Sevgili okuyucularım, cuma günkü yazımda o anlı şanlı muhteşem saraydan söz etmiş ve trilyonları yutan o binaların bazı özelliklerini sizlere anlatmıştım.
Yazımın başlığı “Tayyip o sarayı boşaltacak, başka çaresi yok” idi.
Sonrasında sizlerden çok sayıda öneri geldi...
O meşhur saray bundan sonra ne yapılmalı, hangi amaçla kullanılmalı idi!..
Bazı önerileri şimdi aynen aktarıyorum, gönderenlerin isimlerini doğal olarak gizlemek zorunda kalıyorum.
Gönderenler arasında sanatçılar, üniversite hocaları, emekli öğretmenler, öğrenciler, esnaf ve memurlar var.
Herkes okusun, kararı kendi kafasında versin”

* * *

- “Yazınızda kaçak sarayın başka bir kuruma devredilmesini istiyorsunuz. Okuyunca çok üzüldüm. O sarayla birlikte Atatürk Orman Çiftliği arazisinde yapılan bütün binalar ve ne varsa yıkılmalı, bir daha oralara bir çivi bile çakılmasına kesin yasak getirilmeli. Bu saraya izni veren istisnasız herkes yargı önünde hesap vermeli.”
- “Nasıl olsa 1.150 odası var. Odalar aileye ve bekara kiralık olarak verilmeli! Yarım pansiyon veya sadece kahvaltı dahil!..”
- Bundan sonra hiç kimse böyle bir işe kalkışmasın diye sarayın yıkılıp üzerine kondurulduğu arazinin yeniden ağaçlandırılması gerekir. Aynı zamanda ileriki dönemlerde oluşacak işletme gelirlerinden de kurtulmuş oluruz.”
- Sarayda yer alan süper lüks salonların düğün salonu gibi işler için ayrılması gerektiğine inanıyorum. Nişan töreni, sünnet düğünü ve kalabalık toplantılar için  kiraya da verilebilir.”
- Bugünkü yazınızda kaçak sarayla ilgili düşüncelerinizi yazmışsınız. Bu konuda benim de bir önerim olacak. Cumhurbaşkanı Çankaya’ya taşındıktan sonra sarayı iki yıl boyunca halka açalım ve 10 lira karşılığında gezilmesini sağlayalım. Öğrencilere indirimli fiyat! Böylece herkes şatafatı görmüş olur, aynı zamanda saraya yapılan harcamaların bir kısmı da çıkmış olur. Eminim ki dünyanın ve Türkiye’nin her yanından buraya turistik saray turları düzenlenir!
- Sarayın Kılıçdaroğlu’nun önerisi gibi ODTÜ’ye veya başka bir kuruma verilmesi diğerlerine haksızlık olur ve tartışmalar sürüp gider. O saray en çok kime yakışır biliyor musunuz? Yaşlılarımıza... Tüm Türkiye’deki bakıma muhtaç, kimsesiz yaşlılarımıza. Bizi bu günlere getirmek için canla başla uğraşan ve sonra şu veya bu nedenle zor durumda kalan büyüklerimize. Orası devlet kurumu olur, memurlar, işçiler, aşçılar ve temizlikçiler çalışır, doktorlar ve hemşireler hizmet verir. Çok da güzel olur. Ve kimse sesini çıkaramaz. Böylece çok önemli bir yaramıza ilaç olur.”
- “Saray başka bir amaçla kullanıldığı takdirde o masraflar, o ihtişam ne olacak? Aynı masraflar yine olmayacak mı? Yeni gelen kuruma lüks gelmeyecek mi? Tanesi 170 bin liradan 150 adet kapı nasıl bir kapıdır, anlamak mümkün değil. Burası çok yüksek kiralar karşılığında bölümlere ayrılarak yabancı şirketlere kiraya verilsin ki, en azından harcamalardan kurtulmuş olalım. Bunun için de saraydaki mimarlık düzeninin yeniden elden geçirilmesi gerekir.”
- “Kamuoyunda kaçak saray olarak bilinen yapıyla ilgili yazınızı okudum. Benim de çocukluğumun anıları içinde yer alan, koşup oynadığımız, hayvanat bahçesini gezip fillere bindiğimiz, buz gibi ayranını içtiğimiz Atatürk Orman Çiftliği artık maalesef yok. Bence bugünden sonra yapılacak en iyi iş önderimiz Atatürk’ün anısını da yaşatacak bir projedir. Kaçak saray ve tüm çevresinin bir Harvard misali dünyanın sayılı eğitim kurumlarından biri olabilecek şekilde Mustafa Kemal Atatürk üniversitesine dönüştürülmesi, ülkemizin ve dünyanın önde gelen bilim insanlarının orada dersler ve konferanslar vermesi, ülkemizin en parlak beyinlerinin eğitim alabileceği bir ortama dönüştürülmesi olabilir. Bu amaçla tüm Atatürk Orman Çiftliği arazisi böyle bir üniversiteye tahsis edilmeli, üniversitenin yönetimi ise bağımsız, özgür, siyasetin olsa olsa hizmet alabileceği, ama asla müdahale edemeyeceği şekilde oluşturulmalıdır. Eski bir üniversite hocası olarak naçizane fikrimdir.”
- “Yazılarınızı keyifle okuyoruz. Tayyip’in sarayı yazınızı da aynı duygularla okuduk. Orası hiçbir zaman bir kamu kurumuna verilecek bir yer değildir. Fazlasıyla büyük gelir, fazlasıyla pahalı ve gösterişlidir. İbret olsun diye yıkmak da olamaz. Yapılacak en iyi iş orasını manevi olarak bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının mülkü yapmaktır. Örneğin SGK’ya devredilir ve açılacak bir ihale ile işletmeci kuruluşlara kiralanıp beş yıldızlı otel yapılabilir. Bu sayede yıllar için yapılan masrafların hiç değilse bir bölümü karşılanır ve isteyen herkes içeri girebilir.”
- “Yazınızı okuyunca aklıma bir şey geldi. Bu kadar lüks bir yapı ancak beş yıldızlı otel olarak değerlendirilebilir. Sanırım oldukça fazla sayıda paralı turisti de çeker. Tabii ki bu yapılırken işin bir yandaşa gitmemesi gerekir. Nasıl ki İstanbul’da Çırağan Sarayı otel olarak kullanılıyorsa, burası da Ankara’nın süper lüks oteli olur.”
- “Saray boşalınca müze yapalım, bütün duvarları yıkalım. Giriş ücreti alınsın ve para kazanılsın. Gezmeye gelenler bir zamanlar ülkemizde nasıl bir lüks ve şatafat yaşandığını, devletin ve milletin parasının nerelere harcanmış olduğunu gözleriyle görsünler de ibret alsınlar. Giriş ücreti en az 20 lira olmalı. Kapıda her gün kuyruk oluşmazsa bana yuh deyin!”
- “Sayın Cumhurbaşkanımızı o saraydan çıkaracak bir babayiğit henüz anasından  doğmadı. Sen ne yazarsan yaz, o sarayda yaşayacaktır.”
- “Alışveriş merkezi ve iş hanı yapılsın. Odaları avukata, doktora kuaföre, salonları ise mağazalara kiraya verilsin.”

