Korkunç bir akıl tutulması yaşıyoruz.
Ensar Vakfı’nda ondan fazla çocuğa karşı işlenen insanlık dışı suçun ardından yaşananlar ‘Yeni Türkiye’de (!) ‘yeni ahlak’ (!) anlayışının tatsız şifrelerini veriyor bize.
Çocuklara karşı işlenen cinsel suçlar konusunda iktidarın takındığı tavrın ürkütücülüğüyle karşı karşıyayız.
Ancak benim gibi uzunca sayılabilecek bir süredir kadınlara karşı işlenen şiddet ve cinsel suçlarını yakından takip edenler için çok da büyük bir şok değil bu doğrusu.
Son on yıldır öyle bir korunuyor ki bu suçları işleyen adamlar, şimdi benzeri türde bir kollamanın bu suçlara karşı yapılması da pek sürpriz değil ama yine de çok korkunç bir yüzleşme bizler için.
Biz kadınlara karşı işlenen o kadar çok suç, şefkatle, takım elbise indirimiyle taçlandırıldı ki şaşırtmıyor artık gelinen bu nokta.
Ama şimdi medyanın da, kamuoyunun da ilgisi bu yöne çekilince ülkenin her yanından kabus gibi haberler gündemimize çökmeye başladı.
22 yaşındaki bir adam olan S.A.’nın, Diyarbakır’da 16 yaşındaki N.B’yi kaçırarak demir sopayla dövdüğü ve cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 24 yıl hapisle yargılandığı davada sırtı sıvazlanmış.
Kızcağızın “Beni kurtarın!” diyerek telefon ettiği annesinin çağırdığı polisler tarafından tutulduğu evde bulmasına karşın, S.A sadece bir ay tutuklu kalıp sonra da tutuksuz olarak yargılanmış. Yine kahrolası ‘Rızası var’ cümlesi kurulmuş 16 yaşındaki bir çocuk için!
Tabii bir de iyi hal var. Bir kız çocuğunu kaçırıp defalarca istismar eden biri nasıl iyi hal sahibi olabiliyor anlamak mümkün değil.
7.5 ay olarak verilen ilk ceza 6 ay 7 güne indirilmiş.
Muhtemelen sonra araya aileler girecek ve belki de tecavüzcüsüyle evlendirilecek zavallı N.B.
Çünkü ahlak konusunda müthiş ikiyüzlü toplumumuza göre ‘kirlendi’ N.B.
Namusunu da ancak tecavüzcüsü temizleyebilir!
Ama şu an daha da kritik bir eşikteyiz. Aile Bakanı’ndan Başbakan’a, çatısı altında çocuklara karşı cinsel suçların işlendiği bir kurumun arkasında sıralanan iktidarın olduğu bir ülkede bu suça yeltenenler kendilerini daha da güçlü hissedecekler artık!
Zavallı N.B. ve onun gibi nice kırık ruhlu kimsenin umurunda bile değildi zaten.
Artık daha da sahipsiz tecavüz mağduru genç ve çocuklar bu ülkede...


Kocaeli’ndeki çocukların çığlığını duyan var mı?


İktidar tarafından sosyal medyanın neden bu kadar sevilmediğini anlamak çok kolay.
İşte dün yine sosyal medya ilginç bir olaya imza attı.
İzmit’te istismara uğrayan çocukların kaldığı bir rehabilitasyon merkezinin önünden geçenlerin dikkatini çeken çocuk çığlıkları, sosyal medyada geniş yankı buldu.
Durumun sesli görüntüsünü çekenler sosyal medyada olayı paylaşınca polisler barınağa gelmiş ama olay tam bir muamma.
Camdan bağıran kız çocuğunun çığlıkları insanın içini dağlayacak cinsten. “Kurtarın bizi!” diye bağırıyor çığlık çığlığa. “Burası kodes, buradan çıkış yok, bize işkence yapıyorlar burada!” diye bağırıyorlar.
Bekçi görüntüyü çekenlere müdahale etmeye çalışırken, “Burada bir sürü insanı sıkıntıya sokacaksın” diyor. Demek ki ortada insanları sıkıntıya sokacak bir durum var.
Sorun şu ki; hepimizin içinde olayın üzerinin kapatılacağına, doğru dürüst araştırma yapılmayacağına ve camdan bağıran kız çocuğuna kötü muamele yapılacağına dair bir korku var.
Diyemiyoruz ki “Devlet aslanlar gibi soruşturma yapar, ortaya çıkarır tatsız bir şey varsa”.
Diyemiyoruz... Boynumuz bükük... İçimiz karanlık...