Ah! Bir holding başkanı tanısaydım. Ah! Banka sahibi bana piston çıksaydı. Bir Bakan, bir iktidar milletvekili bir inşaat şirketi patronu torpilim olsaydı.
Üniversite bitirdim,
Mastır yaptım.
Doktoram da var.
İki dil bilmekteyim.
İşsizim.
Çalışma isteğim var.
Torpilim yok.
İş ahlakım var.
Pistonum yok.
Ah ben çok şanssızım!

*  *  *

Bunlar hayali cümleler değil.
Bütün işsizlerin ortak feryadı.
Biri üniversite, diğeri araştırma şirketi; “genç işsizler, beklentileri, umutları” üzerine araştırma yaptılar. Bilgi Üniversitesi, araştırmasını İstanbul, Ankara, Adana dahil 5 büyük kentte uyguladı. İPSOS Sosyal Araştırmalar Enstitüsü ise 15 şehirde; üniversite mezunu gençler, üniversite son sınıf öğrencileri, işsiz gençlerin anne ve babaları ile yüz yüze konuştu. Bu iki araştırma birbirinden habersiz yapıldı fakat vardıkları sonuç aynı oldu: Diplomalı işsiz gençler, üniversite son sınıf öğrencileri ve onların anneleri ile babalarının yüzde 80.1’i “İş bulmada en geçerli anahtarın bir tanıdığın (torpil) olmasıdır” cevabını verdiler.
İşsizlik alev olmuş.
Türkiye’yi yakıyor.
İşi olanlar işten atılıyor.
Yeniler iş bulamıyor.
Asgari ücretli, asgari ücreti arttığı için işinden atılır oldu. Şubat ayında “işsiz kaldım, bana işsizlik maaşı verin” diye devlete başvuranların sayısı
yüzde 48 arttı.
Ülkenin geldiği nokta:
Ne diploma, ne eğitim.
Bul iktidardan birini.
İşin olsun.

*  *  *

En taze örnek Merkez Bankası yeni başkanının “güçlü bir torpille” seçilmesi oldu. Cumhurbaşkanı “Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya olsun” diye işaretini yaptı. Ekonomi, maliye, işletme, bankacılık, finans, hukuk dallarından birini bitirmemiş Murat Çetinkaya, Merkez Bankası Başkanı yapıldı. Oysa Murat Çetinkaya sosyoloji ve siyaset bitirmişti. Yasaya göre, Merkez Bankası’na başkan da olamaz, başkan yardımcısı da olamazdı.
Torpil işledi.
Büyük Millet Meclisi ve iktidar milletvekilleri “pistona” alet edildi yasa bir gecede değişti. Yasaya; “sosyoloji, siyaset, idari bilimler okuyan da Merkez Bankası Başkanı olabilir” maddesi eklendi.
Çürüme korkunç!
Türkiye ne hale geldi: yalanla, dolanla, torpille pistonla Merkez Bankası’na başkan seçen ülke oldu. Cumhurbaşkanı da geçen hafta genç işsizlerin torpilsiz iş bulamadıkları gerçeğini kabul edercesine; “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 1.5 milyon işveren üyesi var. Her üye 1 kişiyi işe alsa bu 1.5 milyon işsize iş demektir. Ne kaybedersiniz. Batar mısınız” diye kendi kendine öfkelendi. Cumhurbaşkanı’nın gemiler işleten şirketlerin sahibi iki oğlu bile iki işsizi işe almazken, diğer işverenlerin yüzde 100’ü Cumhurbaşkanı’nı dinlemedi. Cumhurbaşkanı’nın çok yakın dostu yazar Abdurrahman Dilipak’ın yazdığına göre, iktidar yandaşı işverenler yeni işçi almak yerine kriz stresini atmak için metres sayısını ikiliyorlar.

SÖYLEŞİ


8 yıl önce de aynı çağrıyı yapmıştı!


Cumhurbaşkanı, 8 yıl önce Başbakan’dı ve yine TOBB üyelerine seslenmiş, “her işveren 1 kişiyi işe alsın” çağrısını o zaman da yapmıştı. 8 yıl önce de bugünküne benzer yakıcı büyük kriz vardı ve İşverenler de ilave bir işçi almak yerine işçileri birer ikişer işten atmışlardı. TÜİK’in işsizlik verilerine göre 8 yıl önce resmi işsiz sayısı 2 milyon 400 bin civarındaydı, bugün 3.5 milyonu geçti. İş bulmaktan umudunu kesenleri de ekleyince işsiz sayısı 6-7 milyona koşuyor. Cumhurbaşkanı’nın başbakan olduğu yıllarda bakan olmuş Ömer Dinçer, yazarlık yaptığı gazetede önceki gün; “Bütüncül Kalkınma Endeksi sıralamasında Türkiye 7 sıra geriye gitti; “Kişi Başı Milli Gelir”, “Küresel Rekabet Gücü”, “Fırsat Eşitliği” puanları ve sıralaması hızla düştü, düşüyor” diye yazdı.