Kendimi Afro Türk sayarım.
Çünkü, siyah bir kadın tarafından büyütüldüm.

*

Anasız babasızdı Muazzez teyzem, öksüz ve yetimdi. Kökeni Afrika’nın neresiydi, hangi rüzgarla bu topraklara savrulmuşlardı, nasıl olmuş da yapayalnız kalmıştı, bilmiyordu, çok uğraştık, asla öğrenemedik. Bildiğimiz sadece, İstanbul Çocuk Esirgeme’de büyümüştü. Genç Cumhuriyet o zor yıllarda Osmanlı’nın geriye bıraktığı kayıp çocuklarına sahip çıkıyordu. Devlet tarafından okutulmuş, hemşire olmuştu. Zeynep Kamil’de çalışmıştı, İzmir’e göçmüştü, Alsancak’ta zengin ailelerin bebelerine dadılık yapıyordu. Annemin arkadaşıydı. Evde doğdum. Ele gelinceye kadar, çocuğa nasıl bakılır, yemesi içmesi nasıl disipline edilir, aşıların takibi filan, hepsini o öğretmişti anneme... Hiç evlenmemişti, ben onun evladı, o benim manevi annem olmuştu, o şefkatle sarıp sarmalamış, o duygularla koruyup kollamıştı beni... Bütün bebeklik albümümde kucağındayım.

*

Mardin’de dünyaya geldiği için yanağında şark çıbanı taşıyan dünyadaki tek Giritli annem Nadide ve Afro Türk manevi annem Muazzez... Bu fotoğrafta görüldüğü gibi, kardeşten ileriydiler, daima birlikteydiler. Eski Türk filmleri gibi siyah-beyaz ama, rengarenk bir aileydik.

yozdil*

Bebekliğim gibi, çocukluğum da Afro Türklerle iç içe geçti. Çünkü, benim canım kırtikozum, Resmo doğumlu anneannem Nazlı, Çimentepe’de oturuyordu, komşuları komple Afro Türk’tü. Mübadeleyle gelen Giritliler ve bir şekilde bu topraklara savrulmuş olan Afro Türkler, aynı kaderi paylaştıklarından sanırım, aynı muhitte oturuyorlardı.

*

Mahalle maçı yapıyorduk mesela, takımın yarısı kırık dökük Türkçe konuşuyordu, yarısı siyahtı. Kendimi bu yüzden hakikaten çok şanslı hissederim, tenekeli mahalle’nin kıyısında, Giritli ve Afro Türk kültürüyle büyüdüm, zihin dünyam onlarla şekillendi. En yakın arkadaşlarımdan biri, Mavro Mustafa’ydı, Eşrefpaşa, Beştepeler, Kako, Kadifekale, altını üstüne getirirdik. Bizimkiler “siyah” anlamına gelen “mavro” diye severdi onu... Onun ailesi de, biraz güneş görünce Tanzanyalı’ya benzediğim için, Giritçe-Türkçe karışımı “arapaçimu” diye okşardı saçımı.

*

200 bin civarında Afro Türk’ü var Türkiye’nin... Elbette farklı farklı ülkelerden savrulmuşlardır ama, özbeöz, ne mutlu Türküm diyene’dirler. Çağdaş yaşamın kaleleri, İzmir, Muğla, Edirne, Mersin civarında ağırlıklı yaşarlar, köylerde ikamet edenler Yörük Türkçesi konuşur. Hepsi, modern Türkiye’nin aydınlık yüzüdür. Tadımlık bir kaç örnek vermem gerekirse... Unutulmaz şarkılarıyla Esmeray, devlet opera ve balesinin baş baleti, ilk Türk koreografı Sait Sökmen, İstanbul devlet opera ve balesinin baş balerini Sibel Sürel, heykeltıraş Kuzgun Acar, best model of the world Tuğçe Güder, Beşiktaş’ın efsane kalecisi, milli basketbolcu, a milli futbol takımımızın teknik direktörü Sadri Usuoğlu, Kırkpınar başpehlivanı Mustafa Yıldız, hem milli mücadele kahramanı, hem milli futbolcu, hem milli atlet, hem ordu milli takımımızı dünya şampiyonu yapan teknik direktör Vahap Özaltay, jazz soul blues Melis Sökmen, Dalaman’ı Dalaman yapan belediye başkanı Musa Siva, hepsi Afro Türk’tür.

