Yıllardır en çok okunan sağlık yazılarını yazan, sayısız isme sağlığını geri vermiş çok değerli bir hekim o; Prof. Osman Müftüoğlu.

‘Yaşasın Hayat’ sloganıyla kitaplar yazdı, sonuncusu Şile ve Bursa’da olmak üzere klinikler açtı. Her yazdığı olay oluyor, ekranda bizi hep yeni kavramlarla tanıştırıyor.

Ben onun sayesinde tıp ve sağlık kitapları okumaya başladım, kendimi sevmenin ve kendime bakmanın yaratıcı yollarını ondan öğrendim.

Şile’deki kliniğinde geçirdiğim bir hafta içinde ettiğimiz sohbetlerde yepyeni bakış açıları dinledim.

Statü Sendromu, Reputasyon Yaşı, Bellek Ütüsü Uyku, Menopoz Duruşu...

Hepsi ve çok daha fazlası, iki gün sürecek olan bu geniş röportajda !

İYİ KÖTÜYÜ KOVAR

- Siz hep ‘İyi enerji her şeyin başı’ diyorsunuz...

Bilimsel bir gerçek bu, kimyada da böyledir, iyi gaz kötü gazı kovar. İyi duygu kötü duyguyu siler. Pozitif bakmaya çalışmak çok önemli. İyimser bakış derken ‘enayilik’ten bahsetmiyorum. Geleceğin daha iyi olacağını düşünmek hep daha avantajlıdır.

- Geçmiş ve geleceğe takılmayacağız yani...

Bu yıllardır anlatılan bir felsefe. Geçmiş daima pişmanlıktır. İnsanın kurgusu öyle, geçmişle ilgili özeleştiri yapar, keşke sözüne takılır. Gelecekle ilgili de hep ‘acaba’ sorusu taşır, ikisinde de dozu kaçırmamak lazım.

ANI KAÇIRMAMAK LAZIM

- Hep denge üzerine kurulu hayat o zaman?

Günü ve anı kaçırmamak, mesele bu. Anı yaşamak çok kolay değilse bile, daha iyi anlara kendini hazırlamak lazım. Çok sevdiğim bir Tibet Atasözü’ndeki gibi; Hayat bizim ondan yaptığımız şeydir. Hayatımızda ne yapmak istiyorsak onu yapıyoruz sonuçta. Aklımıza göre yapıyoruz, eğitimimize göre yapıyoruz. Geleneklerimiz kültürümüz, ekonomik imkanlarımız etkili oluyor. Şartlarımız ne olursa olsun önceliklerimize kendimiz karar veriyoruz. Para, eğitim, sosyal çevre de huzur ve saadet getirmeyebiliyor. Dünyanın en zengin ülkeleri, ‘en mutlu ülkeler’ sıralamasında gerilerde.

STATÜ SENDROMU

- Neden öyle ?

Zenginleştikçe toplumlar bugünü değil, yarını planlamaya başlıyorlar. Rekabet, hırs yükseliyor. Kaybetme korkusu başlıyor. ‘Statü Sendromu’ diyoruz buna.

- Statü Sendromu ne demek ?

Bizde şöyle anlatılır ‘Allah kimseyi gördüğünden ayırmasın...’ Bu, Statü Sendromu. İnsan konfora ve hazlara çok çabuk alışır. Ve o elde ettiklerini kaybetme korkusu her şeyin önüne geçiyor. Bugün daha çok depresyon, daha fazla fibromiyalji görülmesinin, daha çok reflü, kolitle karşılaşmamızın nedeni bu. Bu sendromun getirdiği endişe; ‘ya olmazsa, ya biterse...’

- İnsan kendini hasta edebilir mi ?

Edebilir tabii. Sonuçta her hastalık beyinden gönderdiğimiz sinyallerle ilgili. Sürekli olumsuz sinyal gönderirseniz, daha fazla kramp, kasılma, ağrı, uykusuzluk demek bu.

UYKUSUZLUK SALGIN

- Uyku bu kadar mı önemli ? Eskiden insanlar az uyumakla övünürdü, hayatı daha çok yaşıyorum diye...

