Fakat bu tatil alternatiflerinin yanın da bir de İstanbul’a sadece 1 saat 45 dakika uzaklıkta olan Belgrad var! Ben size ‘Ne Yunan Adaları ne Çeşme asıl rota vizesiz Belgrad!’ diyorum.
1. Dünya Savaşı ve 2. Dünya Savaşı’nı atlatan. Uzun yıllar Osmanlı daha sonra Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun egemenliği altında yaşayan Belgrad çok görmüş ve geçirmiş bir şehir. 2012 yılında Türkiye ile vizelerin kaldırılmasının ardından deyim yerindeyse kente bir Türk turist patlaması yaşanıyor. Türk Hava Yolları bazı günler günde Belgrad’a iki sefer düzenlerken tur şirketleri sürekli kampanyalar yapıyor.
Genel bilgilerle başlayalım… İlk olarak şunu belirteyim ki Belgrad çok ucuz bir şehir. Özellikle yeme-içme söz konusu olduğunda çok uygun fiyatlarla karnınızı tıka basa doyurabiliyorsunuz. (İyi pizzanın dilimi 2 TL, patates kızartması 4 TL, tabak dolusu köfte (iki kişilik) 15 TL) 1000 sırp dinarı yaklaşık 10 euro yapıyor.
Ziyaret için yaz ayları makbul çünkü kentin kışı gerçekten çetin geçiyor. Ben ziyaret için eylül ayını seçtim hava ne çok sıcak ne çok soğuktu. Gündüzleri 20 geceleri ise 10 derece civarındaydı.
Kentte ulaşım oldukça kolay. Eğer benim gibi yürümeyi seviyorsanız çok da otobüse ihtiyaç duymayacaksınız. Hoş otobüse ihtiyaç duyarsanız da bilet ücreti 70 dinar. 5 günlük ulaşım kartını 1000 dinar gibi bir ücrete edinebiliyorsunuz.
Küçük bir uyarı… Otobüslerde kartınızı basmayı sakın ihmal etmeyin. Zira yerel halk asla otobüsler için para ödemiyor, fakat otobüslerde kol gezen görevliler turistleri resmen avlıyor ve kart basmayan turistlere 20 euro civarında bir para cezası kesiyorlar. Aktarma süresini 10 dakika ile kaçırdığım için ben bu cezayı ödedim sizleri uyarım kamusal borcumu ödeyeyim.
Bu genel bilgilerden sonra gelelim gezilecek yerlere… Belgrad hala Osmanlı izlerini taşıyan bir şehir. Ben Skadarlija isimli kentin eğlence merkezi olarak kabul edilen bir yerde kaldım. Buradaki Sırplarla konuştuğumda sokakların mimarisinin hala Osmanlı zamanındaki gibi olduğunu evlerin ise restorasyon gördüğünü söylediler.
