Reza Sarraf ABD’de tutuklandı, Türkiye’de bir sevinç dalgası.
Niye biliyorsunuz değil mi ?
O kadar uzun zamandır “hakkın yerini bulmadığı, yapanın yanına kâr kaldığı ve sadece adaletin değil vicdanın da sükut ettiği” bir ülke ki burası...
Kendi savcılarımıza, hakimlerimize değil, çok uzak bir ülkenin adaletine güvendiğimiz günler. Hazin.
Bir okuyucum kafamdan geçenleri özetleyen bir mesaj atmış, kendisinin ismi bende kalmak üzere, aynen paylaşmak istiyorum sizinle, okuyun, haksız mı ?
“Gelişme çok sevindirici ama, “Reza Zarrab, Amerikan adaleti ile tanışacak...” falan gibi, Amerikalılar için, hiç de hak etmedikleri kadar yücelten ifadeler kullanmayı, tercih etmemek lazım.
Amerikalılarda adalet duygusu olsaydı, Türkiye ve Ortadoğu bu hale gelmezdi !
Ben olsam, ABD’yi övmek yerine ;
“Zarrab’ın önüne yatanlar, şimdi yanına yatacaklar” demekle yetinirdim...
İran’a ambargo uygulama kararını veren ;
Amerikalıları da, Reza’nın yanına yatırmak koşuluyla !!!
Asıl suçlu ;
Normal ticareti engelleyerek, Babek’leri, Zarrab’ları doğuran, o ambargo zaten...
ABD’nin emperyal hevesleri yüzünden, ticari ve mali sıkıntılar çektiğimizi...
Derin bir uygarlığa ve köklü devlet geleneğine sahip olan İran’ın, potansiyel gücünü kırmak amacıyla ambargo uygulamanın,
‘ADALET’ ile falan, uzaktan yakından hiçbir alakası olmadığını...
Söylemek gerekiyor.”

Herkesin “ortancası” kendine !


Bir “ortanca hanım” tartışmasıdır gidiyor.
Ali Ağaoğlu’nun “ortanca hanım” gafı en çok da kadınları çok kızdırmış.
Niye kızdıklarını anlamadım ben.
Hele bazı köşelerde “ahlak dersleri” okudum ya, gülesim geldi !
Bir ülke düşünün ki; esnafından siyasetçisine, iş adamından gazetecisine, ya evli ve sevgilisi var, ya evli metresi var, ya evli ama escort kızlarla takılıyor...
Bir ülke düşünün ki; küçücük çocuklar babaları yaşında adamlara “veriliyor”, kayınbirader ölen kardeşinin karısını alıyor, sokaklarında kadınlar tecavüze uğruyor...
Bunca rezillik arasında Ali Ağaoğlu, bildiğimiz Ali Ağaoğlu.
Çıkmış, herkesin bildiği, İstanbul’da neredeyse sırf bu işler için siteler kurulan bir gerçeği açıkça ifade etmiş.
Kızmayın.
Kızacaksanız yıllardır bu ülkede evlerde süre giden “riya”ya kızın.
Evliymiş gibi yapanlara, mutluymuş gibi anlatanlara, sadıkmış gibi dolaşanlara...
Ben de kızdım ama neden ?
Ben Ali Ağaoğlu’nun “ortanca” sözüne değil, asıl “fakirler karanfil bırakıyor, biz gül bıraktık” sözüne çok ama çok kızdım !
İlki, kendisini ve üçüncü kişileri ilgilendiriyor.
Ama diğeri koca bir ülkenin değerlerini hiçe saymak demek, korkunç bir yaklaşım, kabul edilemez bir söz.
Hiçkimse, ne kadar para kazanmış olursa olsun, hangi makamlarda bulunursa bulunsun bu güzelim ülkenin vicdanlı, namuslu, vatansever insanlarını böyle aşağılayamaz !
Ali Ağaoğlu ülkesi için endişelenen, kaybettiğimiz evlatlarımıza gözyaşı döken bu insanlardan ve değerlerini aşağıladığı için Türkiye’den derhal özür dilemelidir.

