Adem YAZICI ANKARA, (DHA)

Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (KLİMUD) Klinik Viroloji Çalışma Grubu Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi olan Prof.Dr. Ahmet Pınar, Orta ve Güney Amerika`nın kabusu olan, İngiltere`de 3, Danimarka`da 1 kişide görüldüğü belirtilen zika virüsüne karşı ilaç ya da aşının bulunmadığını söyledi. Prof.Dr. Pınar, Türkiye`de zika virüsü enfeksiyonuna rastlanmadığını da kaydetti.
Zika virüsünün, insanlara virüsü taşıyan `Aedes cinsi` sivrisineklerin sokması ile bulaştığını vurgulayan Prof.Dr. Ahmet Pınar, gebelik sırasında virüs bulunan anneden bebeğe geçişin mümkün olduğunu, virüs bulunan annenin sütünde de virüs saptandığını kaydetti. Prof.Dr. Pınar, şöyle konuştu:
"Özellikle gebe kadınlar başta olmak üzere, Zika virüsün salgın yaptığı ya da görüldüğü ülke ve coğrafik alanlara seyahat eden, daha önceden Zika virüs ile karşılaşmamış tüm kişiler risk altındadır. Hastalık tablosu oluşan kişilerde en sık görülen belirtiler ateş yükselmesi, döküntü, eklem ağrıları ve konjonktivit (gözlerin kızarması, sulanması, yanması)dir. Zika virüsü enfeksiyon tanısının şüpheli hastalarda laboratuvar testleri uygulamak gereklidir."

KLİMUD Klinik Viroloji Çalışma Grubu Başkanı Prof.Dr. Ahmet Pınar yaptığı açıklamada, zika virüsünün ana rezervuarının insanlar ve maymunlar olduğunu belirtti. Virüs adının 1947 yılında Uganda`da saptanıp, Zika Ormanından aldığını, geçen yıla kadar bu virüs nedenli salgınların Afrika, Güneydoğu Asya ve Pasifik adalarından bildirildiğini kaydedildi. Prof.Dr. Pınar, geçen Aralık ayı itibariyle Brezilya`da 440 bin ile 1 milyon 300 bin olası virüs bulaşmış kişi bulunduğunun rapor edildiğini belirttiği açıklamasında, şöyle konuştu:

"19 Ocak 2016 itibariyle El Salvador, Venezuela, Kolombiya, Surinam, Fransız Guyanası, Honduras, Meksika, Panama ve Martinik`de hızla ilerleyen Zika virüs salgınları olduğu bildirilmiştir. ABD`de virüs bulaştığı saptanan tüm kişilerin ülkeye dışarıdan geldiği, salgının görüldüğü bölgeler dışında saptanan ilk yerel enfeksiyonun ise Porto Rico`dan olduğu bildirilmiştir. Riskli bölgelere seyahat öyküsü olan kişilerde 2015 yılının sonlarında İngiltere ile Hollanda`da ve 26 Ocak 2016 tarihi itibariyle de Danimarka ile İsviçre`de etkenin bu riskli bölgelerde bulaştığı enfekte kişiler belirlenmiştir. Salgın, hızlı yayılımı ve özellikle gebelerdeki etkileri nedeniyle tüm dünyada yakından takip edilmektedir."

NASIL BULAŞIR?

Zika virüsünün, virüsü taşıyan Aedes cinsi sivrisineklerin insanları sokması ile bulaştığını belirten Prof.Dr. Ahmet Pınar, "Doğum sırasında virüs bulunan anneden yenidoğan bebeğe bulaşma çok nadirdir. Gebelik sırasında virüs bulunan anneden bebeğe geçiş mümkündür. Bu bulaşma çeşidinin özellikleri halen araştırılmaktadır. Virüs bulunan annenin sütünde de virüs saptanmaktadır, ancak emzirme ile bulaş günümüze dek bildirilmemiştir. Kan transfüzyonu ve cinsel temasla gerçekleşmiş birer bulaş olgusu bildirilmiştir. Özellikle gebe kadınlar başta olmak üzere, Zika virüsün salgın yaptığı ya da görüldüğü ülke ve coğrafik alanlara seyahat eden, daha önceden Zika virüs ile karşılaşmamış tüm kişiler risk altındadır" dedi.

