MİT TIR'ları haberi nedeniyle tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül için İstanbul başta olmak üzere birçok yerde protesto gösterileri düzenlendi. İstanbul'daki protestoların merkezi ise Çağlayan'daki Cumhuriyet gazetesi binası oldu. Binlerce vatandaş Cumhuriyet Gazetesi'nin önünde toplandı.

FOTO:DHA


Burada bir konuşma yapan CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, tutuklanma talimatının, 6 ay önce TRT Haber’e çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildiğini söyledi. Sanatçı Tarık Akan da Cumhuriyet Gazetesi'nin Şişli'deki merkezine gelerek destekte bulundu.

Cumhuriyet gazetesini ziyaret eden CHP eski İstanbul milletvekili ve gazeteci Oktay Ekşi de "Can Dündar ve Erdem Gül’e uygulanan muamele sadece Türkiye’de değil dünyanın her hangi bir yerin de tiran ülkesinde bile eşi az görünecek bir kepazeliğin örneğidir. Bunun hukuk, insanlık, demokrasiyle ve ahlakla açıklanır hiçbir tarafı yok." dedi.

FOTO:Cihan

İZMİR'DE DE PROTESTOLAR VARDI


İzmir'de ise gazeteciler, CHP'liler, sendikalar ve sivil toplum örgütleri karara ayrı ayrı tepki gösterdi. Gazetenin Ege Bölge Temsilciliği önünde basın açıklamalarıyla, tutuklamalar kınandı.



FOTO:Cihan


Dündar ve Gül'ün tutuklanmasını ilk olarak meslektaşları saat 11.00'de protesto etti.  İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası ile Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir şubesinin ortak yaptığı açıklamada, tutuklamalara tepki gösterildi.

Cumhuriyet Gazetesi Ege bölge temsilciliği önüne saat 12.00'de de Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP milletvekilleri, CHP ve HDP il örgütleriyle, sendikalar ve sivil toplum örgütü temsilcileri geldi. Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmaları bir kez daha kınandı. Açıklamalarda, basın üzerindeki baskılara ve haber alma hakkına vurgu yapıldı, tutuklamalar kınandı.

FOTO:Cihan

ANKARA'DA VEKİLLER CUMHURİYET'İN BÜROSUNU ZİYARET ETTİ


CHP milletvekilleri, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanmasının ardından gazetenin Ankara’da bulunan binasına 'geçmiş olsun' ziyareti için geldi. CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun sözlerini hatırlatarak, “Başbakan açıklama yaptı. Basın özgürlüğü bizim kırmızı çizgimiz şeklinde. Biz, Başbakan'ın verdiği sözün arkasında durmasını bekliyoruz, somut adımlarla. Sözleri söylemek çok kolay, ama önemli olan bunları uygulayabilmek. Bu değerleri gerçekten özümseyebilmek.” dedi.

CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan ile İstanbul Milletvekili Diden Engin, Cumhuriyet Gazetesi Ankara bürosu önünde tutuklamalarla ilgili açıklamalarda bulundu.
Yaşanan olayların son derece üzüntü verici olduğunu söyleyen Milletvekili Engin, son yıllara bakıldığında Türkiye’nin uluslararası ortamda sürekli olarak basın özgürlüğü ile ilgili olumsuz haberlerle gündeme gelmesinin son derece üzüntü verici olduğunu kaydetti. Engin, sözlerine şöyle devam etti: “Gazete binalarına taşlı, sopalı saldırıların, uluslararası alanda Türkiye çok olumsuz bir profil çizdi. Bütün bu saldırılardan sonra gazetecilerin işten atılması. Bugün yaşamış olduğumuz olay Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmış olması, asıl basın özgürlüğü ve halkın haber alma özgürlüğünün geldiği nokta açısından son derece üzüntü verici. Başbakan açıklama yaptı. Basın özgürlüğü bizim kırımızı çizgimiz şeklinde. Biz, Başbakan'ın verdiği sözün arkasında durmasını bekliyoruz, somut adımlarla. Sözleri söylemek çok kolay, ama önemli olan bunları uygulayabilmek. Bu değerleri gerçekten özümseyebilmek. Bizim beklentimiz halk olarak haber alma özgürlüğümüz kısıtlanmaması aynı zamanda bizlere saygı duyulmasını bekliyoruz.”

FOTO:DHA


Adana Barosu'na kayıtlı avukatlar da Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasını protesto ettiler. Avukatlar elllerinde Cumhuriyet gazetesi ile birlikte Sözcü gazetesinin manşetlerini taşıdılar.


