Şairin şiirinde “atı alıp Üsküdar’ı geçenin” hikayesi  var; şiir de baba ile oğlu konuşuyorlar.
Oğlu,  haber veriyor.
Baba!
At ipini kopardı.
Koparsın oğlum.
Baba!
At kaçıyor.
Kaçsın oğlum.
Baba!
At Üsküdar’ı geçti.
Geçsin oğlum.
Baba!
Biz atsız ne yaparız?
Üsküdar,  yerinde duruyor oğlum.

*  *  *

“Üsküdar”  Tayyip Erdoğan’ın ilçesi, evinin olduğu ve oyunu kullandığı yerleşim yeriydi, 8 seçimin 7’sinde Üsküdar,   gemlenemez bir enerjiyle,  bitmez bir sevgiyle Tayyip Erdoğan’ın partisine ve işaret ettiği düzen ile devrana büyük çoğunlukla oy attı.
Erdoğan’ın gücü yoktu.
O gücünü halktan aldı.
20 yılın sonunda gücünün sarhoşu oldu, büyüklendi, başı döndü, Üsküdar’ı küçümsedi. Ankara’da saray yaptı. İstanbul’da da Osmanlı padişahlarından kalan bütün saraylarda kendine özel odalar döşetti ve “Türkiye’den büyük olduğunu” kanıtlamak için partisine anayasa teklifi hazırlatıp, halka onaylatmaya kalktı. O, saraylarda odalar döşetirken halkın çoğunluğu ekonomik krizin pençesinde kıvranıyordu ve her ay işsizler ordusuna yeni 90 bin işsiz katılıyordu.
En acı tokadı Üsküdar’dan yedi.

*  *  *

Liderlik karizması sadece Üsküdar’da çizilmedi, Sarıyer’den de “derin bir çentik” aldı. Hüber Köşkü’nde zaman zaman kaldığı için “Sarıyerli de sayılıyor” ve referandum öncesi son gün meydanda derya kalabalığa seslenirken “sandıkları evetle patlatın”  diye bağırıyordu. Sarıyer halkı ise yüzde 59 hayır dedi.
Tencere, tava!
Sarıyer de duruyor orada.
Tayyip Erdoğan’ın 20 yıl önce yükselişi Üsküdar ile Sarıyer’den başlamıştı, düşüşün ilk işaret fişeği de aynı yerleşimlerden atıldı. İstanbul, Ankara dahil Türkiye’nin 5 büyük şehrinin 4’ünde “hayır” önde çıktı. Türkiye’nin 30 büyük şehrinin 17’si   “ben bu çağda diktatör yetkilerini bir kişiye vererek Türkiye’nin  güzel, rahat günler göreceğine inanmıyorum” dedi.
Geldik şiirin sonuna.
Baba, oğluna söylüyor.
Oğlum!
Atın dört ayağı var.
Ama yine de tökezler.

*  *  *

Ucu ucuna ve hem de şaibeli yani içine hile girmiş iddiası olan yüzde 51’le binilmiş olan at, mühürsüz zarflardan çıktığı ortaya atılan 2.5 milyon oy ile yemlenmişse eninde sonunda  tökezleyerek binicisini üstünden atar. Hayatın gücü, mühürsüz zarflardan çıkan oyların desteğiyle kazanılmış “partili cumhurbaşkanı düzeni ile devranını “ deler geçer.
Yırtar geçer.
Dağıtır geçer.
Devirir geçer.
Mühürsüz zarfların hesabını  sonuna kadar sormak namus borcu haline geldi. Mühürsüz zarf ve içinde şaibeli oy ile “milli iradeyi sakatlama” kurnazlığını kimse yok sayamaz. Ortada hesap var: 650 bin oyun yer değiştirmesiyle “Hayır” kazanır.  Mühürsüz zarflara atılan oy pusulasını yurt dışında iptal edip geçersiz sayan YSK, aynı mühürsüz zarfları yurt içinde geçerli saydı, sayamaz. Bu ağır şaibe yüküyle bu at, saray bahçesinde çatlar kalır, dışarı çıkamaz.