Saygı ÖZTÜRK / ANKARA

Kılıçdaroğlu, “AKP’nin varlığı bile Türkiye için ağır yük oldu” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi için "Çanakkale törenlerine hiç gelmedi’’ açıklamasını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Hayatımda bu kadar büyük yalan duymadım. Ben gittim. Beyaz sarayın sürekli yalanlamasına alıştık da, biz bu yalanlarla bu kadar uğraşamayız" dedi.

Türkiye’de Osmanlının son dönemleri gibi lüks ve şatafatın giderek yayıldığını, iktidarda olanların “Lale Devri” yaşadıklarını savunan Kılıçdaroğlu, hükümetin “büyüme rakamları” için de “vicdansız büyüme” benzetmesi yaptı. Kılıçdaroğlu şu mesajları verdi:

İTİRAZ KOROSU

Vicdansız büyümenin en tipik örneği asgari ücrettir. Biz asgari ücretten vergiyi kaldırıp net 1.500 lira yapacağız. Buna koro halinde itiraz ediyorlar. Maliye Bakanı ‘Bu işçiye yapılan zulümdür’ diyor. Ben basit bir hesap yapıyorum. Asgari ücret 949 lira. Üç çocuklu bir aile üç öğün birer simit ve birer çay içmiş olsa, en düşük fiyatla söyleyelim 10 lira eder. Üç öğünde bu ailenin simit-çay harcaması 30 lira tutar. Bu ayda 900 lira eder. Geriye 49 lira kalıyor. Bununla o aile nasıl geçinsin? Bize ‘kaynak nerede?’ diyenler büyük ölçüde AKP’den beslenenlerdir. Çünkü o kaynak kendilerine gelecek, başkalarına gitmeyecek.

YANDAŞLARA AKTARIYORLAR

Bunlar iktidara ‘çay-simit’ hesabıyla geldiler. Doğrudan vatandaşın cebine el attılar. Fakir fukaradan vergiyi toplayıp kendi yandaşlarına aktardılar. Ben bu hesabı Davutoğlu’nun da, Maliye Bakanının da, bu tablodan sorumlu olan Ali Babacan’ın da yapmasını istiyorum. Şu soruyu soruyorum: hani siz fakir fukara, garip gureba dostuydunuz?

550 BİN KİŞİ VAR

Türkiye’de hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, cezaevine girmek için sıra bekleyen 550 bin vatandaş var. Borcunu ödemek için anlaşmış ancak ödeyememiş vatandaşlar var. Bunları polis de yakalamıyor. Çünkü cezaevlerinde yer yok. Taahhüdü ihlal cezasını kaldıracağız. Ekonomik suça, ekonomik ceza vereceğiz. 550 bin vatandaşı cezaevine girmekten kurtaracağız. Merak ediyorum, ben 550 bin kişiyi cezaevinden kurtaracağım derken, Davutoğlu ne diyecek ? ‘Hapishanelerde yer var, onları niçin kurtarıyorsunuz?’ diyecek mi?

MAL VARLIĞINI AÇIKLA

Alın teriyle zengin olanlara saygı duydum. Ama hortumcuların da karabasanı oldum. 13 yılda 17 milyon yoksul yarattılar. Önce bunun hesabını versinler. Davutoğlu da mal varlığını benim yaptığım gibi internet sitesine koyup açıklamasını bekliyorum. Biz her kuruşun hesabını veriyoruz. Yaptığı bazı açıklamalar bir zenginlik itirafıdır. Açıklasın mal varlığını da biz de görelim..

YOLSUZLUK

Yolsuzluğun parçası olan yolsuzlukla mücadele edemez. Hükümet yolsuzlukla uğraşmadı. Kul hakkı yemek en büyük günahsa bunun hesabı sorulması lazım. Siyaset kul hakkı yemek değildir. AKP yolsuzlukla mücadele konusunda hiçbir adım atmadı. Örneğini vereyim: 2002’de yolsuzluk mücadele komisyonu kuruldu. O raporun sonuç bölümünde yolsuzlukla mücadele için neler yapılacağı yazılıydı. O günden bu yana hiçbir şey yapılmadı. Çünkü yolsuzluğu hayat tarzı olarak benimsediler. 4 bakanı yüce divanı göndermemelerinin nedeni de budur.

MÜSLÜMANLIKLARI SORUNLU

Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları 2002-2015 tarihleri arasında gerçekleştirildi. İşin garip tarafı bunu bir bakan çıkıp TV’de açıkça itiraf etti. Bunların Müslümanlıkları da su götürür. Kalkıp da Kuranı Kerimden söz ederken ‘Bakara-makara’ edebiyatı yapanlar, halkın kutsal değerleriyle dalga geçenlerin Müslümanlıkları sorunludur. Yolsuzluk yapanların mutlaka cezalandırılması gerekir. Çünkü çalınan her kuruş vatandaşın kendi cebinden alınan paradır.

VİCDANSIZ BÜYÜME

Seçimlere epey zaman var. Zorunlu olmadıkça yolsuzluk konusuna girmeyeceğim. Toplum yolsuzlukları ve boyutlarını biliyor. Toplum yolsuzluktan sonra evde tencere kaynayıp kaynamayacağı derdinde. Ben aylığı yetersiz, çocuğu işsiz, uyuşturucu batağına sürüklenmiş gençlerle uğraşıyorum. 2002’de Türkiye nüfusunun yüzde 1’i toplam servetin yüzde 39’una sahipti. 2014’de ise Türkiye nüfusunun yüzde 1’i, toplam servetin yüzde 54’üne sahip. O yüzden buna ‘vicdansız büyüme’ diyoruz.

AKP ÇOK BAŞLI

AKP şu anda Türkiye’nin en dağınık partisi görünümünde. Partinin içinde çok başlılık var. Yetkisini kullanamayan ve ekonomik sorunların altında ezilen bir Başbakan var. Çözüm önerilerimize itiraz eden, savunmaya geçen bir hükümet var. Gelinen nokta: Bu hükümet Türkiye için bir şey yapamaz. Bu hükümetin varlığı Türkiye’ye bir yük olmaya başladı. Bizde çok iyi bir atmosfer var. Çok daha iyi güzel sonuçlar elde edeceğiz. Koalisyon tartışmaların erken başlamasını da doğru bulmuyorum. Koalisyonu konuşmak çok erken.