Acısız, korkusuz, endişesiz, kahrolmadan, feryat etmeden geçen bir günümüz bile kalmadı farkında mısınız?..
Birazdan sizlere, sürekli olarak beynimize işlenmeye çalışılan “Yeni Türkiye” “ileri, demokratik Türkiye” diye anlatılan ülkemizin yalnızca 24 saatlik diliminde yaşadıklarını anlatacağım... Nasıl bir zavallılığın içine itildiğimizin, nasıl “geleceksiz” kalmaya doğru koşar adımlarla gittiğimizin, nasıl bir gerilik, bir karşıdevrim çukuruna mahkum edildiğimizin gayet açık fotoğrafları bunlar... Buyurun, siz de kararınızı verin...
El Bab’ta 16 askerimizin şehit olduğunu, 33 askerimizin yaralandığını duyup, yıkıldığımız anlardı... Bir “medya yıldızı” olarak ünlenen, Jet Fadıl isimli düzenbazın sattığı devre mülklere “fetva” verip yüzlerce, binlerce insanın kazıklanmasının başlıca sorumlularından olan, Hediyesi 130 liradan Hazreti Muhammed’in terliklerini “alırsanız peygamberimiz rüyanıza girer” diye pazarlayan Cübbeli Ahmet Hoca isimli tarikat cambazı, sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
-IŞİD’in şehit ettiği askerler diğer şehitlerden üstündür...
Bu nasıl aymazlıktır, vatanı için can veren şehitler arasında nasıl ayrımcılık yapılır. Teröre karşı savaşırken şehit düşenlere, ailelerine karşı bu nasıl bir terbiyesizliktir derken, Suriye’den gelen, IŞİD’in sosyal medyada servis edip, bir de üstüne Türkiye’yi tehdit ettiği videolarla bir kez daha kahrolduk...
Bu canavar örgütün iddiasına ve videolardaki görüntülere göre IŞİD, günler önce El Bab’da kaçırdığı Türk askerleri Sefter Taş ve Fethi Şahin’i yakarak, yine aynı bölgede rehin alınan Özel Kuvvetler mensubu Astsubay Kıvanç Kaşıkçı ile Muhammed Duran’ı ise başlarına birer kurşun sıkarak şehit etmişti!..
Milli Savunma Bakanlığı görüntülerin incelemeye alındığını açıkladı. Ancak medya bu barbarlığı, alçakça vahşeti, bir yayın yasağı olmamasına rağmen görmemeyi, duymamayı, anlatmamayı tercih etti. Kimse onlara o vahşi görüntüleri yayınlayın demiyordu elbette ama hani böyle davranınca sanki hiç yaşanmamış olacakmış gibi yaptılar...
-Üç maymun olmayı tercih ettiler!..

Karşı devrim başka nasıl olur?!.


Aynı zaman dilimi içerisinde Rize’de Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk heykeli vinçlerle yerinden söküldü!..
Rize Belediye Başkanı sıfatlı muhterem zaten fırsat kolluyordu; bir süre önce de heykeli kaldırıp yerine “çay bardağı heykeli” koymak istemiş, ancak tepkiler nedeniyle geri adım atmak zorunda kalmıştı... 15 Temmuz darbe girişimi istediği bahaneyi sağladı “şehitler için yeniden düzenlenecek” bahanesiyle, tam da şehitlere ağlanırken, birlik, beraberlik çağrıları yapılırken Atatürk heykeli meydandan kaldırıldı...
Yobaz kafa bu işe pek sevindi, pek keyiflendi. Bunların temsilcilerinden bir paçavra, nasıl mutlu olduklarını şu başlıkla duyurdu:
-Elhamdülillah, Rize özgürlüğüne kavuştu!..
Ancak oluşan büyük tepki nedeniyle bu başlığı değiştirmek zorunda kaldı. Kerameti kendinden menkul “özel tarihçi”, Yeni Şafak Yazarı Mustafa Armağan isimli muhterem de sonradan sildiği şu tweeti attı:
-Bu şan bize yeter!..
Gerici karakter böyledir işte; omurgasızdır, önce yazar, sonra bozar; arkasını dayayacak bir güç bulduğunda azar, yoksa yere kapanıp el etek bile öper!..
Bitmedi; aynı sıralarda Sivas’ta, Aksu Anaokulu’nda “15 Temmuz demokrasi zaferi ve şehitleri anma programı” düzenlendi...
Anma törenine Mili Eğitim Müdürü Mustafa Altınsoy, öğretmenler, öğrenciler ve velileri de katıldı. Okul Müdürü Damla Bilici coşkulu konuşmasında şunları söyledi:
-Barış içinde yaşadığımız ülkemizde, hiç beklemediğimiz bir yerden(!) hain bir saldırıya maruz kaldık... Milletimiz ayağa kalkarak sokağa çıktı ve sinsi duvarları, surları yıktı geçti.
Daha sonra anaokulu öğrencileri, 15 Temmuz gecesini anlatan bir müsamereyi sergilediler; minnacık çocuklar tankların önüne yatarak, darbecilere karşı durarak o anları canlandırdılar, ardından da hep birlikte namaza durdular...
-Milli eğitim müdürü, öğretmenler pek mutlu oldular, 3-4 yaşındaki çocukları hararetle kutladılar!..

Şehitlere saygı başkanlığa yeni cezaevlerine selam!..


Yine aynı günün akşamı Vodafone Arena’da “Şehitlere Saygı Karşılaşması” yapıldı...
Yıldızlar karması maçı öncesi şehitler için Kuran okundu, ardından Cumhurbaşkanı konuştu; gecenin anlam ve önemine binaen şu özdeyişi paylaştı:
-Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır...
Geliri Beşiktaş ve Kayseri’deki saldırılarda hayatını kaybedenlerin ailelerine bağışlanacak maçın başlamasından sonra tribünlere dev bir pankart asıldı, üzerinde şöyle yazıyordu:
-Gençlik istedi yeni anayasa geliyor!..
Ne de olsa propagandanın, milleti “algı bombardımanına” tutmanın zamanı, mekanı olmazdı!..
Son olarak, aynı gün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ müjdeyi verdi; 2017 yılı sonuna kadar Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler Minimum Cezaevi Standartlarına uygun yeni ve modern infaz ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte 175 adet yeni cezaevi inşa edilerek hizmete sokulacağını açıkladı...
Gurur duyduk tabii; 1 değil, 10 değil, 100 değil, tam 175 adet modern cezaevi!.. Zaten adam koyacak yer kalmamıştı cezaevlerinde, hırsızları, katilleri, sapıkları tahliye etmek zorunda kalıyordu sayın hükümetimiz. Böylece rahatça işleme devam edebilirler!..
İşte “İleri, yeni, demokratik” Türkiye’nin 24 saatlik zaman diliminden seçmeler, beğendiniz mi?.. Daha epey örnek vardı ama yerim yoktu...
-Kesip saklayın, yüreğiniz sıkıldığında falan bakarsınız içiniz açılır...