Dayanma gücü kalmayan sanayiciden likidite sorunu yaşayan bankacıya, ödemelerini çeviremeyen KOBİ’den tasarrufları döviz kurları karşısında eriyen vatandaşa kadar herkes Merkez Bankası’nın TL’yi savunmak için güçlü adımlar atmasını bekliyor. Türk Lirası’nın ağustos ayında yüzde 30’dan fazla kayıpla son 10 yılın en ağır darbesini almasından sonra kur şoku karşısında Merkez Bankası’nın (MB) güçlü adımlar atmaması eleştiri konusu olmaya devam ediyor. Uzmanlar, geçici önlemlerin yaşanan kur şokunu önleme konusunda yetersiz kaldığını belirterek “Acil önlem alınmalı yoksa çok geç olabilir” değerlendirmesi yapıyor.

18 BANKANIN NOTUNUN DÜŞÜRÜLMESİ


Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in bankaların yakın dönemde fonlama ihtiyacı duyabileceğini belirterek 18 Türk bankası ve 2 finans kuruluşunun kredi notunu düşürmesi, Standard&Poor’s ve Fitch’in uyarıları piyasalar üzerindeki baskıyı artırdı. Atağa kalkan dolar 6.83 lira seviyelerini aştı. Merkez Bankası’nın aldığı önlemlerin kur krizini durdurmaya yetmediği gibi, MB’nin yakın dönemde harekete geçme konusunda isteksiz davrandığı yönündeki güçlü algı da döviz kurlarındaki tırmanışta etkili oluyor.

ABD İLE KRİZ DEVAM EDİYOR


24 Temmuz’da beklentilere karşın faiz değişikliğine gitmeyen MB’nin 13 Eylül toplantısında nasıl bir karar alacağı merakla bekleniyor. Piyasalar faiz artışı taraftarı olsa da bankanın hükümet baskısı nedeniyle artırmama olasılığı TL üzerindeki baskıyı artıyor. Bugün açıklanacak enflasyonun Merkez Bankası’nın uyguladığı yüzde 17.75 olan politika
faizinin üzerine çıkması durumunda MB iyice köşe sıkışacak. İktidarın faiz artışına sıcak bakmayacağını dile getiren analistler, bu durumda MB’nin piyasaları politika faizinin üst bandı olan yüzde 19.25 faiz ile fonlamaya başlayabileceğini ya da yüzde 20.75 olan geç likidite penceresi (GLP) yeniden devreye alabileceğini ifade ediyor. MB’nin özellikle 10 Ağustos’tan bugüne kadar attığı tüm adımlar geçici çözümler yarattı. Alınan önlemler adımlar daha çok Türk Lirası likiditesini kısmak ya da dolardan Türk Lirası’na geçişi artırmak amaçlı gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla alınan tedbirler kurda maalesef sınırlı gerileme sağlayabiliyor. Ayrıca, Ankara ile Washington hattına yaşanan rahip Andrew  Brunson krizinin çözüme kavuşturulamaması piyasalar üzerinde giderek daha ağır bir baskı yaratıyor. ABD’nin yakın dönemde yeni yaptırımlar devreye alabileceği beklentileri ise tansiyonu yüksek tutmaya devam ediyor. Eylül ortası açıklanacağı söylenen Orta Vadeli Program (OVP) da piyasalar açısından kritik öneme sahip. Ekonomi  yönetimininaçıklamalarıyla OVP konusunda piyasalarda büyük beklenti yaratıldı. Dolayısıyla plana dair ayrıntılar inandırıcı bulunmazsa piyasaların aşırı tepki verme riski de yüksek. Ekonomistlere göre, Eylül ayında ekonomide normalleşme sağlanamazsa sonrası çok daha zor olabilir.

ÇETİNKAYA SORGULANIYOR


Murat Çetinkaya başkanlığı’ndaki Merkez Bankası nisan ayından bu zamana 500 baz puan faiz artırımı yapmasına rağmen dolar 4.07 lira seviyelerinden 7.23 lira seviyesine kadar yükseldi. Son 5 ayda yaşanan kur şoku, diplomatik-siyasi krizler, kredi derecelendirme kuruluşlarının kredi notunu indirmesi ve arka arkaya Türk piyasalarına ilişkin  uyarılarda bulunması ve iflasa karşı kredi sigorta priminin (CDS) 500 puanın üzerine tırmanması MB faiz artırımlarının etkinliğinin de sorgulanmasına neden oluyor. Eylül ayında ABD Merkez Bankası’nın (FED) ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) da para politikasına ilişkin yeni adımlar atacak olması sonbaharın erken başladığını gösteriyor. FED Başkanı Jerome Powell’ın kademeli faiz artışına devam edeceklerini açıklaması eylül ayında yapılacak toplantıda faiz artışına gidileceğine yönelik beklentileri güçlendirdi.

