Ramazan ayında böbrek hastalıkları artar mı, kimler bu ayda daha dikkatli olmalı, idrar yolları enfeksiyonundan nasıl korunabiliriz? Konu ile ilgili önemli bilgiler veren İstanbul Florence Nightingale Hastanesi, Üroloji Bölümünden, Prof.Dr. Haluk Kulaksızoğlu, merak edilen soruları yanıtladı.

1- Ramazan aylarında böbrek rahatsızlıkları ve özellikle taş hastalıklarının arttığı doğru mudur?
Prof.Dr. Haluk Kulaksızoğlu, bu konuda insanların bilinçlendirilmesinin önemine dikkat çekiyor: Ramazan insanların nefislerini test ettikleri bir ibadet olsa da yine bunu gerçekleştirirken Allah’ın bize bahşettiği en önemli hediye olan vücudumuzu da koruyabilmeliyiz. Vücudumuzu bir fabrika gibi düşünebiliriz. Üretim için hammadde gerekir ve üretim aşamasında çıkan atık ve zararlı maddelerin de vücuttan uzaklaştırılması. Vücudun yabancı ve zararlı maddelerden uzaklaştırılmasında en önemli organ böbreklerimizdir. Böbreklerimiz kanı süzerek atıkları ayrıştırır ve bunları su ile karıştırarak idrarı yapar. İdrar ile vücudumuz istenmeyen maddelerden arınır. Yeteri kadar sıvı alınmadığında bu işlem zorlaşmasına bağlı böbrek hastalıkları artar. Bunun yanı sıra içinden yeteri kadar su geçmeyen borularda nasıl kireçlenme olursa böbreğin boru sistemi içinde de kireç benzeri özellikle kalsiyum yoğunluklu mineraller birikerek taş oluşumuna neden olur.

su-icmek-shutter

2- Türk halkı olarak suyu ne yazık ki pek seven bir millet değiliz. Vücudumuzun su ihtiyacı nedir?
Su içme alışkanlıklarla olan bir durumdur. Suyu vücudumuzun aslında en önemli gıdası olarak kabul etmemiz gerekir… Vücudumuzun yaklaşık %60-65 i sudan oluşur. Bu durum vücuttaki tüm hücreler için geçerlidir.  İnsanlar suyun alındığı kadar çıkarıldığını düşünse de aslında idrarda çıkan miktardan çok daha fazlasına ihtiyacımız vardır. Buna tıp dilinde “farkında olunmayan sıvı kaybı” adını vermekteyiz. Nefes alıp verirken, terleme ile, büyük abdest ile biz farkında olmadan yaklaşık günlük olarak 700-1200 mL civarında sıvı kaybederiz. İdrar ile atılan miktarı da eklediğimizde neden biz doktorların en az günlük 2000 mL yani 2 litre su tüketilmesi gerektiğini söylediğimiz anlaşılabilmektedir. Bu durum özellikle yaz aylarında artmaktadır. Bir de günlük alınması gereken miktar Ramazan aylarında kısıtlı bir süre içinde alınmak durumunda olduğundan sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

3- Vücudumuz susuz kaldığında neler olabilmektedir?
Önceden de anlattığımız gibi tüm dokuların suya ihtiyaçları vardır. Susuz kalındığında Yetersiz sıvı alımı sıvı elektrolit dengesizlikleri, bayılma hissi, halsizlik, deri esnekliğinde azalma, mide bulantısı, baş dönmesi, huzursuzluk özellikle yaşlılarda şuur bulanıklığı, sinirlilik gibi çeşitli şikayetleri ortaya çıkarabilmektedir. Bunlar sadece şikayet derecesinde kalmayıp çok daha ciddi hastalık tabloları da oluşabilmektedir. Bunların arasında özellikle zaten böbrek taşı hikayesi olanlarda daha sık olmak üzere böbrek taşı oluşumu ve bunun verdiği sancılar, kanının yoğunlaşmasına bağlı olarak beyinde tıkanıklıklar ve inmeler, tansiyon yükselmeleri,  eğer bireyler kan sulandırıcı, epilepsi ilaçları gibi ilaçlar  kullanıyorlarsa bunların doz oynamalarına bağlı yan etkiler sayılabilmektedir.