* * *

Gelen olumlu ve olumsuz tepkilerden bazılarını sizlere de ilettim.
Tayyip’in saraydan tahliyesi ne zaman gerçekleşir, nasıl olur, şu anda bilemiyoruz.
Üç partinin, CHP, MHP ve HDP’nin üzerinde kesinlikle uzlaştığı en önemli konulardan biri bu...
Ama burası Türkiye!.. Neyin nasıl olacağı son dakikaya kadar belli olmaz.
Tahliye işlemi sonrasında saray ne olur, nereye verilir, nasıl verilir?..
Bilinen tek şey, böyle kalmayacak!

* * *
Emin Çölaşan’ın notu: Karikatürist arkadaşımız Ergin Asyalı’nın muhteşem çizgilerini ve yarattığı esprileri her gün SÖZCÜ’de izliyoruz. Her biri bir ibret belgesi, mizah şaheseridir.
Ergin karikatürlerinin bir bölümünü şimdi kitap yaptı, çok da iyi etti:
Ben de Çizdim.” (Nergiz Yayınları)
Mutlaka alın... Hem gülecek hem düşüneceksiniz. Ülkemizin yıllar boyu kimlerin elinde kaldığını bir kez daha anımsayacaksınız.
Ergin Asyalı’ya “Her şey için ellerine sağlık” diyorum.