Ensar Vakfı’na sponsor olan şirket


Kim olduklarını siz zaten biliyorsunuz, Türkiye’nin en değerli markalarından biriydi, bir GSM operatörü.
Ensar Vakfı rezaletinin ardından bu vakfa sponsorluk desteği verdikleri çıkmıştı ortaya.
Sosyal medyada ve tüketiciler tarafında büyük tepki ile karşılandılar, kendilerine iletilen sorulara da uzun süre yanıt vermediler.
Nihayet perşembe sabahı “Ensar Vakfı’na desteğimiz sürecek” açıklamasını yaptılar.
Aferin, tebrik ediyorum !
Demek ki “hayata bağlanılamıyor” artık bu şirketle.
Demek ki bir ülkenin hassasiyetlerinde uzak “bir gruba biat” böyle oluyor.
Bu şirket Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile yıllardır yürüttüğü Kardelenler Projesi’ni de bırakmış.
Anlaşılan yönetim değişince desteklenecek vakıflar da değişmiş !
Çevremdeki herkes bu operatörü bırakıyor, ben de 20 yıl sonra hizmet aldığım şirketi değiştiriyorum.
Kısa ömürlerimizde vatandaş olarak bizim de dar da olsa etki alanlarımız var. Böyle zamanlarda bu kararları vermek görevimiz.
Gezi Dönemi’nde açıklamaları nedeniyle GS taraftarlığımı bırakmış, artık takım tutmadığımı, Çarşı’yı desteklediğimi açıklamıştım.
Şimdi de Ensar Vakfı’ndaki tecavüzlere dair iki kelam edemeyen Turkcell’i bırakıyorum.


Kadınların beyni


Her gün yeni bir şey öğreniyorum kadınlar hakkında, en son da şunu öğrendim :
Hamileyken rahimde bebeği anneye bağlayan plasentadan pek çok sıvı ve hücre alışverişi yapılıyormuş.
Bebeğin zaten bu şekilde beslendiğini biliyoruz.
Bilmediğimiz plasenta aracılığı ile bebeğin bazı hücrelerinin annenin beynine kadar gidebildiği !
Yani doğumdan sonra bile annelerin beyninde çocuklarının hücreleri oluyormuş. Tıp şimdi erkek çocuk hücrelerinin annelerin Alzheimer olmasını engellediğini düşünüyor, bunu araştırıyor.
Çok acaip değil mi ?
Annelik bir hastalık diyorum da inanmıyorsunuz,
işte buyurun !


Adım Adım’dan harika haberler var


Koşarak bağış toplayan bir sivil organizasyon Adım Adım.
Son olarak Antalya Maratonu’nda “İyilik İçin” koşmuşlardı, hatırlarsanız.
Ben de her fırsatta yazıyorum onları, iyilik peşinde koşan bu binlerce kadın, erkek ve gence bayılıyorum.
Antalya’da 12 vakıf için koştular, çok başarılı olmuşlar.
Bana da şahane e-posta atmışlar, bakın insanlar nasıl da fark yaratabiliyor :
“Özlem, sana önemli bir haberimiz var.
İyilik bulaşıcıdır, işte kanıtı.
Antalya Maratonu’nda 824 Gönüllü Koşucu, 18.000 bağışçıdan topladığı 1.476.000 TL bağışı, 11 dernek/vakıf aracılığı ile 8.162 ihtiyaç sahibine ulaştırdı.
Gönüllülük yapan, koşan, bağış yapan, bağışlarla hayatı değişen 27.000 kişi artık daha umutlu, daha mutlu. Bundan daha İYİ bir haber olabilir mi ?”
Yaşasın Adım Adım ! İstanbul Maratonu’nda ben de sizinle koşacağım, SÖZ !

BAK KIZIM


Hayatın senin için hoş sürprizler hazırladığına inan, gelen hep gidenden daha iyi
olacak. İnan ve her seferinde mutluluğu seç.