koyan her kesimden vatandaşımız bavulunu hazırladıktan sonra biletini alacak, sonracığıma ver elini Almanya, Fransa, Belçika, İngiltere vesaire...
Heriflerde işsizlik zaten yüksek. Kendi insanlarına iş bulamayan, bir sürü ekonomik sıkıntı ile yaşayan, üstelik şimdi bir de sınırlarını zorlayan yüz binlerce sığınmacı ile boğuşan AB ülkeleri bir de bizimkilerle uğraşmak zorunda kalacak.
Çoğu eğitimsiz, Türkiye’de iş bulamayan fakir fukaradan oluşan milyonlarca vatandaşımız sınırlara hücum edip yeni göç dalgaları ile AB’nin başını ağrıtacak.

* * *

Peki ama AB ülkeleri akıllarını peynir ekmekle mi yedi? Bizim iktidarın propaganda mekanizmasına bakacak olursak, bu işin bir karşılığı olacakmış:
Türkiye’ye 3 milyar Euro para verilecek ve karşılığında tek şey istenecekmiş:
Sığınmacıların Avrupa’ya geçişini önlemek, sınırı geçmeyi başaranları yeniden Türkiye’ye kabul etmek!
Biz zaten üç milyona yakın sığınmacıyı kamplarda ve başka yerlerde besliyoruz. Yaklaşık bir milyon kişi de kamplara gitmeyip büyük şehirlerde yaşıyor.
Şimdi Avrupa bize karşı “İnsanlık gösterisi” sergiliyor, karşılığında 3 milyar Euro ödeyeceğini söylüyor.
Nasıl, ne zaman, kaç taksitte, hangi ülke ödeyecek, hiçbir şey belli değil.
Bizim hükümet ve onun destekçisi yandaş medya ise bu yalanı hiç utanıp sıkılmadan pompalıyor, Türk Milleti’ne yutturmaya kalkışıyor!..
Vizeler kaldırılacakmış!

* * *

Bu yalanı sekiz yaşındaki çocuklar bile yutmaz.
Bu AB, ekonomisi çöken Yunanistan’a tam 296 milyar Euro yardım sözü vermedi mi?..
Aynı AB bizi üç milyar Euro’luk havuç sopasıyla kandırmaya kalkışıyor... Ve karşılığında sığınmacılar bizim başımıza kalacak!
Ne güzel iş yaaa!
Türkiye sığınmacı yurdu olacak, başımızdakiler yetmezmiş gibi son birkaç ay içerisinde Türkiye yoluyla Avrupa ülkelerine kaçanlar da bize iade edilecek...
Ve karşılığında ağzımıza bir parmak bal çalınacak...
“Sen uslu çocuk ol, dediklerimizi yap, sığınmacı üssü olmayı kabul et, biz de karşılığında vizeleri kaldıralım!..”

* * *

Bizi yönetenlerle birlikte yandaş medyada da hiç utanma sıkılma kalmamış. Aslı astarı
olmayan bu yalanlara nasıl göz yumuyorlar!
Bunun hiçbir zaman olmayacağını aslında çok iyi biliyorlar ama düşürülen Rus uçağı sonrasında kendilerini ve toplumu avutacak iyi bir yalan bulunması gerekiyordu.
İşte bu kocaman yalanı piyasaya sürdüler:
“Brüksel’de zafer!.. AB üyeliğimiz yeniden gündemde, vizeler kaldırılıyor!”
Tamamı palavra.

* * *

Şimdi biraz geriye gidelim... 2004 yılının Aralık ayı... Başbakan Tayyip, yardımcısı Abdullah Gül ve AKP hükümetinin diğer temsilcileri Brüksel turunda...
AB’den müzakere tarihi alınacak ve üyelik işlemleri resmen başlatılacak!
Görüşmeler yapılıyor ve sonu hiçbir zaman gelmeyecek olan müzakereler için başlangıç tarihi belirleniyor!
İktidar çevrelerinde muazzam bir coşku var.

* * *

Meclis’in önüne, Atatürk Bulvarı’nın tam da göbeğine kocaman bir saat kurulmuştu. Bu saat geriye doğru çalışıyor, tarih verilecek toplantı günü için geri sayım yapıyordu...
İktidar çevreleri ve bizim liboşlar tam kadro sayıyordu:
Üç gün 16 saat 22 dakika kaldı...
Bir gün sekiz saat 43 dakika kaldı...
Milli Piyango çekilişi gibi idi, gülünç oluyorduk...
Bugün son!

* * *

Sonunda müzakere tarihi alındı! Muhteşem bir zaferdi, artık resmen AB üyesi olacaktık.
Ama daha da önemlisi, vizeler şakırt diye kalkacaktı!
Bu büyük zaferi elde eden büyüklerimizin Ankara’ya dönüşü de muhteşem olmalıydı. Büyükşehir Belediyesi başkenti zafer takları ile donattı. Gündüz vakti havai fişekler atılıyordu. Kızılay’da kürsü kurulmuştu.
Muhteşem zaferi elde eden Tayyip’in konvoyu Kızılay’da durduruldu ve Tayyip kürsüde nutuk attı:
“Bayramımız kutlu olsun. Türkiye asıl kavşağı dönmüştür. Onlar gibi laf üretenlerle bizim gibi iş üretenlerin farkı ortada. Hayırlı olsun.”

* * *

O sırada 2004 yılı Aralık ayı...
Coşkulu kalabalık alkış tutuyordu.
Şimdi yıl 2015, yine Aralık ayı...
11 yıl boyunca AB olayında bir arpa boyu ilerleme olmadı.
11 yıl sonra kasetin en başına döndük.
2004’te AB üyeliğimiz için güya yol açılmıştı, Kızılay’da kutluyorlardı. 2015’te ise ağzımıza bir parmak bal çalıp vizeleri güya kaldırmaktan dem vuruyorlar...
Utanmasalar “Hazırla bavulunu al biletini vatandaş, Avrupa seni bekliyor. Hayırlı yolculuklar” diyecekler.
Aynı iktidar bu yalanları hiç utanmadan bize yutturmaya kalkışıyor.
Ayıptır be!