Obama ile diyalog:
“Öyle dememesi lazımdı...”
“Üzüldüm demesine...”
“Dese, derim ki dedi...”
“Demesem niye dedim diyim...”
“Aha ben de şuradan şuraya ağzımı açarsam...”

*

ABD ile ilişkilerin geldiği boyuttur bu...
“Delikten süpüreceğinize kullanın“ ile başlamıştı diyalog... Böylece ABD’nin açtığı yoldan yürürken “Tünelin ucu gözüküyor“ diyordu ama...
Bence “deliğin ucu” gözüküyor...

*

Tüm dünyanın artık tanıdığı ve dışladığı birisinden söz ediyoruz... Batı’nın en saygın gazetelerinin “tehlikeli” ilan ettiği... Dergilerde “demokrasi düşmanı ve hukuksuz“ oluşu kapak yapılan...
Televizyonlarda mizah klipleri yayınlanan bu ülkenin liderinden...
En son AB Parlamentosu Başkanı “Bizim muhatabımız Davutoğlu, o değil” diyebildi..

*

Artık delik daha yakındır...
Her dönemin bir kırılma noktası vardır...
Bu günler o günlerdir...

*

Mesele artık şu:
Gidişi nasıl olacak?..
1994 yılının Nisan ayında hocalarının gelişleri ile ilgili sorduğu o “Kanlı mı olacak, kansız mı olacak” sorusunun tersi zihinlerde...
Gidiş nasıl?..
Muhalefet denilen bir şeyin olmayışı, demokratik gidişi zorlaştırıyor... Yerine konulacak sağlıklı bir siyasetin olmayışı, kaos ortamına sürüklüyor bizi...

*

Bizler; bir kedi yavrusu için çırpınırız... Uzaklarda babasını kaybetmiş bir çocukla birlikte ağlarız televizyonların karşısında... Başkaları için bir damla gözyaşı olan, canımızdır bizim...
Ama karşımızda gitmemek için ülkeyi kan gölüne çevirebileceğini
7 Haziran’dan bu yana kanıtlamış birisi var...
Acımasız...
Kin ve nefretten ibaret...
Kendi çıkarı söz konusu olduğunda hiçbir felaketten çekinmeyen birisi...

*

Beter günler istemeyiz...
Ama muhatabını iyi tanıyan ortak akıl durmadan soruyor:
“Gidişi kanlı mı olacak, kansız mı olacak?..”