Uykusuzluk global bir salgına dönüştü, tıpkı obezite gibi. Çünkü uyku ve beslenme birbirine benziyor; beslenirken ne kadar değil ne yediğiniz önemli, uyurken de ne kadar değil, nasıl uyuduğunuz... Her gece 10 saat uyuyabilirsiniz ama horlayarak, apneyle, sürekli tuvalete kalkarak uyursanız bir değeri yok.  Uykuyu bugüne kadar tıp ‘dinlenme zamanı’ gibi ele aldı, oysa uyku asıl olarak bir ‘yapılanma ve yeniden yapma’ zamanı. Çocuklar onun için uzun uyumak zorunda. Büyüme hormonu en çok uykuda salgılanıyor.

UYKU BELLEĞİN ÜTÜSÜDÜR

- Uyusun da büyüsün diye boşuna söylemiyoruz demek ki.. 

Kesinlikle! Uyku ayrıca tamir süreci. Diğer fonksiyonları kapattığı için tüm enerji bedenin kendini iyileştirmesi için kullanılıyor. Uyku gündüzden kırılan, dökülen ne varsa onu dikme, yapıştırma onarma zamanı. Uyku belleğin ütüsüdür. Daha sağlıklı bir bellek için kaliteli uyku şart. Uyku sorunları olanların Alzheimer, demans gibi hastalıklara yakalanma riski daha fazla. Nöron yani sinir hücrelerimizin sayısı önemli bir bellek unsuru. Sayı azaldıkça belleğimiz zayıflıyor. Fakat zannedilenin aksine, beynimiz çocukluk ve gençlikteki kadar olmasa bile, yaşam boyu; az da olsa yeni nöronlar üretmeye devam ediyor. Yaşlanmaya bağlı bellek zayıflamasında sorun nöron kaybından çok nöronlar arasındaki bağlantının azalmasından, yani beynin iletişim ağının bozulmasından kaynaklanıyor. Bu da sağlıklı uykuyla önlenebilir. Ayrıca uykusuzluğun kilo almayla, depresyonla ve kanserler de ilişkisi kanıtlandı. Uykusuz insanların bağışıklık sistemi çöküyor. Çünkü bağışıklığın da güçlenmek için kullandığı zaman uykuda geçen süre.

Fotoğraflar: Can Madencioğlu Fotoğraflar: Can Madencioğlu

İNSANLAR YALNIZLAŞTI TEMAS ETMEK LAZIM


- İyilik yapınca bedenimizde neler oluyor ?

Serotonin ve oksitosin salgılıyoruz. Oksitosin aşkla, mutlulukla ilgili hormonumuz.

- Nasıl oluyor o?

Çünkü dokunmak, temas etmek sadece elle yapılan bir şey değil. Temas, gözle de olur sesle de olur. Tatlı dil, güzel bakış, bunlar temas. İnsanların birbirleriyle ilişkileri çok önemli. Sosyal medya bizi mahvediyor bu açıdan. Kağıtla bile temasımız kesildi. Benim evime iki gazete giriyor her gün, kitabı kağıttan okuyorum hâlâ. Yalnızlaştı insan, temas etmek lazım.

- Biraz da menopoz sormak isterim. Kadınlar bunu ne zaman yaşıyor?

Dünya ortalaması  47-55 yaş. Bizde yoğunluk 45-47.

- Menopoza giren kadının başına ne gelecek ?

Hiçbir şey gelmeyecek! Sadece bazı değişiklikler olacak. Allah kadına ergenlikte östrojen hormonunu bağışlıyor, doğurganlık veriyor. 50’sinden sonra bu bitecek. Artık vücut biraz östrojen yokluğunu çekecek. O kadar... Ateş basmaları, terlemeler gibi, ama hepsi geçici.

MENOPOZ DURUŞU

- Menopozda kadın kamburlaşıyor dediniz...

O aslında duygu durum değişikliğinden, bazen kadınlar depresif geçiriyor bu süreci. Sanki kadınlıklarının elinden alınması gibi hissediyorlar, bir de kemik erimesi, saç dökülmesi gibi etkilerden korkuyorlar. Kamburlaşma bundan... Biz buna “menopoz duruşu” diyoruz.

- Erkekler de bunu yaşıyor mu ?

Daha nadir. 80 yaşındaki erkekte testosteron var. Hormon yokluğu olmuyor.

