Hindistan’ın Amritsar kentindeki Altın Tapınak’tan ayrılırken


Bugün saat 17:00’de, Beyoğlu Kültür Sanat’ın Don Kişot salonunda Nasuh Mahruki ile Yeryüzü Güncesi başlıklı bir fotoğraf gösterim ve söyleşim var. İlgilisini, meraklısını bekleriz. Çok yakında bu fotoğraf sergisini sozcu.com.tr’de de açacağız. Fiziksel olarak sergilere gelemeyenler için dijital dünyadan takip edebilecekleri şekilde fotoğraflarımı meraklılarıyla paylaşacağız.

Katmandu’da günlük hayat


 

20 yaşımdan bu yana dağlara, uzak coğrafyalara, farklı kültürlere sayısız yolculuk yaptım. Bu yolculuklarda hem kendimi hem de dünyayı, yaşamı daha iyi öğrendim ve tanıdım. Yıllarca hem tırmandım, hem gezdim, hem deneyimledim, hem de öğrendim ve biriktirdim. Yaşadıkça ve öğrendikçe daha da sevdim sonsuz Evrendeki bu minik mavi gezegeni. Sevdikçe daha da tanımak, daha da öğrenmek istedim. Bir coğrafyadan bir diğerine koşturdum durdum bu güzel dünyada. Çok az insana nasip olacak güzellikleri, heyecanları yaşama şansım oldu. Daha ilk başlarda, bu şansı sadece kendime tutmanın bencillik olacağını kavradım ve her gittiğim yere fotoğraf makinamı, video kameramı ve günlüğümü de götürdüm beraberimde. Gördüğüm güzellikleri, yaşadığım deneyimleri sizlerle doğrudan paylaşabilmek için her seferinde fotoğraf ve video çektim, düzenli olarak günlükler tuttum...

Patagonya’da Deniz aslanları


 

İlk kitabımı 24 yaşında yazmıştım ve şunu fark etmiştim daha o günlerde; yaşamak bir değerse, bir heyecansa, paylaşmak da sürecin tamamlayıcısıdır. Tamamlanmamış değerler bütünlüğe ulaşamaz ve hep biraz eksik kalır. Yaşadıklarımın bir anlamı olabilmesi için, bu fırsatlara sahip olmayanlarla, en azından benim gözlerimle ve kelimelerimle bile olsa, deneyimlediklerimi paylaşmaya çalıştım her seferinde ve bundan da büyük mutluluk duydum. Kitaplar yazdım, belgeseller hazırladım, sergiler açtım, fotoğraf gösterileri ve söyleşiler yaptım, sizlere farklı bir dünyanın kapılarını az da olsa aralayabilmek için...

Rongbuk Manastırı, Everest ve Motosiklet


 

GEZGİN OLMAK


Gezmek, kişinin vizyonunu, hoşgörüsünü, üretkenliğini artıran bir okul gibidir. Gezen kişi, kendini, yaşamı, dünyayı, diğerlerinden çok daha doğru ve detaylı kavrar. Bu sayede kendi yolunu çok daha belirgin ve tutarlı çizer. Yaşamın içine karışmış küçük detayları ve bu detaylarda saklanan mutluluğu yakalar. Bu da gezgini daha mutlu, çevresine karşı daha anlayışlı ve sevgi dolu, kendisiyle ve herkesle barışık, meraklı, coşkulu, kendine güvenli, daha başarılı ve üretken yapar...

Katmandu’da Boudhanath Tapınağı'nda Buddha’nın Gözleri


 

Zanzibar’ın dar sokaklarında kaybolmak, Alaska’nın muhteşem doğasına aşık olmak, Himalayalar’ın muazzam boyutlarına hayran kalmak, Endonezya’da, Afrika’da, Avustralya’da bambaşka kültürlerden gelen ama dünyayı benzer efsaneler ve söylencelerle anan ve aynı sevecenlikle kavramış olan yerli halklarla iletişim kurmak, Patagonya’da Deniz Aslanlarını, Deniz Fillerini yakından görmek bir gezgin için unutulmaz tecrübelerdir. Bu duyguları yaşayan sıradan bir insan bile bir daha asla eskisi gibi olamaz. Çünkü artık çok renkli ve zengin bir dünyanın kapılarını aralamıştır. Bundan sonra, hep daha fazlasını görmek ve öğrenmek ister. Bu tecrübeler hem kişiliğini geliştirir, zenginleştirir hem de kişinin dünya üzerindeki yerini, varlığını anlamasına yardımcı olur...

Dünyanın bir hazine, yaşamın da bir hediye olduğuna inandım hep. Hediyemi hazinemizi kavramak ve anlamlandırmak için ve olağanüstü güzelliğini başkalarına da yansıtabilmek için kullanmayı seçtim. Bu fotoğraflar dünyayı, yaşamı ve kendimi daha iyi tanımak için 7 kıta, 90 kadar ülke ve dünyanın en zorlu, en tehlikeli dağlarına, uzak coğrafyalarına yaptığım ziyaretlerimde çekildi. Anlık bir belge olan fotoğrafın yaşanmışlığı tam olarak ifade edemeyeceği durumlar çoktur. Yine de fotoğraflarımı, dünyamızın uzak bir güzel köşesinden, kültüründen, güzel insanlarından birer kesit olarak görmenizi dilerim. Yaşamın kendisi fotoğrafta yansıtılabilenden çok daha farklıdır, çünkü canlıdır, önünde yaşanmışlıklar arkasında belirsizlikler vardır. Yaşamı anlamlı ve heyecanlı kılan da budur aslında. Fotoğraf bütün bunları konsantre olarak sunar bize, önünü sonunu belki biraz da bizim hayal gücümüzle doldurmamızı ister. İşte bu yüzden fotoğraf, izleyiciyi de bu serüvene ortak eder aslında...

Afganistan’da günlük hayattan bir kare


 

YAŞAMDAKİ TANIKLIĞIM


Yaşamdaki tanıklığımı sizlere yansıtmak amacıyla biraraya getirdiğim fotoğrafları, kameranın arkasından bakan bir göz olarak değil ama, karenin içinde sürecin bir parçası olarak, etrafınızdakileri içeriden görerek deneyimlemenizi dilerim. Fotoğrafları bir an için bile olsa oradaymışız gibi deneyimlemek farklı bir lezzet verir insana. Yıllar sonra bugün bile kendi çektiğim fotoğrafları izlerken, o anki duygularımı, heyecanlarımı, düşüncelerimi yeniden yaşamaya çalışırım. Zamanda dondurulan o anı hafızamda geri çağırıp içine girerim usulca. Fotoğraf karelerini izlerken, o anın içine girin ve orada olmayı düşleyin. Fotoğrafın içindeki doğa parçasını, güneşi, gökyüzünü, soğuğu, karları, dağcıların yaşadığı mücadeleyi, gezginin ruh halini, insanları, dünyamızın bir uzak köşesini, kısa bir an için bile olsa oradaymış gibi hissetmeye çalışın...
Yaşam önce hissederek deneyimleyince, sonra da bunları paylaşınca daha güzel. Benim bütün çabam da yaşama fırsatı bulduğum güzellikleri ve ayrıcalıkları sizlerle paylaşarak yaşamımızı güzelleştirmek, hem kendim için hem sizler için. Yaşam denilen bu paha biçilmez hediyede, herkesin kendi yeryüzü güncesini büyük ve renkli harflerle yazabilmesi dileğimle...