Kadınlarımıza “Doğum izni” tuzağı hazırlanıyor.
Kadın-erkek eşitliğine inanmayan kafalar, ekonomik özgürlüğü olmayan, çalışamayan, kazanamayan, evinde oturup sesi soluğu çıkmayan, erkeğe mahkûm olan kadın tipi istiyorlar!
Kadınları iş hayatından koparıp evlere hapsederek durmadan doğurtmayı amaçlayan zihniyet “Üç de yetmez, beş tane” diyerek, kadını evde çocuk yapma makinesi halinde görmeyi arzu ediyor!

* * *

Kitaplarımızda, bu tür çağ dışı insanlara göre hazırlanan ve kadınları aşağılayan birçok deyim var:
“Tarlayı düz, kadını kız al”
“On beşindeki kız ya erde, ya yerde gerek.”
“Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün” vesaire...
İşte böyle bir kültürden geliyoruz ve 21’inci yüzyılda hâlâ bu kafaları değiştirmeye çalışıyoruz.

* * *

Aynı kafalar şimdi kadını koruma bahanesiyle bir yasa taslağı hazırlıyorlar.
Buna göre kadınlara hakmış gibi, iyi niyet maskesi altında sinsi bir tuzak hazırlanıyor.
Kadınlara dört buçuk ay doğum izni ve çocuk iki yaşını dolduruncaya kadar iki yıl boyunca “esnek çalışma” yani yarı zamanlı, az zamanlı çalışma hakkı vermeyi öngören bu yasa taslağı, kadınlara bir hakmış gibi sunuluyor.
Aslında kıyak değil, tuzak bu...
Kadınlara hak gibi görülen bu işlemler, kadınların çalışma ve iş hayatından çekilmelerine sebep olacak. İş bulmaları, çalışmaları daha zor olacak çünkü...
Hiçbir işveren bu koşullarda kadın çalıştırmak istemeyecek ve erkekler tercih edilecek.
Böylece, zaten kadın-erkek eşitliğine inanmayanlar, kadını eve kapatma fırsatı bulacak ve kadının esareti devam edecek.
Bu adamların istedikleri, kadınlara hak maskesi altında, onları iş yaşamından çekip evde halayık gibi kullanmak ve çok çocuk doğurtmak!
Kadınların çalışması, para kazanarak güçlenmesi ve erkeğe mahkûm olmaması sinirlendiriyor onları...
Ekonomik özgürlüğü olmayan, çalışamayan, kuzu gibi sessiz kadınlar istiyorlar!..

* * * *

  Çalışan kadın yuva yıkıyormuş!

Geri kafaları temsil eden Ömer Tuğrul İnançer adındaki bir şahıs, devlet televizyonu TRT’de program yaparak kadınları aşağılamaya devam ediyor!
Daha önceki bir programda “Hamile kadınlar sokakta gezmesin, estetik değil” diyen bu adam başka bir programda da “Çalışan kadın yuva dağıtıyor” diyerek yeni bir vecize yumurtladı!
TRT yönetimi, bu adama devletin parasını vererek kadınlara sanki özellikle hakaret ettiriyor.
Ona program yaptırmaya mecbur musunuz be mübarekler?
Sizin, kadınlara hiç saygınız yok mu? Neden böyle kadın düşmanısınız?
AKP yanlısı olduğu için TRT’de program yaptırıldığı anlaşılan Tuğrul İnançer’in şu sözleri de kadınları incitecek nitelikte... Diyor ki:

* * *

“Evlilik kurumunun, bugün empoze edilen ‘Ben kendi ayaklarımın üzerinde dururum’ ‘Kadının ekonomik hürriyeti’ gibi aldatmacalardan vazgeçmesi lâzımdır. Çalışan kadın ‘Ben kocama muhtaç değilim’ diye önce ailesini dağıtıyor. Kocasına muhtaç değil ama elin adamının, patronunun hizmetinde olmayı haysiyetine uygun buluyor. Kocasının emrinde olmayı haysiyetine uygun bulmuyor. Ben eş demem. Eş yoktur. Ben, karımla, çocuğumla eşit değilim. Eşim değil, zevcem olur.”

* * *

Kadınları köle ya da halayık gibi gören bu zihniyet ne yazık ki 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde devletin birçok kurumuna hâkim olmuş durumda...
Atatürk’ün kadınları yücelten şu sözleri ne kadar güzeldir:
“Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir. Kadın insanlığın güneşidir.”
Evet, öyledir, güneş olmazsa hayat da olmaz ama bunu günümüzdeki yobaz kafalara anlatmak mümkün değil!

* * * *

        Tebessüm

Talihsiz hırsız!
İki arkadaş, bir gece önce meyhanede içkiyi fazla kaçırıp evlerine sabaha karşı dönmüşlerdi. Biri, diğerine anlattı:
“Yahu sorma, bizim eve dün gece hırsız girmiş!”
“Yaaa! Çok şey götürmüş mü?”
“Yooo! Herif bir şey alamadığı gibi, üstelik hastanelik olmuş...”
“Nasıl yani?”
“Hani biz seninle meyhanede sabahlamıştık ya... Evde pusuda bekleyen karım, sessizce içeri giren hırsızı ben zannetmiş, vazoyu kafasına indirmiş!”

Günün Sözü
Bölüşürsek tok oluruz. Bölünürsek yok oluruz!