Son günlerde iktidar yandaşı medyada olur olmaz anlatım ve yakıştırmalarla SÖZCÜ Gazetesi’yle yazarlarına yönelik gerçekdışı savlar ileri sürülmektedir. Kötülük ve kıskançlık belirtisi yayınların hepsine yanıt vermek gereksiz olduğu gibi onları ciddiye almak izlenimi de uyandırır. Ancak, okurlarımıza saygı gereği gerçekleri özetleyip yalakaların yalanlarına üzülmemeleri amacıyla bu kısa açıklamayı yapıyorum.
Aradan 20 yıldan fazla zaman geçti. Anayasa Mahkemesi Başkanlığım sırasında bir kurum, kişi ve yapılanmadan söz edilmeden başarılı öğrencilerin ziyaret isteğini ileten ricâda bulunulunca anlayış göstererek çocukları kabul ettim. Kendilerini kutlayarak çalışmanın, öğrenmenin önemini anlatarak gelecek için iyi dileklerde bulundum. Hiçbir kişinin adı geçmedi. Zaten bana mektuplar gönderen, görüşme isteğinde bulunan, değişik yollar deneyen Fetullah Gülen’e olanak tanımadığım için Samanyolu TV’de “Anayasa Mahkemesi Başkanı da kendini bir şey sanıyor” diyerek olumsuz tepkisini açıklamıştı. Kendisiyle görüşmüş, tanışmış, konuşmuş değilim. Çocuklar ziyaret sonrasında Genelkurmay Başkanıyla görüşme isteklerini açıklayıp aramamı ricâ ettiklerinde kendilerini kırmadım. Sayın İsmail Hakkı Karadayı da incelik gösterip kabul etti. Oraya gittiler.
Fetullahçılara her istediklerini verenleri, onlarla birlikte olanları, fotoğraf çektirip toplantılara katılanları, onları devletin her organına ve birimine yerleştirenleri bırakıp bana ve Sayın Karadayı’ya anıştırma (ima) yoluyla sataşmalarının çirkinliği, terbiyesizliği ortadadır.
28 Şubat, irticaya karşı önlemler alınması kararlarıyla tanınıyor. 28 Şubatçılar gerici olamaz. Benim değişmeden, ödünsüz Atatürkçülüğümü beni tanıyan herkes bilir. Asker-sivil Atatürkçülere iftiralar, güneşin balçıkla sıvanmayacağı gibi asla tutmaz. Hiçbir namuslu, şerefli insan bizi karalayamaz, suçlayamaz, lekeleyemez. Bize toz konduramaz, çamur atamaz. Yaptıkları kendi alınlarına ve yüzlerine yapışır.
FETÖ’cülerle birlikteliklerinin “canciğer kuzu sarması” yapısının yol açtığı kötülükler ortadadır. Bunları unutturup silmeye çalışan döneklerin madrabazlıkları ahlâk bunalımını düşündürmektedir. ATATÜRK’ün adını anmayan, O’na saldıran paslı dillerden ve kirli kalemlerden başka şey beklenemez. Düzeysizliğin ölçüsüzlüğü yazılarında ve sözlerinde sırıtmaktadır. Toplumsal karışıklığın bağnaz yobazlarıyla kışkırtıcılarını sorup araştırmadan gelişigüzel yazanları nefretle kınıyorum.
Kişilikli, karakterli, onurlu, terbiyeli, ahlâklı, dürüst ve saygın hiçbir insan SÖZCÜ’yü ve bizi hedef gösteremez, aşağılayamaz. Kötülükler, yalanlar ve oyunlar sahiplerinin kişilik belgesidir. Ulusal varlıklarımızın ve değerlerimizin özeti ve simgesi olan, yaşamsal ilkelerine yürekten bağlı olduğumuz kurtarıcı ve kurucumuz ATATÜRK’ten başka kimsenin yolunda ve izinde değiliz, kimsenin adamı değiliz.
Kervan yürüyor.