ASUMAN ARANCA/ANKARA
Yılmaz, o dönemde askerlerin hükümeti devirmek gibi bir faaliyetine rastlamadığını belirterek, “Tam tersine demokrasiye bağlı olduğuna şahit olduğum komutanların sanık olduğu bir davada tanık olmaktan hicap duyuyorum” dedi.

FOTO: CİHAN


Refah-Yol hükümetini yıkmaya teşebbüs ettikleri iddiasıyla aralarında Dönemin Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın da bulunduğu 103 sanığın yargılandığı davada ifade veren Yılmaz, Refah-Yol hükümetin dağılmasında, askerlerin herhangi bir baskısı olmadığını belirterek, “Ama genel bir rahatsızlık olduğu, hükümete ve uygulamalarına karşı genel bir reaksiyonun olduğu herkesin malumuydu” dedi.

RAHATSIZLIĞIN SEBEBİ ERBAKAN

Yılmaz,'' İktidarımız döneminde zaman zaman askerlerle görüş ayrılıkları yaşadık. Ama hiçbir komutanımızın, hükümeti devirmek için bir cunta kurma, örgüt kurma veya siyasete yön vermek niyetine tanık olmadım. Hiçbir zaman anti demokratik eğilim içinde görmedim. Tam tersine demokrasiye bağlı olduğuna şahit olduğum komutanların sanık olduğu bir dava tanık olmaktan hicap duyuyorum. Askerlerin hükümeti devirmek gibi bir faaliyeti, işaretine hiçbir zaman rastlamadım. Necmettin Erbakan’ın 'adil düzen kanlı mı gelecek kansız mı gelecek' şeklindeki sözü büyük rahatsızlık yaratmıştı. Bu açık bir iç savaş beyanıdır. Ordunun buna ilişkin rahatsızlığını ortaya koyması normaldir. 'Biz istediğimiz düzeni kuracağız', denilirse asıl yargılanması gereken anlayış budur. Rahatsızlığın en önemli sebebi Erbakan’ın beyanıdır. Ordu bu ülkede iç savaş çıkmasını istemez'' diye konuştu ve şunları söyledi:

FOTO: CİHAN


''Türban yasağı 28 Şubat sürecinde alınan bir karar değil. Başörtüsü yasağının 28 Şubat ile bir bağlantısı yok. Sadece o süreçte YÖK’ün kararıyla bu yasak katı bir şekilde uygulandı. Genelkurmay’dan yada başka bir çevreden herhangi bir telkin yoktu. Biz  bunu çözmek için uğraştık. Ama maalesef Anayasa Mahkemesi kararıyla hayata geçiremedik. TSK ülkenin gidişatı konusunda uyarıda bulunabilir. Ancak, Hakimleri çağırarak brifing vermeleri yanlıştı. Refah-Yol hükümetinin dağılmasından sonra hükümet kurma görevinin bize verildi. Hükümeti kurduktan sonra Demirel ile görüştüm. Bana neden hükümeti kurma görevini bize verdiğini açıkladı. Demirel, ‘ülke çok ağır bir krizden çıkmıştır. Bu krizin sorumluluğu sadece Refah Partisi’ne ait değil aynı zamanda da DYP’ye aittir. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’e verilseydi yeni bir kriz yaşanacaktı. Bu nedenle teamüllerin dışına çıktım, sana verdim’ dedi.''