RÖPORTAJ: Yüksel ŞENGÜL

Amerika’da doğup büyüyen 18 yaşındaki Alara Dinç, Datça’da geçen Denizin Kayıp Kızı adlı gençlik ve macera romanıyla edebiyat çevrelerinin dikkatini çekiyor. Epsilon Yayınevi’nden Temmuz’un ilk haftasında piyasaya çıkacak olan roman, Haydarpaşa Kitap Fuarı’nda büyük ilgiyle karşılandı. Atatürk aşkıyla da tüm gençlere örnek olan Dinç’le Kalamış Marina’da buluştuk ve romanını, Amerika’daki hayatını, Türkiye’yle ilgili düşüncelerini ve Atatürk’ü konuştuk.

TARİHİMİZİ ANLATTIM

■ Alara Dinç’i tanıyalım...
Amerika Birleşik Devletleri’nin New Jersey Eyaleti’nde doğdum. Hem Türk hem de Amerikan vatandaşıyım. Orange County, Kaliforniya’da yaşıyorum ve Irvine High Lisesi’nden mezun oldum. Babam Kadir Dinç, ODTÜ mezunu elektronik mühendisidir. Annem Aysu Dinç de ODTÜ mezunu şehir plancısıdır. Babam 25 yıl önce Amerika’ya gitmiş. Annemle İstanbul’da tanışıp evlenmeye karar vermişler.

■ Denizin Kayıp Kızı adlı romanın konuşuluyor.
Bu benim ilk romanım ve Haydarpaşa Kitap Fuarı’nda ilgi görmesi beni çok mutlu etti. Bu topraklara olan özlemimi, yine bu toprakların tarihi, mitolojik, edebi, sanatsal mirası ile buluşturarak bir roman yazmak istiyordum. Türkiye’yi ve tarihini dünyaya tanıtma misyonunu üstlenmeyi hedefledim. Bunun için de 12 yaşımdan beri hem okumayı hem de yazmayı görev edindim.

■ Her şey nasıl başladı?
Her şey, orta okulda 7. sınıftayken, Amerika çapında yapılan tarih konulu bir araştırma yarışmasına katılmamla başladı. Herkes bir konu seçiyordu, ben de Atatürk’ü seçtim. Atatürk’ün devrimleri ve hayatıyla ilgili hazırladığım araştırma yazısı Kaliforniya Eyaleti’nin birincisi oldu. Üniversiteler beni konuşma yapmam için davet ettiler. Sadece Türkçe konuştuğum bu davetlerden birinde Filiz Tosyalı adlı bir Türkle tanıştım. ‘Bir yazarlık yarışması var, katılır mısın?’ dedi. Kabul ettim ve Datça’yla, benimle, kuzenlerim ve oradaki arkadaşlarımla ilgili bir hikaye yazmaya başladım.

■ Romanında anlattığın olaylar da Datça’da geçiyor...
Ben her yaz Türkiye’ye gelince mutlaka Datça’ya ve Bodrum’a giderim. Dolayısıyla o bölgeyi, yaşadığım arkadaşlıkları da kağıda döktüm. 5 yıllık bir çalışmanın sonunda yazdım bu romanı. Sonra Türkiye’ye geldim ve Denizin Kayıp Kızı adlı romanım Epsilon tarafından basıldı.

KNİDOS BENİ ÜZDÜ

■ Roman neyi anlatıyor?
Bu romanın kahramanı Asya ama gerçekte Alara. Çocukluk arkadaşlarım ile hiç bitmesini istemediğim o günleri geçirdiğim sevimli sahil kasabası Datça ve antik kenti Knidos beni çok etkiledi. Asya, ailesiyle Amerika’da yaşıyor ve her yaz Datça’ya anneannesinin yanına geliyor. Kaldığı siteden edindiği arkadaşlarıyla bir grup oluşturuyor, ardından bir dizi esrarengiz olaya tanık oluyorlar. Bu olayların altından da tarihi eser kaçakçılığı çıkıyor. Yüzyıllardır bu saf ve temiz topraklardan yapılan tarihi eser yağmasına karşı minik de olsa bir çığlık atmak istedim.