HAYATA BİR İZ BIRAKTINIZ MI? ASIL KONU BU


- Ölüm korkusu ile uyku sorunları ilişkili mi?

Bu, ‘yeni insan’ın sorunlarından biri. Hayatı uzatma meselesine fazla kafayı takmış durumda kimileri. Oysa biyolojik hesaplamalara göre en uzun ömür aşağı yukarı 120 yıl. Bunu uzatmanın pek imkanı yok. Hayatınıza ve başkalarının hayatlarına ne kattınız, asıl konu bu. Kullandığımız 3 yaş kavramı var.

- Hangileri ?

Nüfus cüzdanındaki kronolojik yaş, kendini hissettiğin biyolojik yaş ve psikolojik yaş. Bence dördüncü yaş da var: Reputasyon yaşı. Yani, öldükten sonra ne kadar akılda kalıyorsunuz, insanlar sizi hayırla ne kadar anıyor, nasıl bir etki yaratmışsınız ? Dünyaya, insanlık tarihine bıraktığınız iz, reputasyon yaşı bu.

- Bunun kazandığınız parayla, edindiğiniz güçle...

Alakası yok, hiç alakası yok ! Bu reputasyon şu; iz mi bıraktınız yoksa iz mi takip ettiniz hayatta? İz takip etmek tehlikesizdir. Ama iz bırakırsanız başka insanlar için de bir seçenek yaratabilirsiniz.

o-m-2

SAĞLIKLI VE GENÇ OLMAK İÇİN BAHARATA YÜKLENİN


- Bu ara en çok duyduğumuz iki kelime ‘mitokondri’ ve ‘glutatyon.’

Çünkü ikisi de sağlığımız için çok önemli. Gençliğin de, enerjik bir ömrün de sırrı mitokondrilerde saklı. Mitokondriler hücrelerimizin enerji üretim merkezleri. Yaşam enerjimizi yani gücümüzü onların ürettiği ATP’ler sayesinde oluştururuz. Kalbimiz içindeki kanı pompalarken, karaciğerimiz metabolik işlevlerini yaparken, akciğerlerimiz oksijen-karbondioksit değişimi sağlarken onların ürettiği enerjiyi kullanır. O enerji sayesinde yürür, düşünür, hatta rüya görürüz!

- Rüyaların da mitokondrilerle ilişkisini bilmiyordum doğrusu...

Mitokondrileriniz tembelse yeteri kadar enerji üretebilme kapasiteleri yoksa veya kazanılan kalorileri yakmada gereği kadar aktif değillerse, bu metabolizmanızın iyi çalışmadığını gösterir. Bu nedenle sağlam ve sağlıklı mitokondrilere sahip olmak her yaşta mühim bir konu. Yüksek kalorili beslenme, aşırı şeker tüketimi, çevresel toksinler, trans yağlar, hareketsizlik, insülin direnci ve kan şekeri yüksekliği mitokondrilerin en büyük, en tehlikeli düşmanları.

- Glutatyon ne peki ? 

Vücudumuzdaki antioksidan orkestramızın şefidir glutatyon, Allah vergisi doğal mucizelerden biri. Glutamin, sistein ve glisin’in, yani üç aminoasidin birleşiminden oluşan müthiş bir madde. Pek çok işi, farklı marifetleri var. Adeta bir orkestra şefi gibidir. 150 yıl kadar önce tarif edilen “biyolojik iç denge”mizin vazgeçilmez ileri uç oyuncularından biri. Glutatyon seviyemizi yükselterek hem daha sağlıklı hem daha genç olabiliriz.

BOL SARIMSAK YİYİN

- Nasıl yükselecek o ?

Düzenli egzersizle mitokondrilerinizin sayı ve gücünü artırın. İyi beslenin. Bol soğan, sarımsak, karnabahar, lahana, roka, turp, karalahana, şalgam, pancar, avokado, kuşkonmaz, ıspanak, mercimek, greyfurt ve portakal yiyin. Baharata yüklenin. Zerdeçal, tarçın, kakule, karabiber. Alkol ve sigaradan, antibiyotikler ve ağrı kesicilerden uzak kalın.

YARIN: Evlilik ömrü uzatıyor mu? Her gün kaç dakika yürümek gerekli? Ramazan sonrası uygulanacak özel diyet programı...