Sevgili okurlarım, ülkemizin bu iktidar döneminde nerelere sürüklendiğini, anayasa ve yasaların nasıl çiğnendiğini,
OHAL bahanesiyle on binlerce insanın nasıl mağdur edildiğini hep birlikte ve utanarak izlemeyi sürdürüyoruz.
Her taraftan haksızlık ve yolsuzluk fışkırıyor.
Devlet Bahçeli’nin ortaklığı ile Meclis çoğunluğunu ele geçirdiler ve zannediyorlar ki bütün Türkiye artık onların elinde esirdir!
Biz koyun sürüsüyüz, onlar çobanımız!

*  *  *

İşte bu aşamada, hemen yanı başımızda inanılmaz bir tiyatro sergileniyor.
Bunun adını da “Başkanlık sistemi” koydular!
Anayasa değişecek, başkanlık (eğer gelirse) gelecek, devletin ve milletin bütün hak ve yetkileri bir tek kişinin,
Recep Tayyip’in elinde toplanacak ve onun keyfine tabi kılınacak.
Sonrası belli...
Astığı astık kestiği kestik olacak, hukuk tümüyle rafa kalkacak, yargı bile onun emrine teslim edilecek.
Çok tehlikeli bir oyun sergilenmek isteniyor.
Durup dururken maceraya sürüklenen Türk Milleti geriliyor, bölünüyor...
Türkiye Cumhuriyeti parçalanacak.

*  *  *

Uyarıyoruz, “Yapmayın etmeyin” diyoruz ama dinleyen yok.
Aldılar yanlarına o Devlet Bahçeli’yi, istedikleri her şeyi yapacaklarını zannediyorlar.
Şimdi karşımızda çok önemli bir fırsat var:
Meclis’te yaklaşık iki hafta sonra yapılacak oylamada 17 AKP ve MHP milletvekilinin karşı oy vermesi.
Başka bir deyişle AKP-MHP koalisyonunun 330 oyun altında kalması.

*  *  *

Aslında bugün size ilginç bir konudan söz etmek
istiyorum...
Toplumda protestolar şu veya bu biçimde giderek artıyor ve daha da artacağı belli. Ve bu süreçte daha önce pek fazla yaşamadığımız olaylara tanık oluyoruz.
İşte basit ama somut bir örnek:
Yapılan basketbol maçlarını ekrandan izliyorsanız siz de görmüş ve duymuşsunuzdur.
Salonları dolduran on binlerce taraftar sloganlar atıyor, marş söylüyor...
Duygulandırıcı ve gerçekten göz yaşartıcı slogan ve marşlar.
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Karşıyaka taraftarları...
Bu takımların son 10 gün içerisinde Türk veya yabancı takımlarla yaptığı bütün
basketbol maçlarını televizyonda izledim.
Son olarak önceki gece oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe maçını...

*  *  *

Kapalı spor salonları inliyor... Gök gürültüsü gibi:
- Türkiye laiktir laik kalacak.
- Mustafa Kemal’in askerleriyiz...
Ve hemen ardından İzmir Marşı yine binlerce hançere tarafından okunmaya başlıyor.
Bilmeyenler için sözlerini sizlere de ileteyim:

*  *  *

İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa

*  *  *

İzmir’in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım
Öksüz yavruları bağrıma bastım
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa.

*  *  *

Onuncu Yıl Marşı sonrasında hep birlikte, topluca ve coşkuyla okunan yeni bir marşımız daha oldu.
İzmir Marşı.
(Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyenler internete İzmir Marşı yazıp tıklayabilir, marşı da dinleyebilir.)
Peki bu marş nasıl oldu da tribünlere girdi?
Nasıl oldu da laiklik sloganları ve Mustafa Kemal’in askerleriyiz haykırışları spor sahalarına yansıdı?
Karşıyaka maçlarında bunları hep duyardık da yurtsever Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş taraftarı niçin devreye girmek zorunda kaldı?..
Temel nedeni, ülkemizin bu iktidar eliyle kötüye sürüklenmekte olmasıdır.
İktidara karşı çıkıştır...
Atatürk kavramına saygısızlık edip beyinlerden silmeye yeltenen, şimdi ise bütün yasal ve anayasal yetkileri tek elde toplamaya kalkışan AKP’ye tepkidir.

*  *  *

Bu takımlarımızın, bu on binlerce taraftarın sesini kimse küçümsemeye kalkışmasın, çok önemlidir.
Toplumun çok büyük bir kesiminin sesidir.
Diktatörlük özlemlerine karşı atılan sloganlardır.
Seferberlik ilan ettiğini (!) iddia eden iktidar sözcülerine verilen çok anlamlı bir yanıttır.
Mustafa Kemal Atatürk’e karşı duyulan saygının ve sevginin göstergesidir.
Onun evlatları henüz ölmedi...
Ve haksızlığa, hukuksuzluğa karşı vatan sevgisiyle sonuna kadar direnecek...
Yaaaşaaa Mustafa Kemal Paşa yaşaaa...