Tarihe damgasını vurmuş tüm liderler, devlet adamları, tarihçiler, generaller, mütefekkirler kim varsa Atatürk’ü 20. Asrın tartışmasız en büyük lideri ve dehası olarak belirliyorlar.
Yüce kurtarıcının mucize (olağanüstü) hasletlerinden biri de 90 yıl önce Türkiye’nin bu günlerini aynen görüp, halkını uyarması ve öğütlemesidir.
Aşağıda bunlardan bazı örnekler sunuyorum.
Gençliğe Hitabesi (özet) 20 Ekim 1927
Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk İstiklâli ve Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. İstikbalde, seni bu görevinden, mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Cebren ve hile ile aziz vatanın, “tüm kurum ve organları” zapt edilmiş, bütün tersanelerine (donanma) girilmiş, bütün orduları dağıtılmış (Ergenekon) ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bunlardan dahi elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
- 90 yıl önce yüce kurtarıcının söyledikleri şimdi aynen yaşanıyor.
Atatürk, “iktidara sahip kişilerin “müstevlilerin (emperyalistler) siyasi emelleriyle bir olup” ülkeyi (Güneydoğu) peşkeş çekeceklerini o günlerden görüp gençliği uyarıyor.”
Yapılan ve yaşanan tüm bu melanetlere karşı çıkar diye “Atatürk gençliğinden” korktukları için “kindar-dindar” gençlik amaçlıyorlar.

* * *

Atatürk’ün 1927’de Meclis’te yaptığı konuşma;
Efendiler: biz “tekke ve zaviyeleri” din düşmanı olduğumuz için değil, bu gibi yapılar, din ve devlet düşmanı oldukları, “Selçuklu ve Osmanlı’yı” bu yüzden batırdıkları için yasakladık.
Çok değil yüzyıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki, bazı kişiler bazı din bezirganı siyasiler, “cemaatlerle” bir araya gelip, bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyuyla iktidar olacak, ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde kavgaya tutuşacak, birbirlerini dinsizlikle ve vatan hainliği ile suçlamaktan geri kalmayacaklardır.”
- [90 yıl önceden (AKP ve cemaatin) tüm melanet ve rezilliklerini “büyük bir sezgi ve basiretle” görerek halkını uyarıp, irşat eden mucize bir lideri tarih yazmıyor.]
Atatürk’ün aynı yıllardaki diğer bir konuşması;
- Her zaman millet, laik Cumhuriyetin bekçisi olmalıdır. Hükümetlerin kötü icraatlarına karşı ulusça karşı çıkılıp, direnilmezse millet “bütün kusur ve kabahate katılmış demektir.” Ve böyle bir millet de baskı altında bulundurulmaya müstahak olur.”
“Diktatörler kendilerini tanrısal bir gücün temsilcisi olarak tanıtırlar. Bu ilahi güçle kendilerini tanrıyla özdeşleştirip, şirk koşmaktan gurur ve zevk alırlar.
Onun etrafındaki çıkarcılar da yalan, dolanla tüm ulusu aldatmaya ve karanlığa sürükleyen din hokkabazı mürtecilerdir.
“Bu durumda millet, kendi vekillerini seçerken çok dikkatli ve titiz olmalıdır.”

* * *

- Bu gün ülkeyi yönetenler Atatürk’ün Türk Milleti’ne yaptığı bu irşat ve uyarılardan tedirgin oluyor, ödleri kopuyor. Bu nedenle Atatürk düşmanı kesiliyorlar.
Ancak, yaşanan bu melanetleri göre göre “başta tasmalanmış medya, mollalaşmış üniversiteler, liboşlaşmış bilgin, aydın, yazar-çizerler, kimi savcı ve yargıçların”;
Atatürk’ün tüm çağdaş devrimlerini, milli birlik ve bütünlüğü yok eden,
17-25 eşi görülmemiş devlet soygununda suçüstü yakalananlara,
(On paralık çıkarları uğruna) yataklık, yalakalık etmelerini akıl sır almıyor.
Bunlara sormak lazım; bir kişinin çıkarları uğruna “Rüşvet ve hırsızlıklara” bekçilik yapmak sizlere mi düşüyor? Onlar malı götürüyor, sizlere ne oluyor?
Not: TCK’ya göre “Düşman askeri harekatı yararına olacak ya da işlerini kolaylaştıracak bir anlaşma yapmak” vatan hainliği sayılıyor.
Bu durumda “Oslo’da ulusal bütünlüğümüze düşman “PKK terör örgütü yararına” yapılan anlaşma.”
Suriye’deki insanlık düşmanı “terör örgütlerine yarar sağlamak amaçlı” TIR’lar dolusu ağır silahlar gönderip, Ortadoğu ve Türkiye’yi kana bulatmak” vatan hainliği kapsamına giriyor.
Ayrıca, anayasayı fiilen “tağyir ve tebdil” (bozma ve değiştirme) ye teşebbüs etmek de vatan hainliği ve müebbetlik bir suç oluyor.
Diğer müebbetlik suçların sayısı bilinmiyor.