MECLİS'E SORU ÖNERGESİ VERİLDİ


Öte yandan HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle Meclis Başkanlığına soru önergesi verdi.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün, Suriye'ye gönderilen MİT TIR'larıyla ilgili haberden ötürü 26 Kasım gece saatlerinde verilen karar uyarınca tutuklandığını hatırlatan Beşkaş, "Can Dündar ile gazetenin Ankara temsilcisinin tutuklanmasına konu haber o dönem çok yankı uyandırmış olup bir müddet sonra haber içeriğinin doğru olduğu da ortaya çıkmıştır. Nitekim hükümet yetkililerinin TIR'lar içerisinde ilaç olduğuna ve Türkmenlere gittiğine dair açıklamalarına ilk yanıt dönemin muhalefet partisi milletvekili, mevcut hükümetin ise Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’ten gelmiş ve Türkeş 'Ben bizzat biliyorum vallahi billahi o TIR'lar Türkmenlere gitmiyordu.' demiştir. Akabinde TIR'larda ilaç kutuları diye iddia edilen kutuların altında silahlar olduğu da ortaya çıkmış ve gelinen noktada Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 'silahsa silah ne olmuş yani' şeklindeki açıklaması ile TIR'larda silah olduğunu açıkça ifade etmiştir. Ancak tüm bunlar karşısında yargı erki; sivil iktidarın hüküm yürütme aracına dönüştüğünün bir kanıtı olarak sadece haber yapan ve üstelik yalan haber değil, doğruluğu kanıtlanmış haber yapan iki gazeteciyi mesnetsiz bir biçimde tutuklamıştır. Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki yargılama da usule aykırı bir diğer hukuk dışı uygulama da basın suçları kapsamındaki bu olayda 4 aylık dava açma süresinin yani yasada var olan bir hükmün de egale edilmiş olmasıdır." dedi.
Bu bağlamda Beştaş, şu soruları yöneltti: "Adalet Bakanı ve hukukçu kimliğiniz ile bu yargılama ve tutuklama kararı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 'Ben davamı açtım. Bu haberi özel haber olarak yapan kişi de öyle zannediyorum ki bunun bedelini ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu' şeklinde TRT 1’de yaptığı konuşmasının bu davadaki tutuklama kararı ve akıbeti ile bir ilgisi var mıdır? Bağımsız yargı erki ne zamandır Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkililerinin sözlerini talimat kabul edip işlem yapmaktadırlar? Hakim ve savcılara ayrıca sözlü yahut yazılı talimat gönderilmekte midir? Yoksa hakim ve savcılar Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkililerinin her açıklamasını talimat olarak mı kabul etmektedirler?
Mahkemenin Basın Kanunun 26 ıncı maddesinde yer alan 4 aylık sürede dava açma zorunluluğunu düzenleyen hükmüne aykırı davranarak olayın üzerinden 5 aydan fazla süre geçtikten sonra tutuklama kararı verme nedeni nedir? Mahkemelerin yasal mevzuata aykırı davranmasının dayanağı nedir? Bu konuda mevzuata aykırı kararlara hükmeden yargı görevlilerine bir yaptırım uygulanmayacak mıdır?
Tüm hukuk çevrelerinin ve hatta Yargıtay başkanının dahi kaygı ile izlediği bu hukuk dışı karar ile ilgili olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Kararın basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına bir darbe olduğunu düşünüyor musunuz? Bu karar ile Anayasal güvence altında olan 'haber alma hakkı' zedelenmiş ve karardan en büyük zararı gören tüm Türkiye halkları olup bu zararın telafisi adına yargının bağımsız çalışabilmesine yönelik bir çalışma yürütecek misiniz?
Mevzuatın ve yasa hükümlerinin uygulanmaması sonucu oluşan hukuksuzluğun yarattığı ve yaratacağı tehlikenin boyutlarını Bakanlık olarak değerlendirmekte misiniz? Hukuksuzluğun toplumsal bütünlüğü zedeleyeceğini düşünüyor musunuz? Bakanlığınızın hukuksuzluğun yaratacağı güvensizlik ortamına ilişkin yeni dönemde uygulayacağı politika ve vizyon nedir? Yoksa Erdem Gül ile Can Dündar’ın hukuksuz bir biçimde tutuklanmış olması yeni hükümet dönemi politikalarınızın bir başlangıcı mıdır?"

(DHA-Cihan)