■ Tarihi eserlerimiz hep yağmalanmış ne yazık ki!
Osmanlı döneminde saraya gelen yabancılara, bizzat padişahlar tarafından Knidos’taki tarihi eserler hediye edilirmiş. Yağmalanan, harabeye dönen Knidos beni çok üzdü. Dilerim ki romanımla dikkatleri bu konuya çekmeyi başarırım.

Atatürk’ün devrimlerine sahip çıkmamız gerek!


 ■ Az önce Atatürk’ü konuştuk ve Alara Dinç’in gözleri ışıldadı...
Atatürk çok önemli. Türk kadını Atatürk sayesinde Avrupa’daki kadınlardan önce seçme ve seçilme haklarına kavuştu, erkeklerle eşit sayıldı. Atatürk’ün kıymetini bilmemiz, onun devrimlerine sahip çıkmamız gerekiyor. Tarihimize, kültürümüze sahip çıkarken Atatürk’ü çok iyi anlamak gerekiyor. ‘Atatürk’ü seviyorum’ demekle Atatürkçü olunmuyor. Türkiye’yi ve Atatürk’ü çok seviyorum, Amerika’da bizimle ilgili yerleşen yanlış algıları ortadan kaldırmak için elimden geleni yapıyorum. Türkiye’de olmak bana mutluluk ve huzur veriyor.

02-yuksel-15cm

■ Kaliforniya’daki hayatından söz eder misin?
Evimizde Türkçe konuşulur. Amerika’ya gelen Türklerin çoğu ne yazık ki belli bir süre sonra Türkçeyi unutuyorlar. Buna karşıyım. Biz Amerika’da olsak da 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim ve 30 Ağustos gibi milli bayramlarımızı mutlaka kutlamalıyız, kutluyoruz. Başka kültürlerin özentisi olmanın hiç anlamı yok. Türkiye’nin güzel yanlarını daima ön plana çıkarmalıyız. Amerika’da da olsak kendi kültürümüze yabancılaşmamalıyız. Bu kültürü anlatmak ve sahip çıkmak hepimizin görevidir.

Huzuru ABD’de aramak yanlış


■ Gençlerimizin çoğu Amerikan rüyasına kapılarak Yenidünya’ya yerleşmek istiyor. Huzuru, güveni orada bulacaklarına inanıyor...
Huzuru ve güveni Amerika’da aramak çok yanlış. Herkes kendi rüyasını kendi memleketinde yaşamalı. Ayrıca Amerika düşünüldüğü gibi rüyalar ülkesi değil. Karma bir kültürü var. Amerika’ya gitmekle Amerikalı olunmuyor. Herkes kendi kültürünü bir şekilde oraya taşıyor, orada yaşıyor, yaratıyor.

■ Türkiye’de olmak nasıl bir duygu?
Asıl rüya Türkiye’de olmak bana göre. Herkes aynı dili konuşuyor, herkes aynı kültürden, aynı tarihten ve sıcakkanlı. Boşuna ‘Taş yerinde ağırdır’ dememişler.
■ Türklere tavır mı var?
Ne yazık ki, Türklere ve Müslümanlar’a hep önyargıyla bakılıyor. Müslümanlar’ın vahşi olduğu sanılıyor. Trump seçildikten sonra Amerika’da ne yazık ki kadınlara karşı da kötü davranışların arttığı söyleniyor.

■ Amerika’dan bakınca Türkiye nasıl görünüyor?
Eskiden ‘Turkey’ dediğimde, ‘Hindi ülkesinden mi geldin?’ derlerdi. Şimdilerde Türkiye’yi çoğu biliyor ama terör olayları ve ülkemizin konumu nedeniyle. Ancak bildiğiniz gibi terör artık dünyanın her yerinde var şimdi. Bizi Ortadoğulu sanıyorlar. Oysa biz Arap değiliz. Bizim mükemmel özelliklerimiz var. Bunları anlatmalıyız.

02-kapak-15cm

■ Şimdiki hedefin?..
Lise bitti, şimdi sırada üniversite var. İş ekonomisi eğitimi almak istiyorum. Ve spor hayatımda her zaman olacak.

02alaranin-teyzesi

■ Hangi sporlar?..
Su topu, binicilik, sörf, yelken, tenis, kayak... Atatürk ne demiş, ‘Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.’