Nuray TARHAN

AKP’nin, “Cumhur ittifakı” kurduğu MHP ile birlikte 24 Haziran’da erken seçime gitme kararının altında Türkiye’nin ekonomik göstergelerinin her gün daha da kötüye gitmesi yatıyor. TL’deki aşırı değer kaybı, yüksek faizle birlikte dış borç, enflasyon, işsizlik ve cari açık verilerinin arka arkaya yüksek çıkması, orta vadeli programda (OVP) yer alan hedeflerin gerçekleşmeyeceğini açıkça ortaya koydu. Ekonomide göstere göstere gelen olumsuz tabloya karşın yapısal reformların ve sıkı maliye politikasının devreye sokulamaması sıkıntıları iyice artırdı. Son çare olarak 19 şirketin 23 projesine verilen 135 milyar liralık “süper teşvik paketi”nin ilaç olmayacağını anlamak da uzun sürmedi. Adrese teslim verilen teşviklerin 134 bin dolaylı istihdam yaratacağı inandırıcı bulunmadı. Başta Yıldız Holding ve Doğuş Holding olmak üzere birçok şirketin borçlarını yeniden yapılandırmak için bankaların kapısını aşındırması da kanayan yaraya tuz bastı.

İÇ VE DIŞ BORÇ ARTTI

Artan iç ve dış borç rakamları korkutucu boyuta ulaştı. 30 Eylül 2017 itibarıyla 438 milyar dolar olarak gerçekleşen brüt dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 53.3’le 2001 krizindeki düzeye yaklaştı. İç ve dış borçların toplamı 3 trilyon 604 milyar lirayla milli geliri aştı. Buna TL’nin dolar karşısında hızlı değer kaybetmesi de eklenince Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervi 11 Nisan itibarıyla bir haftada 1 milyar 622 milyon dolar birden azalarak, son 6 yılın en düşük seviyesine indi.
Bu yıl sonunda yüzde 7 olarak hedeflenen enflasyonun yakın zamanda tek haneye inmesi pek mümkün görünmüyor. Ekonominin 2017’de yüzde 7.4 olarak büyüdüğü açıklansa da halk, bu büyümeyi cüzdanında hiç hissedemedi. Aksine başta akaryakıt olmak üzere arka arkaya yapılan zamlarla alım gücü daha da azaldı. Mart ayında yüzde 10.23 olarak açıklanan enflasyon, temel ihtiyaç maddelerinde halka en az iki kat olarak yansıdı. Buna bir de işsizlik rakamları eklenince sıkıntılar katlanarak arttı. İstihdamda seferberlik ilan edildiği açıklamasının yansıması sadece kayıtdışı istihdamda gözlenebildi. 2017’de yüzde 10.9 olan işsizlik oranı ocak ayında yüzde 10.8 olarak gerçekleşti.

grafik

CARİ AÇIKTA ALARM

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in mart ayında Türkiye’nin notunu “Ba1”den “Ba2”ye düşürüp, not görünümünü de “negatif”ten “durağan”a çevirmesinin en büyük gerekçesi olan cari açık da alarm sinyalleri veriyor. 2017’de 47.17 milyar dolar olan cari açığın sadece şubat ayında 2.57 milyar dolar gelmesi, yıl sonundaki yüzde 4.3’lük açık hedefine ulaşmayı imkansız kılıyor. Erken seçimle birlikte önceki gün serbest piyasada 4.02 TL’ye kadar gerilemiş olsa da yine de yıl sonunda doların 3.73 TL olması ise pek mümkün görünmüyor.