Gökmen ULU / İZMİR

Valiliğin sıkıyönetim genelgesi İzmir'i ayağa kaldırdı. Demokrasi, adalet ve özgürlük için kenetlenerek valiye sert tepki gösteren İzmirliler SÖZCÜ'ye konuştu.

AYDIN ÖZCAN (İzmir Barosu Başkanı)

Hukuka aykırıdır, dava açacağız Anayasa, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile tanınan bu haklar, temel hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirilmektedir.Valiliğin bu uygulaması yasalarımıza ve hukuka aykırıdır.Biz İzmir Barosu olarak bu genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile idare mahkemesine başvurarak dava açacağız.Bireylerin veya sivil toplum örgütlerinin belli konular ya da haksızlıklar karşısında görüşlerini kamuoyuna açıklama haklarının kısıtlanmasını kabul etmiyoruz.Antidemokratik buluyoruz.Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması değil, genişletilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

KANİ BEKO (DİSK Genel Başkanı)

Vali sıkıyönetim komutanı olmuş İç Güvenlik Yasa Tasarısı TBMM'den geçerse Türkiye polis devleti olacak.Savcı talimatı ve mahkeme kararları olmadan valiler eli ile Türkiye bir açık cezaevine dönüşecek.Görünen o ki bunun ilk uygulaması İzmir'den başladı.İzmir'de adı konulmayan bir sıkıyönetim ilan edilmiş ve vali de sıkıyönetim komutanı olmuş.Bu genelge bir an önce geri çekilmeli.İzmir tarihine bakarsanız demokrasi için bedel ödemiş insanların yaşadığı bir kent olduğunu görürsünüz. İzmirliler özgürlük, adalet, demokrasi, barış ve kardeşlik duygusu ile valiye karşı demokratik tepkisini ortaya koyacaktır.İzmirliler susmaz, toplumsal muhalefet harekete geçer.Bedeli ne olursa olsun...

OKTAY VURAL (MHP Grup Başkanvekili - İzmir Milletvekili)

Milletin değil, AKP'nin valisi Parti devletinin geldiği nokta bu.Böyle bir şey olabilir mi?İnsanların şiddete varmadan, barışçı ve demokratik şekilde basın açıklaması yapmalarının engellenmesi kabul edilebilir mi?Kanunun hangi maddesine dayanarak bu yasaklamayı getiriyorlar? Demokratik ve hukuki de değildir.Kesinlikle kabul edilemez.Bu zihniyet aslında İç Güvenlik Yasası'nın ne kadar tehlikeli boyutlarda kullanabileceği bakımından oldukça önemli."Sen niye yoldan geçtin, niye böyle yaptın" diye vatandaşlarımızı 48 saat gözaltına alacaklar.İzmir gibi huzurlu bir kenti sıkıyönetim haline dönüştürüyor.Zaten İzmir Valisi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin il başkanlığını yapıyor.Geçen seçimde Binali Yıldırım'ın kampanyasını sürdürdü.Bu valinin İzmir'e yakışmadığı açık ve net.

BEDRİ SERTER ( CHP İzmir İl Başkanı)

İç Güvenlik Yasası'nın ipucudur Hükümetin siyasi bir organı gibi çalışan İzmir Valiliği, aydın ve haksızlığa baş kaldıran, biat eden değil, sorgulayan, bunun neticesinde düşüncelerini eyleme dökerek bu duyarlılıklarını alanlarda gösteren İzmir Halkı'ndan çok rahatsız olmaktadır.Valiliğin bu kararı insan haklarına aykırılık teşkil etmektedir.Hak arama özgülüğü bu tür genelgelerle kısıtlanmaktadır.Önceden izin alınmadan basın açıklaması yapılması anayasal bir haktır.Demokratik toplumda olması gereken, özgürlükler önündeki engellerin kaldırılmasıdır.Fakat burada önceden sahip olunan demokratik bir hak da ortadan kaldırılıyor.Valilliğin bu genelgesi, daha mecliste görüşme aşamasında olan, daha ağır yasaklar, baskılar içeren iç güvenllik paketinin uygulamasının nasıl olacağının ipucunu vermektedir.Seçim arifesinde iktidarının yıkılacağı korkusunu yaşayan hükümet en ufak bir basın açıklamasından dahi rahatsız olmaktadır.Bu sebeple halkımızın sandığa giderken çok iyi düşünmesi gerekir; daha demokratik, hukukun tüm kurumları ile işletildiği bir Türkiye mi, yoksa baskının, gözaltıların yaşandığı, hukukun olmadığı, ölümlerin olduğu bir Türkiye mi?

MİSKET DİKMEN ( İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanvekili)

Kamu düzenini değil, iktidarı koruma amaçlı Valilik tarafından alınan bu kararlar İzmir gibi demokrasinin beşiği bir kentte büyük bir demokrasi ayıbıdır.Protesto ve ifade özgürlüğüne yasak koyan bu zihniyet tek adam ve yasakçı zihniyetin yansımasıdır.İzmir Valisi Sayın Mustafa Toprak’ın imzasıyla yayımlanan son kararlar Meclis’te görüşülen İç Güvenlik Yasası’nın demosu niteliğindedir.İç Güvenlik Paketi tamamen yasalaşırsa ülkenin nereye gideceğinin, hangi akıl almaz kararlara imza atılacağının bir göstergesidir.Yayımlanan kararlara baktığınızda kamu düzenini korumaktan ziyade siyasi iktidarı koruma, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini engelleme ve tek ses, tek adam yönetimini getirme amaçlı olduğu açıkça görülmektedir.İlk adımı atılan ve sonunun nereye varacağı belli olmayan, sıkıyönetim dönemini aratmayan bu kararları kınıyor, İzmir gibi demokrasinin beşiği bir kentte yapılan demokrasi ayıbından bir an önce vazgeçilmesini

AZİZ KOCAOĞLU (İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı)

Mahsurlu genelge kaldırılmalı İzmir, tüm kamuoyunun da yakından bildiği üzere, sevecen ve demokrasiyi yaşamına sindirmiş insanların yaşadığı, katılımcı demokrasinin kalesi bir kent. Demokratik haklarını, protesto haklarını her konuda açıklıkla ama demokrasiden, kurallardan ve yasal çerçeveden ayrılmadan kullanan bir kent. Burası Türkiye’nin en ileri, en aydınlık, en özgürlükçü kenti.. Sayın Valimizin İzmirlilerin demokratik haklarına karşı sıkı yönetim yasalarını çağrıştıran bir genelge yayınlamasını anlayamadım, algılayamadım. Bu genelge son derece mahsurludur. Çağrım, Sayın Vali’nin bir an önce bu genelgeyi yürürlülükten kaldırmasıdır.