Belgrad Tuna ve Sava nehirlerinin etrafında kurulmuş bir kent. Şehir eski belgrad ve yeni belgrad olarak ikiye ayrılmış. İşiniz genelde eski Belgrad’da olacak. Kalemegdan, (Kalemeydan), Dortcol (Dörtyol), Knez Mihailova eski Belgrad’da başlıca görülmesi gereken yerler…
KALEMEGDAN
Belgrad Kalesi’nin bulunduğu bu bölgede Belgrad tarihinin bütün izlerine rastlamak mümkün İstanbul Kapısı’ndan girilerek başlanan kale yolcuğulu enteresan bir deneyim sunuyor. Tarih öncesi dönemde de Belgrad’da yaşayan ilk insanlar bu bölgeye yerleşmiş. Kalemegdan’da Mora Fatihi Damat Ali Paşa’nın türbesi, Barış Heykeli ve Sava ile Tuna nehirlerinin birleştiği bölgeleri görmek mümkün. Küçük bir anımsatma İngilizce ses rehberinden almadan kaleye girmeyin çünkü kiril alfebesinden bir şey anlamak sizin için imkansız olacak. Vakti olan Belgrad Kalesi’nin içindeki işkence müzesine de bir göz atmalı. Ortaçağ sorgularında kullanılan bu müze biraz midenizi bulandıracak ama şu anda sahip olduğumuz yasalara da şükredeceksiniz…
KNEZ MİHAİLOVA
Kalemegdan’nın bitişinin ardından Belgrad’ın en işlek caddesi olan Kn’ya varıyoruez Mihailovaz. Knez Mİhailova için İstiklal Caddesi benzetmesini yapsak hiç de yanlış olmaz. Dünyaca ünlü giyim markaları ve kafelerin bulunduğu bu alanda şehrin kalbi atıyor. Anımsatalım giyim ve kıyafet alışverişi yapmayı düşünenler bunu Belgrad’da yapmasın çünkü kent o konuda Türkiye’den bile pahalı olabiliyor. Knez Mihailova üzerindeki kafeler genelde bistro tarzı. İnsanlar kahvelerini yudumlayıp kalkıyor. Pek çok pizzacı ve nargileci de meydan üzerinde yerini almış. Knez Mihailova’nın ara sokaklarındaki dondurmacı Moritz kesinlikle denenmeli! Cadde üzerinde bulunan Belgrad Felsefe Fakültesi de caddeye hoş bir tarihi doku veriyor.
NİKOLA TESLA MÜZESİ
Sırbistan tarihinde pek çok milli kahraman olsa da kentin simge ismi tartışmasız sırp dahi Nikola Tesla… Sırp dahi gençlik döneminin ardından ülkeye bir daha adım atmamış olsa da Sırplar Tesla’ya milli kahraman muamelesi yapıyor. Havalimanına da Tesla’nın ismini veren Belgrad’da Nikola Tesla’nın küllerinin de bulunduğu müze kesinlikle ziyaret edilmeli. Giriş ücretinin 500 dinar olduğu müzede Tesla’nın icatlarına ilişkin deneyler sergileniyor. Tesla’nın şahsi eşyalarının da bulunduğu müze hayal edildiği kadar büyük değil çünkü Sırp dahi hayatı boyunca çok eşya kullanmayı seven biri olmamış. Vefatının ardından yeğeni ABD’ye giderek Tesla’nın eşyalarını Belgrad’a getirmiş ve bu müze kurulmuş. Uzaktan kumanda, kablosuz güç transferi gibi alanların mucidi olan Tesla'nın külleri de bu müzede sergileniyor. Belgrad’a gidip de burayı görmeden dönmek olmaz!
SKADARLIJA
Belgrad’ın en tarihi merkezlerinden olan Skadarlija’da eğlence hiç bitmiyor. Belgrad’ın en şık restoran ve barlarının olduğu bu alanda en dikkat çeken yer ise Francuska sokaktaki pizacı Bucko o kadar şık restoran arasında sokak arasında küçük bir pencereden halka pizza satan Bucko’nın önünde sabah akşam devasa kuyruklar görmek mümkün. Bütün (ve kocaman) bir pizanın 500 dinara (15 TL civarı) alınabildiği Bucko kesinlikle denenmeli. Skadarlija’dan Dortcol’a doğru yürürken yol üzerinde olan İtalyan restoranı Casa Nova en azından lazanyası için denenebilir.
Uzun bir günün ardından bir şeyler içip rahatlamak istiyorsanız Skadarlija'daki Blaznavac kesinlikle size önerim.
ZEMUN
Otobüsle yeni belgrad’a geçtikten sonra Nikola Tesla bulvarı boyunca uzun bir sahil şeridi sizi bekliyor. İşte bu sahil şeridi belgradlıların çoluk çocuk hafta sonlarını geçirdiği Zemun bölgesi. Tuna nehri kenarındaki restoranları ve uzun sahil şeridiyle Zemun’u kesinlikle ziyaret edin! Küçük bir uyarı: Sakın Google Maps’ten falan bakıp Zemun’un merkezine gitmeyin. Çünkü orada hiçbir şey yok boşu boşuna 2 saat yol gidersiniz. Siz Zeleni Venac’tan 84 nolu otobüse binin ve Yeni Belgrad'a geçince sahili gördüğünüz ilk yerde inin.