*

Atatürk’ün Çankaya Köşkü’ndeki kahyası Nesip efendi de Afro Türk’tü. Atatürk, manevi çocuklarını Nesip efendiye emanet ederdi, çarşıya alışverişe veya gezmeye çıkarlarken, mutlaka Nesip efendiyle birlikte giderlerdi, Atatürk’ün manevi çocukları Nesip efendiye “baba” diye hitap ederlerdi. Afro Türk Nesip efendi, Mustafa Kemal’in evinde, en yakınındaki, en güvendiği insanlardan biriydi.

*

Ve bugün...
Dana Bayramı.

*

Afro Türklerin bayramıdır.
Dini değildir, kültüreldir, Afrika geleneğidir. Kabilenin ileri gelenleri ortaklaşa dana alır, mayısın ilk haftasında kurban edilir, paylaşılır, hep birlikte yenir, sonra da gene hep birlikte çayırda çimende piknik yapılır. Nevruz gibi, Hıdrellez gibi, baharın müjdecisidir.

*

Bu unutulmaya yüz tutan bayramı, Afro Türk kavramını Türkiye’ye ve dünyaya tanıtan Mustafa Olpak’a borçluyuz.

*

Kenya’dan köle olarak Girit’e getirilen, mübadele sırasında Türklerle birlikte anavatana gelen, Atatürk Cumhuriyeti’nde özgürlüğüne kavuşan, eşit yurttaş olan bir ailenin çocuğuydu. Anne babasının Mustafa Kemal sevgisi nedeniyle, Mustafa adı verildi. Ayvalık’tan İzmir’e taşındılar. Büyüyünce, köklerini merak etti, araştırdı. “Arap Kızı Kemale” adıyla, annesinin kitabını yazdı. “Köle-Kenya, Girit, İstanbul Kıyısından İnsan Biyografileri” kitabını yazdı. Kenya’nın Kikuyu kabilesine dayanan ailesinin belgeselini yaptı, tarihimizdeki ilk köle belgeseliydi, TRT’nin yanısıra Fransa’da İngiltere’de ABD’de Kanada’da yayınlandı, belgeselin adı “Arap Kızı Camdan Bakıyor”du. Afrikalılar Kültür ve Dayanışma Derneği’ni kurdu. Unutulan “Dana Bayramı”nı yeniden hayata geçirdi, yeniden kutlanmasını sağladı. Maalesef geçen sene rahmetli oldu ama, idealleri yaşıyor.

*

Konak Belediyesi’nin himayesinde, bugün yeniden kutlayacağımız Dana Bayramı, Mustafa Olpak’ın Türkiye’ye armağanı.

*

Dana Bayramı etkinlikleri, saat 11’de, Mustafa Olpak’ın Paşaköprüsü mezarlığındaki kabri başında anma töreniyle başlayacak.
Saat 12’de, Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde “Afro Türk Portreler” sergisi açılacak. Amerikalı sanatçı Michael Dixon, İzmir’de yaşayan Afro Türklerin fotoğraflarını çekti, sonra da bu fotoğrafları yağlıboya tablolara dönüştürdü, örneği olmayan bir çalışma.
Saat 13’te, Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde panel var. Profesör Nikki Brown, Lülüfer Körükmez, Fatmagül Kırcı, Orhan Çetinbilek, Katharina Oguntoye, yerli-yabancı tarihçilerin katılımıyla, Afro Türk tarihi anlatılacak.
Saat 15’te, Arap Kızı Camdan Bakıyor, TRT belgeseli gösterilecek.
Saat 18’de, Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde, ÖSYM binasından Sevinç Pastanesi’ne doğru kortej var. Afrika kostümleri, Afrika maskeleri, Afrika müzikleri ve Afrika danslarıyla yürüyüş yapılacak.
Yarın, saat 11’de ise, Gaziemir Belediyesi Sarnıç Piknik Alanı’nda piknik var.

*

Benim canım İzmirlilerim...
Afro Türk olarak, ben de kortejdeyim.
İzmir’i İzmir yapan insani zenginliğimize katkı sağlamak için, hepinizi saat 18’de şarkılara, danslara, Afro Türk olmaya davet ediyorum.