4- Özellikle dikkat etmesi gereken veya risk altında olan özel hasta grupları var mıdır?
Bu soru gerçekten önemli. Her ne kadar biz hastalarımızı uyarmaya çalışsak da gözden kaçabilen durumlar olabilmekte. Bu nedenle biz genellikle oruç tutacak bireyler 65 yaş üzerinde ise, doğuştan veya sonradan tek böbrekli ise, daha önce özellikle böbrek hastalığı veya taş düşürme şikayeti olmuş ise, şeker hastalığı var ise, düzenli kalp ilacı veya kan sulandırıcı kullanıyor ise, beyinden inme gibi ciddi rahatsızlıklar geçirdi ise, günlük mineral dengesinin korunmasında dikkat edilmesi gereken bir rahatsızlığı var ise mutlaka Ramazan’dan önce genel sağlık kontrollerini yapmalarını, doktorları ile sıvı rejimini konuşmalarını öneriyoruz.

diyabet-shutter

5- İdrar yollar enfeksiyonları açısından oruç tutmanın etkileri nelerdir?
Özellikle bayanlarda yetersiz sıvı alınımı ciddi idrar yolları enfeksiyonlarına neden olabilmektedir. Vücudumuzda hepimizin belirli oranlarda mikroplar bulunmaktadır. Biz idrar kanalından bol sıvı geçirdiğimizde ( yani bol idrar yaptığımızda) bu mikroplar oraya yerleşememektedir. Oysa az sıvı alındığında az idrar yapımı olmakta ve mikropların da içeri girip hastalık yaratmaları için ortam oluşmaktadır. Bu nedenle orucu direk etkisi değil ama oruç tutanların yeterince sıvı almamaları yine idrar yolları enfeksiyonları açısından risk oluşturabilmektedir.

6- Ramazanda İdrar yolları enfeksiyonlarından korunmak için neler yapılabilir?
Tabii ki yeterli sıvının alınması çok önemli. Genellikle insanlar ne kadar sıvı aldıklarının kontrolünü tam yapamamaktadır. Bu nedenle basit bir öneri olarak herkesin kendi şişesinin olmasını üzerine ismini yazarak iftar ve sahur arasında ne kadar su tükettiklerini izlemelerini öneriyoruz. Suyu da tek bir büyük parçada değil de yarım saatlik aralıklarla birere bardak şeklinde tüketilmesi daha faydalı olacaktır. Bu miktarın 1-1.5 litrenin altında olmaması gerekir. Ayrıca içtikleri suya koyacakları bir limon suyunun yine hem idrar yolları enfeksiyonlarından hem de böbrek taşı oluşumundan koruyucu olacağı da kanıtlanmıştır. Limon suyu yüksek oranda c-vitamini içerir. C-vitamini kimyasal adı ile sitrik asit  böbrek yolu ile atılır ve atılırken idrarın asit dengesini ayarlar. Bu şekilde mikropların üremesini engellediği gibi böbrek taşlarının ana kaynağı olan kalsiyumun da çökmesini azalttığından çözünür halde tutarak böbrek taşları için de koruyucu etki gösterebilmektedir.

7- Oruç tutacak böbrek taşı hastaları için basitçe önerileriniz neler olacaktır?
Bu durumu belki iki bölüme ayırmak gerekir. Birincisi halihazırda taşı olan hastalar ikincisi ise daha önce taş düşürmüş ancak şu an için bilinen taşı olmayan hastalar. İkinci hasta grubuna ben konuşurken böbreklerinin bizim açımızdan sabıkalı olduğunu söylüyorum.  Çünkü daha önce böbrek taşı hikayesi olan bir bireyin tekrar böbrek taşı yapma ihtimali hiç böbrek taşı düşürmemiş bir bireye göre 2-3 kat artmaktadır.

