Hayata marangoz olarak atılan Adnan Şenses, evden kaçıp o dönemin ‘şöhret fabrikatörü’ olan Tikofiş Hasan’ın Beyoğlu’ndaki yazıhanesine kapılandı ve çaycılık yaptı. Dönemin ünlüleri Safiye Ayla’dan Müzeyyen Senar’a kadar pek çoğunun valizini taşıdı, konserlerde ve turnelerde onlara hizmet etti. Kendisinin şöhrete ulaşması ise tamamen tesadüf oldu.

21 Ağustos 1935'te Bursa'da dünyaya gelen Adnan Şenses, bugün 77 yaşına girmenin mutluluğu içinde. “Allah'ım sağlık verdiği sürece müzikten ayrılmam, son nefesime kadar şarkı söylemek istiyorum. Tıpkı Zeki Müren gibi” diyen Şenses'in hayatı ise tam bir roman tadında... İşte o romanın özeti...

MARANGOZDU, EVDEN KAÇTI

Her nimetin bir külfeti olduğu gibi, Adnan Şenses de gazinoda sahneye çıkana kadar neler çekti, neler… Oysa, hayata marangoz olarak atıldı…
‘1956 yılında, babam iyice ustalaştığıma inanıp bana marangoz dükkanı açtı. Ama aklım, fikrim, yüreğim müzikteydi. Hele Zeki Müren’i dinlerken kendimden geçiyordum. Sonunda arkadaşlarımın da gazına gelerek, bir gün dükkana kilidi vurup kendimi Beyoğlu’na attım. Evden de kaçmıştım. Çünkü dükkanı kapadığımı duyan babam, beni görürse öldürürdü.’



YILDIZLARA ÇAY TAŞIDI

Adnan Şenses, o dönemin ‘şöhret fabrikatörü’ olan Tikofiş Hasan’ın İstiklal Caddesi’ndeki yazıhanesine gitti…
‘Merhum Tikofiş, ben yalvarınca ‘Madem ısrar ediyorsun, oku bir şarkı da dinleyelim’ dedi. ‘Bir Kendi Gibi Zalimi Sevmiş Yanıyormuş’ şarkısına başladım. Tikofiş şarkıyı yarıda kesti; ‘Sesin karga gibi. Senden bir bok olmaz’ dedi. Yıkıldım, gözyaşlarına boğuldum. Yatacak yerimin olmadığını öğrenince, ‘O zaman bu yazıhanede kalırsın. Gelenlere çay verir, ortalığı süpürürsün’ dedi. Sevinçten uçtum.’



SOLİST GELMEYİNCE O ÇIKTI

Adnan Şenses için başka bir hayat vardı artık. Turneler, konserler, ünlüler. Müzeyyen Senar’dan Safiye Ayla’ya kadar valizlerini taşıdığı yıldızlar arasında mutluydu… Onun beklediği ise bir fırsattı…
‘Sonunda beklediğim fırsat çıktı. Gemlik’te Atlas Sineması’nda Sabite Tur konseri düzenlemiştik. Ancak konser saatinde Sabite Hanım gelemedi. Sahneye çıkıp seyirciyi oyalamak için Tikofiş’e yalvar yakar oldum. Sonunda ‘Tamam karga, çık bakalım’ dedi. Beni önce yuhalayan seyirci üçüncü şarkıdan sonra alkışlamaya başladı. Tabii dördüncü şarkıda ben salya sümük ağlamaya başladım. Bu arada Sabite Hanım da sinemaya gelmiş ve beni dinlemiş. Sahneden inince ‘Tikofiş bu çocukla ilgilen, burnunun dibindeki yeteneği göremiyorsun’ dedi.’

ALLAH CANIMI SAHNEDE ALSIN

Adnan Şenses o geceden sonra hızla yükseldi. Öyle ki, 1960’ta Tepebaşı Gazinosu’nda Zeki Müren’e rakip olarak çıkarıldı. Asıl yükselişi ise devrin en ünlü yıldızlarından olan Suzan Yakar’la tanışmasıyla başladı. ‘Fakir Şarkıcı’ adlı filmde başrolü oynadı ve 1962’de ‘Annen yaşında bir kadın, sakın nikahlanma’ diyenler olsa da, dinlemedi ve evlendi. 1963 yılında da aralarındaki yaş farkı nedeniyle ‘ana oğul’ yakıştırılması yapılan Yakar ve Şenses boşandı. Şenses, 1964’te Meral Tunalı ile evlendi. Dört yıl süren bu evlilikten Arzum adlı bir kızı oldu. Ardından Ayten Kahraman’la nikah masasına oturdu ama bu da kısa sürdü. Dördüncü evliliğini Londra’da Christine adlı bir İngilizle yaptı ve sonuç yine fiyasko oldu. 1984’te Hayal Devran’la evlendi., 6 ay sonra ayrıldı. Adnan Şenses’in halen evli olduğu altıncı eşi Lale Şenses’tir. Sağlığına gelince… 1983’te sağlığı ilk alarmları vermeye başladı. Önce mide ameliyatı geçirdi. Sonrasında, alkol, sigara ve sahne stresi nedeniyle kalp hastası oldu. 1994 yılında ilk by pass ameliyatını geçirdi. 1999’da ise Amerika’nın Cleveland kentinde üç kalp damarına by- pass yapıldı. Doktorları, ‘Sana sahne yasak’ dese de, Adnan Şenses’in gözü hala hep sahnede… Yüreğinde ise hep aynı dilek var: ‘Allah benim canımı sahnede alır inşallah!’



Adnan Şenses, babası Muhsin Bey ve annesi Emine Hanım'ın arasında