Türkiye günlerdir Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in buluşmalarında neler konuşulduğunu tartışıyor. Düne kadar taraflar “etik” olmaz gerekçesiyle bir açıklama yapmıyordu. Ama onlara yakın ikinci, üçüncü kişiler görüşmenin içeriğini bol bol paylaşmakta sakınca görmüyorlardı.

Nihayet dün, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı’nın cevaplarına değinmeden kendisi açısından nasıl bir görüşme geçtiğini ve neleri konuştuğunu açıkladı.

★★★

Bugün ülke gündemindeki yakıcı sorunlardan birine dikkatlerinizi çekmek istiyorum:

Örneğin ilaçlarının parası Sosyal Güvenlik Kurumu’nca (SGK) karşılanmayan kanser hastalarının yürek yakan durumları...

Zira bu pahalı ilaçların SGK tarafından karşılanmaması, ekonomik durumu kötü olan insanlar açısından ciddi sorunlara ve derin ruhsal travmalara yol açıyor.

Geçenlerde avukat dostum Murat Ergün ile sohbetimiz sırasında bu konuya değindi ve şunları söyledi:

“Kanser ilacı parası nedeniyle SGK ile davalı olan bir müvekkilim var. Adamcağız kara kara düşünüyor veeğer ben ölürsem, mirasçılarım bu parayı SGK’ya nasıl öderler?’ diye soruyor. Bu karamsar ruh hali de hastalıkla mücadelesini zorlaştırıyor... Hatta dava sırasında hayatlarını kaybedenler de oluyor!..”

★★★

İş mahkemeleri SGK’ya karşı açılan bu davaları, genellikle hastalar lehine karara bağlıyor. Ama geç gelen adalet de adalet olmaktan çıkıyor!..

Ayrıca dava açabilseydi kazanacağı kesin olan, ancak maddi imkansızlıklar veya böyle bir hakkın olduğunun bilinmemesi nedeniyle mahkemeye başvuramayıp ilaçlarına ulaşamayan ve bu yüzden hayatını kaybeden kaç kanser hastası var ülkemizde acaba?..

Geçmiş yıllardan bir örneği de Avukat Süreyya Kardelen Yarlı, İndependent Türkçe’ye şöyle açıklıyor:

“Müvekkilim S.A, 2017 yılında kanser hastalığına yakalandı.

Akabinde hemen ameliyat oldu ve çok uzun bir süre kemoterapi aldı. Fakat 2019 yılında kanser yine nüksetti.

Bu durum üzerine kendi hekimi, diğer ilaçlarla birlikte bu hastalığın kontrolü ve tedavisinde çok önemli bir rolü bulunan PERJETA 420 MG/14 ML isimli ilacı kullanmasını reçeteye yazdı.

Hastaya bu ilaç 3 haftada bir yaklaşık 9 doz olarak uygulandı.

2019 Ağustos’unda yapılan PET-BT raporunda hastalığın gerilediği görüldü ve ilacın işe yaradığı tespit edildi.

Ancak 5 Aralık 2019 tarihinden sonra hastanın tedavi gördüğü hastane tarafından sözel olarak; bu ilacın ödemesinin SGK tarafından artık yapılmadığı, bu sebeple de ödemenin kendisince karşılanması gerektiği, yoksa kanser tedavisinin durdurulacağının söylendiği öne sürüldü.

Bu durum üzerine S.A, Sosyal Güvenlik Kurumu’na yazılı olarak başvuru yaparak ilacın ödenmesini talep etti.

Ancak 13 Şubat 2020 tarihinde SGK tarafından yollanan cevap yazısında, ilacın ödemesinin yapılmayacağı hastaya bildirildi.

S.A.’ya doktoru tarafından bir dozu (o tarihte) 10 bin lira olan ilaçtan en az 12-15 doz alması gerektiği belirtilmişti.

Bu durumda SKG desteği olmaması halinde ödemesi gereken rakam 120 ile 150 bin arasında olan S.A. dava açtı. SGK’nın ödememe kararının iptali ve dava süresince de ilaç masrafının ödenmesi talebinde bulundu.

Açılan davada SGK’nın ilacın maliyetini ödememe kararı iptal edilerek, dava süresince kurum tarafından karşılanması gerektiği hükme bağlandı...”

★★★

Adliye kayıtlarına dayanarak örnekleri çoğaltmak mümkün. Üstelik aradan geçen yıllar içinde ilaçlar inanılmaz derecede pahalandı ve SGK’nın ödememesi nedeniyle, birçok hasta kaderleriyle baş başa kaldı.

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan-Özgür Özel zirvesinde nelerin konuşulduğu elbette önemli, ama hiçbir şey insan hayatından daha değerli ve önemli olamaz düşüncesiyle -yazımın başında belirttiğim gibi- kanser hastalarının çaresizliğini dikkatlerinize sunmak istedim.

Ayrıca vatandaşların sağlık haklarına erişiminin devletçe kolaylaştırılması ve yine bu hizmetlerin devlet tarafından eksiksiz, doğru ve hızlı bir biçimde vatandaşlarına verilmesinin anayasal bir hak olduğunu hatırlatmanın bir gazetecilik görevi olduğunu düşündüm.