Hali hazırda taşı olan hastaların mutlaka oruç öncesinde doktorları ile görüşmelerini özellikle öneririm. Taşlar üzerinde enfeksiyon yani mikroplar olduğunda hem şekil değiştirebilmekte hem de boyut olarak büyüyebilmektedir. Bu nedenle oruç öncesinde idrar tahlili yapılması enfeksiyon varsa ilaç tedavisinin düzenlenmesi, idrar asit dengesinin bakılarak gerekirse ek tedavi düzenlenmesi, taşın büyümesini engelleyecek ilaçların kullanımının değerlendirilmesi önemlidir.

Her iki grup için de sıvı alımı çok önemlidir. Özellikle sitrat içeren bazı ilaçlar sık taş düşüren hastalarda Ramazan döneminde başlanabilmektedir. İdrar asiditesinin ayarlanması ve mümkün olduğu kadar yağsız gıdaların tercih edilmesi yine önemi noktalardan bir tanesidir. Yağlı ve özellikle kolesterolden yüksek gıdaların tüketilmesinin böbrek taşı için bir risk faktörü olabileceği bildirilmiştir.

maden-suyu-shutter

8- Maden suyu veya diğer içecekler su ihtiyacının karşılanmasında ne kadar etkilidir?
Yaz aylarında özellikle terleme nedeni ile sıvı kaybı arttığından madensuyu  kullanımı kaybedilen minerallerin yerine konmasında faydalı olabilmektedir. Ancak bu miktarında idrarın asiditesini değiştirmeyecek oranda olmasına dikkat edilmelidir. Bu nedenle taş hikayesi olanların maden suyu tüketiminde dikkatli olması önerilmektedir. Bunun dışında gazlı içeceklerin gazlı olmasını sağlayan karbonik asit vücutta yine taş oluşumu için risk faktörü olabilmektedir. Bu nedenle mümkünse sıvı ihtiyacının kola, gazoz gibi içeceklerle karşılanmamasını önermekteyiz. Çay ve kahve de Ramazan ayında sıkça tüketilen içeceklerdir. Günlük çay tüketiminin vücuda alınan sıvı miktarının %20sini geçmemesine dikkat edilmelidir. Her ne kadar hem kahve hem de çayda böbreğin idrar yapımını arttıran maddeler bulunsa da kalsiyum emilimini etkilediklerinden taş oluşumuna neden olabilmektedirler.  Meyva suları eğer doğal ise tercih edilebilir. Ayran eskiden taş hikayesi var ise süt ürünü olduğundan önerilmeyen bir içecek ise de yapılan araştırmalar dışarıdan alınan süt ve süt ürünlerinin çok aşırı olmadıkça böbrek taşı yapımına etkilerinin olmadığı gösterilmiştir.

[old_news_related_template title="Ramazan'da dengeli tüketmeniz gereken 4 besin grubu" desc="Ramazan süresince dengeli beslenmenin önemine değinen Türk Gastroenteroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Orhan Sezgin, iftar ve sahurda dört temel besin grubunu oluşturan 'süt ve süt ürünleri', 'et-yumurta-kurubaklagiller', 'sebze ve meyve' ile 'ekmek ve tahıllar'ın dengeli biçimde tüketilmesi gerektiğini belirtti." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/05/iecrop/shutterstock_72436360_16_9_1527238947.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2018/saglik/ramazanda-dengeli-tuketmeniz-gereken-4-besin-grubu-2428960/"]

[old_news_related_template title="Prof. Dr. Oğuz Özyaral: Domates suyu 8 saat süreyle tokluk hissi veriyor" desc="Sağlık yönetimi uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, 'Domates suyu, meyvenin en besleyici formudur ve sağlık için birçok faydası vardır. Ayrıca 8 saat süreyle tokluk hissetmemizi sağlıyor. Sahurda domates suyu tüketilmeli.' dedi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/05/iecrop/domates-suyu-aa-1_16_9_1527496893.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2018/saglik/prof-dr-oguz-ozyaral-domates-suyu-8-saat-sureyle-tokluk-hissi-veriyor-2434168/"]