Zemun’daki restoranların hemen hemen hepsi alabalık ve balık mezeleri servis ediyor. Buradaki restoranlar biraz pahalı. Fakat Türkiye’de su kenarında bir yerde yemek yemekten çok çok daha ucuz olduğu kesin.
KISA... KISA...
SAVA KENARINDAKİ KULÜPLER
Sava nehrinin kenarında pek çok gece kulübü var. Ben gün boyu çok yürüdüğüm için akşam yerel barlarda oturmayı tercih ettim. Ama siz gidin ve bu tecrübeyi yaşayın!
ADA CİNGLİA
Sava’nın ortasında bulunan Ada Cinglia bisiklet sürmek için ideal bir mekan aynı zamanda buradan nehre de girebilirsiniz. Fakat uyaralım buranın suyu tuzlu su olmadığı için denize girmeye benzemiyormuş. Yüzücünün su üstünde kalması için daha çok efor sarfetmesi gerekiyor.
TAKSİLER
Kentte taksiye binmeyin. Gerçekten gerek duymayacaksınız. Fakat binmek zorunda kalırsanız üç farklı tarife kullanıyor taksiler 1. si gündüz 2. si gece 3. sü ise turist tarifesi. Turist tarifesinde yüklü bir taksi ücreti alıyorlar. Belgrad’da her taksiye güvenemiyorsunuz. Eğer bir mekandan çıkıyorsanız bırakın o restoran size taksi söylesin böyle durumlarda tatsız tarifelerle karşılaşmıyorsunuz. Taksi fiyatları ise normalde oldukça uygun. Şehir içinde maksimum 1000 dinardan (Yaklaşık 35 TL) fazla taksi ücreti ödemezsiniz.
YEMEKLER
Sırp mutfağı ile Türk mutfağı arasında belirgin farklar yok. Balkan ülkelerinde olduğu gibi Belgrad’da da yemekler et ağırlıklı. Et yemeklerini denemek için Zeleni Venac’la Knez Mihailova arasındaki Mikan Restoran kesinlikle denenmeli. Burada biz bir Macar gulaş, dana tandır, 2-3 meze ve iki meşrubata 2000 dinardan az bir ücret ödedik. (Yaklaşık 70 TL)
Sırpların 'cevapi' kebabı ismini verdikleri yemekleri oldukça meşhur. Bu yemeğin tadı ise bildiğiniz İnegöl köfteye benziyor. Sırbistan’da köfteye 'cufte' diyorlar. Bizim yaptığımız köftenin yuvarlık halini düşünebilirsiniz.
Yemeklerin yanında mutlaka kaymak isteyin. Sırplar kaymağı kaymak ve peynirle yoğuruyorlar anlayacağınız tatlı bir şey değil ve yemeklere çok güzel bir tuzlu lezzet katıyor.
Belgrad sokaklarında adım başı pizzalar var hepsi de çok ucuz ve lezzetli çekinmeden yiyin. Hassasiyetiniz varsa içinde domuz eti olup olmadığını kesinlikle sorun çünkü çoğunun içinde domuz eti var.
Bucko Belgrad'ın en ünlü pizzacılarından. Şu gördüğünüz 2 liralık pizza dilimini alabilmek için 20 dakika kuyruk bekliyorsunuz. Ama tadı muazzam.
Bu arada Belgrad’da esnafın, garsonların çoğu İngilizce biliyor bu anlamda hiç bir sorun yaşamayacaksınız.
Belgrad'ın merkezindeki Aziz Sava Katedrali.
150-200 dinar arası (1-1.5 euro arası) bırakacağınız bir bahşiş garsonları yeterince memnun edecek. Fazlasına girmeyin babanızı fabrikatör sanırlar.
Bu arada evet Sırp kızları gerçekten çok güzel.