ZİKA VİRÜS ENFEKSİYONUNUN BULGULARI

Virüs alındıktan sonra kuluçka süresinin birkaç gün ile bir hafta arasında olduğunu kaydeden Prof.Dr. Ahmet Pınar, şu bilgileri verdi:
"Zika virüsle enfekte 5 kişiden 4`ünde hastalık tablosu oluşmaz. Hastalık tablosu oluşan kişilerde en sık görülen belirtiler ateş yükselmesi, döküntü, eklem ağrıları ve konjonktivit (gözlerin kızarması, sulanması, yanması)dir. Bunun dışında kas ve baş ağrısı olabilir. Hastalık genellikle hafif seyreder ve birkaç gün içinde kendi kendine iyileşir. Bu enfeksiyon nedeniyle ölüm bildirilmemiştir. Brezilya`da 2015 yılında başlayan salgın sırasında virüsle enfekte gebe kadınların düşük, ölü doğum ve mikrosefali (beyin gelişim bozukluğu sonucu kafanın küçük olması) ile sonuçlanan bebek doğumlarında ciddi artışlar saptanmıştır. Gebelerin bulaştan kaçınmaları ve eğer bulaş olduysa sık takiplerle anne sağlığı ve bebek gelişiminin izlenmesi önerilmektedir."

ZİKA VİRÜSÜ TANISI

Zika virüs enfeksiyonunun tanısı için şüpheli hastalarda laboratuvar testleri uygulanması gerektiğini kaydeden Prof.Dr. Ahmet Pınar, "Hastadan alınan kanda virüse ait genetik madde ve veya virüse karşı savaş için kanda oluşan antikorlar aranır. Zika virüse özgül bir tedavi bulunmamaktadır. Hastalar yatak istirahati yapmalı, ateş ve ağrı için asetaminofen türevi ilaçlar kullanmalıdır. Aspirin, naproksen ya da ibuprofen türevi ilaçlar kanama eğilimine neden olabilecekleri için kullanılmamalıdır. Ayrıca bol sıvı alınması da önerilmektedir" dedi.

NASIL KORUNULUR?

Zika virüsüne karşı koruma sağlayacak herhangi bir ilaç ya da aşının bulunmadığını kaydeden Prof.Dr. Pınar, "En önemli korunma yolu sivrisinek sokmalarına karşı önlem alınmasıdır. Zika virüs taşıyan sivrisinekler daha çok gündüzleri sokmaktadır. Salgın bulunan yerlere seyahat edenler uzun kollu giysiler ve pantolon giymeli, klimalı ya da pencerelerinde sinek teli bulunan yerlerde kalmalı, dış ortamda mutlaka sivrisinek kovucular uygulamalıdırlar. Gebelerin ya da emziren annelerin sivrisinek kovucu maddeler kullanmasında bir sakınca bulunmamaktadır" dedi.
Türkiye`de Zika virüs enfeksiyonunu saptanmadığını da kaydeden Prof.Dr. Ahmet Pınar, Sağlık BakanlığıTürkiye Halk Sağlığı Kurumu Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları Daire Başkanlığı Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında şüpheli hastaların kanından virüs saptanması testleri yapılabildiğini kaydedederek şunları ekledi:

"Sivrisinek aktivitesinin bulunmadığı kış mevsiminde ülkemizde bir salgın tablosunun çıkması beklenmemektedir. Ancak bu virüs için bulaştırıcı olan Aedes cinsi sivrisinekler ülkemizde de bulunmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalarda, ülkemizde bulunan Aedes sivrisineklerinde Zika virüs bulunduğuna dair bir kanıt elde edilmemiştir. Salgın bulunan bölgelere gebelerin seyahat etmemesi ve bu bölgelere seyahat etmiş tüm kişilerin seyahatleri sırasında sivrisinek sokmasına karşı duyarlı olması, virüsün bulaştığı belirlenmiş tüm kişilerin ülkemizde sivrisineklerle temasının engellenmesi gibi önlemler ülkemizde yaz aylarında da salgın gelişmesinin önüne geçecektir."

DHA