“Terör örgütü PYD, Cenevre’ye gelemez!”
Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi, PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’i Cenevre’ye resmen davet etti...
Tayyip Erdoğan:
“Önümüzdeki süreçte ne bölücü terör örgütü ne de onun güdümündeki parti ve diğer yapılar asla muhatap alınmayacaktır. Bu iş bitmiştir”
Bir gün sonra... Tayyip Bey HDP’nin yeminsiz milletvekili Leyla Zana ile görüşmeyi kabul etti!..
* * *
Rusya burnumuzun dibindeki Kamışlı’da askeri üs kurdu, bir Korgenerali komutan tayin etti...
Başbakan açıklama yaptı: “Hassasiyetimizi ABD ve (Başkan Yardımcısı) Biden’a iletiriz”
PYD güçlerinin kırmızı çizgimiz olan Fırat’ın batısına geçtiği bildiriliyor...
Tayyip Bey: “Dedikodu”
Valla hangisine inanacağımıza biz de şaşırdık...
* * *
Salih Müslim’in Cenevre’de olmasına itiraz ediyorlar...
Ne var bunda?.. Bir yıl öncesine kadar Salih Müslim Ankara’ya gelip gitmiyor muydu?..
Obama da, Biden da “PYD, IŞİD’e karşı bizim ortağımız, müttefikimiz” diyor...
Sen ABD’nin PYD’ye silah, mühimmat, teknik araç gereç vermesini önleyebiliyor musun?..
Yooo, sadece bağırıp duruyorsun “PKK’nın Suriye kolu” diye...
Kimse de sallamıyor...
Ve iktidarın şu aczine ve Türkiye’yi düşürdüğü şu hazin hale bakınız ki hiçbir yaptırım gücümüz yok, PYD’nin Cenevre’ye davet edilmesini ABD’ye şikayet edecekmişiz...
ABD de Türkiye’nin hassasiyetine çok meraklıydı!..
* * *
Tayyip Bey kesin konuşmuştu:
“Asla muhatap alınmayacaktır, bu iş bitmiştir”
Bir gün sonra da terör örgütü güdümünde olarak kabul ettiği HDP’nin yeminsiz milletvekili Leyla Zana ile buluşacağını açıkladı...
Leyla Zana, Meclis’te “Türk Milleti” diyememiş bir kişi... Ve yemini geçersiz sayılmış... Meclis oturumlarına katılamıyor, ama maaşını tıkır tıkır alıyor...
Tayyip Bey onunla ne konuşacak?..
Terörü Leyla Zana ile mi bitirecek...
* * *
ABD’nin iki numarası Biden, İstanbul’a geldi, programına Ankara’yı, Saray’ı almadı...
Tayyip ve Ahmet beylerden önce iktidarın sevmediği kim varsa onlarla buluştu...
AKP’lilerin “vatan haini” dediği Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın oğluna “Cesur bir baban var” dedi...
Akademisyenlere, “ifade özgürlüğü” açısından destek çıktı...
Basın ve ifade özgürlüğüne vurgu yaparak, “Basın ve ifade özgürlüğü yalnızca Amerikan değerleri değil tüm insanların değerleridir” dedi...
Adam sanki bizimkileri çıldırtmak için gelmişti!..
* * *
Pekiii bizimkiler ne yaptı?..
Bunların hepsini yalayıp yuttu!...
Çünkü yapabilecekleri başka hiçbir şey kalmamıştı!..
Alkol konusu!..
Gezi olayları sırasında iktidarın copundan, biber gazından, tazyikli suyundan kaçan çaresiz gençlere KOÇ Grubuna ait Divan Oteli kapılarını açınca Tayyip Bey bunun hesabının sorulacağını açıklamıştı...
Gezicilere ayrıca Otelin kumanya dağıttığı da iddia edilmiş, Koç Grubu iktidar medyasının ağır saldırılarının hedefi olmuştu...
Sonra dost olmuşlar ki Tayyip Bey, Mustafa Koç’un vefatı üzerine çok taze anısını anlattı:
“Bir gün önce Mustafa ve Ali bey bendeydi, akşama saatlerine kadar oturduk konuştuk... Hatta latife yaparak, ‘Ne yaptın alkolü azalttın mı’ diye. ‘Azalttım’ dedi, ‘Hepten bırak’ dedim”
Bunun latifeyle ilgisi olmadığı gibi, özel sohbetteki alkol konusunu kamuoyuna açıklamanın ne gereği var?..
Bunun bazı çevrelerde istismar konusu olacağı ortada değil mi?!.