“Zat-ı alinize yeni bir açık mektup yazmak zorunda kaldım. Sanırım bundan sonra daha çoook
mektuplar yazacağım.
Beyefendi Allah rızası için sen neyin peşindesin?
Kime, kimlere hizmet ediyorsun?
Recep Tayyip için kürsülerde, miting meydanlarında söylediğin sözleri unuttun mu?
Resmen hakaretler ediyordun.
O da sana hakaretler savuruyordu. Hem de özel yaşamını bile gündeme getirerek...
Eğer zamanınız olursa partili yöneticilerinizle birlikte bugün bizim gazetenin internet sitesine
bir girin...
O görüntülü haberi, birbirinize neler demiş olduğunuzu izleyin.
Yüzünüz kızarır mı bilemem ama!..
Dün kara dediğine bugün ak
diyorsun Devlet Bey, AKP’nin
testisine su taşıyorsun.
Ayıptır yahu, bu nasıl iştir!..

*  *  *

Bay Devlet Bahçeli, bildiğim
kadarıyla sen “Türk milliyetçisi” olan bir partinin genel başkanısın.
Allah rızası için söyle, şimdi MHP olarak işbirliği yaptığınız, destek verdiğiniz iktidar partisinin
“Türklükle” uzaktan yakından
ilgisi var mıdır?
Kürsülere çıkıp “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık” diyen Recep Tayyip’in peşine şimdi nasıl oluyor da böyle
takılıyorsunuz?
Onun ağzından bir gün olsun “Türk Milleti” lafını duydunuz mu?
Söylemlerinde “Türk” sözcüğünü kullandığına hiç tanık oldunuz mu?

*  *  *

Dahası da var... İçinde “Türk” sözcüğü geçiyor diye andımızı
kaldırıp çöp tenekesine atan bu Recep Tayyip iktidarı değil mi?
Ulusal bayramlarımızın
kutlanmasına kimler yasak getirdi?
Atatürk’ün adını eğitim
müfredatından bile kaldırmaya, Türkiye’nin gündeminden silip yok etmeye (!) yeltenen bunlar değil mi?
Güneydoğu’da terörü hortlatan, bölücülüğe ve Kürtçülüğe çanak tutup ülkemizi mahvedenler kimdi?

*  *  *

Bir süre önce Sözcü ekibi olarak zat-ı alinizi partinizin genel merkezinde ziyaret edip söyleşi yapmıştık.
Gerek makam odanızda ve gerekse bizi ağırladığınız toplantı salonunun duvarlarında büyük boy Atatürk fotoğrafları asılıydı.
Mert ve dürüst olunuz beyefendi!..
Madem Atatürk’ü yok sayan bu kafalara şimdi hiç sıkılmadan destek veriyorsunuz, o halde o göstermelik fotoğrafları derhal kaldırmanız gerekir.

*  *  *

Bay Devlet Bahçeli, sizin kadar çelişkiler içinde yuvarlanan ikinci bir parti başkanı Türkiye’ye bugüne kadar hiç gelmedi.
Çok iddialı söylüyorum, bundan sonra da gelmeyecektir.
Dün medyada yer alan sözlerinizi okuduğumda yine şaşırdım.
Gülmek mi gerek ağlamak mı,
yoksa şaşırmak mı, doğrusu bilemedim.
Aynen şöyle demişsiniz:
“Biz Türklüğün bekası için evet diyoruz!”
Yani Türklüğün sonsuza kadar devamı için!
Maşallah sana beyefendi!
Demek ki “Evet” gerekçeleriniz arasında Türklüğün bekası da var haaa!
Demek ki Türklüğü, Türklüğümüzü, ağzına Türk sözcüğünü alamayan Recep Tayyip ve bu AKP kadroları sürdürecek haaa!
Helal olsun sana!
Helal olsun senin bu bilinç düzeyine!

*  *  *

Sonra da senin bu çelişkilerini eleştiren, karşı çıkan gazeteciler için aynen şöyle diyorsun:
“Bunlar kirli ve kinli kalem
sahipleridir!”
Sen busun işte beyefendi...
Yaptıklarını savunman mümkün olmayınca bu lafları söylemek
zorunda kalıyorsun.

*  *  *

Beyefendi, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında sana iktidar ortağı olma fırsatı verilmişti ama sen
korktun ve kaçtın... Çünkü iktidar olmaya hiçbir zaman niyetin olmadı!
Hükümet bunalımı çıkarınca bu kez 1 Kasım 2015 seçimleri yapıldı ve hezimete uğradın. 7 Haziran’da 80 milletvekilliği kazanmıştın, beş ay sonraki seçimde bu sayı 40’a düştü. HDP’nin bile gerisinde kaldın ve o pamuk ellerinle iktidarı yeniden AKP’ye teslim ettin.
Sonra geldik günümüze, bu kez durup dururken yeni anayasa ve
başkanlık sistemini gündeme taşıdın.
Al işte, eserinle gurur duy!

*  *  *

Bak bayım, bundan sonra
olacakları sana şimdiden söylüyorum.
Hele de nisan ayında yapılacak oylamada bu anayasa kabul edilirse, sorumlusu sen olacaksın...
Ve o aşamadan sonra olacakları söyleyeyim:
AKP senin suyunu afiyetle içecek, sonra da posanı çöp tenekesine atacak.
Belki sana ve parti yönetimindeki birkaç arkadaşına ne olduğunu
şimdiden bilemeyeceğimiz bazı
kıyaklar yapacak, hepsi o kadar.
Bay Devlet Bahçeli, binmişsin bir alâmete, gidiyorsun kıyamete.
Sadece sen olsan sorun değil de, ülkemizi de aynı kıyamete
sürüklüyorsun.
Bana inanmıyorsan MHP’nin
dürüst, yurtsever ve iyi niyetli
ülkücü kadrolarına sor.
Partine ve ülkücü tabanına büyük saygım var ama sana değil.
Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun.
Sana başka ne diyeyim!”