Berna, bu andan sonra hepimize emanet!


Herkesin sustuğu bu karanlık günlerde sanat dünyasının genç ve cesur isimlerinin sözünü hiç esirgememesi sizin de dikkatinizi çekiyor mu?
Önce Elçin Sangu’nun medyaya yönelik ağır eleştirisi geldi, sonra Şener Şen, Külliye’de “Arkadaş bu yaptıkların yanlış” demeye getirdi.

elcin

Derken, Didem Soydan yaşam tarzına yönelik saldırılara çok sert çıktı…

didem-soydan

Bu isimlerden sonuncusu Berna Laçin. Berna, yıllardır sadece işini iyi yaparak haber olmuş bir tiyatro sanatçısı.
Halen de en iyi şekilde işini yapıyor, sahneye çıkıyor ve oyununu oynuyor. İçine sinen bir televizyon projesi olursa da kabul ediyor.
Fakat son 5-6 yıldır tüm sosyal medya hesaplarından modern, laik, Cumhuriyetçi ve özgür bir kadının mesajlarını veriyor.

kaanil_136611865558

Önceki gün de muhtarlar toplantısında Cumhurbaşkanı, “Kimsenin hayat tarzına sistematik tehdit yok” deyince Berna Laçin Twitter’dan şunu yazdı:
“Şortlu diye hemşireye dayak atan serbest ya... İçki içen turistlere bile saldırıldı ya... Ülkede yaşananları saklamayın Cumhurbaşkanımızdan! Geçen hafta Milli Eğitim Bakanlığı, ilkokul çocuklarının yeni yılı kutlamasını bile yasakladı ya... Cumhurbaşkanımız üzülmesin diye söylemiyorlar…”
Sonrasını tahmin edebilirsiniz!
Önce troller üşüştü kızın üstüne, “Çek git!” diyen, hakaret ve tehdit eden…
Yetmedi, yandaş medyada rezil rezil yazılar yayınlandı Berna Laçin hakkında.
Kendisiyle konuştum; gayet de iyi, sağlam durmaya devam ediyor.
Ama en olmadık yerlerde insanların linç etmeye kalkıştığı bu günlerde Berna, bu andan sonra hepimize emanet!
Öyle kendinden menkul, maaşlı gazeteci, kadın düşmanı eziklere yedirtmeyiz!

Yeni yıl için yeni sağlık ipuçları


İstanbul’un bütün ‘iyi yaşam’ meraklılarının sürekli konuştuğu bir beslenme biçimi var: ‘Mayr Metodu’.
Tam “Bu nedir?” diye araştırırken, Türkiye’de de aynı metodun uygulanacağı bir merkezin açıldığını öğrendim.
Prof. Osman Müftüoğlu ve Dr. Hasan İnsel’in öncülüğünde, Şile Gardens Otel’in içinde bir Yaşasın Hayat Merkezi kuruldu.
Avusturya’da Mayr Metodu alanında otorite olan Dr. Sepp Fegerl bu amaçla İstanbul’daydı.
Akşam trafiğinin en korkunç saatlerinde zor bela buluştuk Dr. Sepp’le. Korkunç hızlı kent hayatına nasıl dur deyip bedenimizle uyum içinde yaşayabiliriz? İşte bunu konuştuk.

06ozlem-kose

Dr. Sepp diyor ki: “Genel sağlık halimizle sindirim sistemimiz arasında hayati bir ilişki vardır. Bir bedenin iyi beslendiği ağırlığından değil, diriliğinden anlaşılabilir. İyi beslenmeyen bir bedende hücreler alkol üretir ve mayalanma başlar. Bu da önce bağırsaklarınızı, sonra da karaciğerinizi bozar. Etkilerini tüm bedeninizde, en çok da cildinizde hissetmeye başlarsınız. Cildiniz gevşer, yaşlanır…”
Mayr Metodu’nda, “Sindiremediğiniz hiçbir besin sizin için doğru besin değildir” deniyor. Peki nasıl bulacağız bizim için iyi olan besinleri?
Sepp Fegerl’in yanıtı şu: “Vücudunuzla sürekli iletişim içinde olarak… Bir şeyi yediğinizde onun sizi nasıl etkilediğini anlayarak. Sizi yoruyor mu, enerjinizi düşürüyor mu, uykunuzu bozuyor mu? Sindirim sisteminiz için en kolay, uygun besinleri veririz. İlk hafta çiğ sebze ve meyve bile vermeyiz. Sadece haşlanmış gıdalar ve çorbalar…”

İşte Mayr Beslenme Yaklaşımı prensipleri: 

-Ağır ve sindirimi güç yiyeceklerden uzak durulacak.
-Her lokma uzun uzun çiğnenecek, dolayısıyla sindirimin ağızda başlamasına zaman tanınacak.
-Çok sık yemek değil, acıktıkça yemek prensibi esas alınacak. Öğünler arasında en az 4-5 saat zaman olacak.
-Doygunluk hissedildiği anda yeme süreci durdurulacak.
-Çok geç saatte yemek yenmeyecek. Özellikle uykudan önceki atıştırmalara son verilecek (en önemlisi bu).
-Yemek aralarında kesinlikle su içilmeyecek ve porsiyonlar küçültülüp küçük tabaklar tercih edilecek.

Bak Kızım;


“Karşı çıkmamak son derece onur kırıcı, küçültücü,
ölümden de beter olacağı için protesto eder insan.”  John Berger