DÖVİZ, BANKALARI BASKI ALTINA ALDI


Garanti Yatırım Ekonomisti Tufan Cömert son yayınladığı ‘Pusula’ yazısında Türkiye’nin önceki “krizlere” göre daha zor bir noktada olduğunu belirtti. Daha önce Türkiye’nin ödemeler dengesi ya da bankacılık sektörü kaynaklı krizlerden geçtiğini hatırlatan Cömert, “Bu kez tersten gidiyoruz: Kurdaki artış, reel sektör bilançoları üzerinden bankacılık sektörü üzerinde risk yaratabilir. TL’nin seviyesi finansal sistemimizde önemli bir yer tuttuğu için buradaki değer kaybı beklentileri oldukça olumsuz etkiliyor” açıklamasını yaptı. Cömert, tüm bu olumsuzlukların yanı sıra ABD ile uzun süredir devam eden jeopolitik zıtlaşmanın kendini rahip krizi üzerinden göstermeye devam ettiğini belirterek bu durumun çalkantının nedenlerinden biri olduğunu söyledi.

REEL FAİZ TL'YE DESTEK VERİR


MERKEZ Bankası’nın (MB) faiz artırma seçeneğini kullanmaktan kaçınarak öncelikle başka yollardan kurdaki volatiliteyi düşürme amacı güttüğünü belirten AHL Forex Araştırma Müdürü Barış Ürkün, “Tüm önlemlere rağmen bu yükselişin tam olarak önüne geçilememesi MB’nin bir faiz artırım kararı almasına neden olabilir” dedi. Piyasanın da genel beklentisi bu yönde olduğundan faiz artırımı yapılmaması durumunda kurda yeni bir yukarı yönlü atak gelebileceğini söyleyen Ürkün, MB’nin bunu göz ardı etmeyeceğini söyledi. Barış Ürkün’e göre, öncelikle ABD ile var olan sorunların çözüme kavuşturulmasını görmek gerekiyor. Daha sonra etkin uygulanabilme imkanı bulacak orta vadeli programın açıklanması ve yapısal reformlara bir an önce odaklanılması gerekiyor. Ürkün, “Kamu harcamalarında yıl sonuna kadar 35 milyar TL’lik bir tasarruf ve gelir artırıcı tedbirler alınacağı dile getiriliyor. Bu konuda atılacak adımların piyasaya verilecek güven açısından oldukça önemli ve faiz artırımından daha fazla sermaye çekebilecek etkilere sahip” diye konuştu.

ENFLASYON YÜKSEK SEYREDECEK


GCM Menkul Kıymetler Araştırma Uzmanı Enver Erkan, azalan iç talebin enflasyona yukarı yönlü baskı yapmaya devam ettiğini belirterek, “Ağustos ayında TL’de yaşanan değer kaybının sonraki aylara dair enflasyon rakamlarını yukarı doğru etkilemesi beklenebilir. Bu elbette enflasyon beklentilerinin artması anlamına geliyor. Bu ortamda 13 Eylül’de MB’nin nasıl bir karar vereceği merak konusu” dedi. Ekonomi kurumlarının proaktif davrandığını ve piyasalardaki spekülatif hareketleri azaltıcı önlemler açıkladıklarını söyleyen Enver, şu değerlendirmeyi yaptı: “Merkez Bankası için de enflasyon ve piyasa volatilitesi ana iki parametre olarak görünüyor. Tabii enflasyonun yukarı doğru tetiklenmemesi için TL’nin istikrar kazanması gerekli... MB likidite bazlı önlemlerle geçen ay kurdaki yukarı hareketi biraz olsun kısıtladı. Benzer önlemleri almaya devam edebilir, piyasanın durumuna göre de her türlü opsiyon masada... Her türlü seçenek masada görünüyor.”