ACAİP YAZILAR

AAA SIKARSINIZ AMA HİÇ KONUŞAMAYACAK MIYIM?


Bu bir hayali konuşmadır. Kime yakıştırırsanız artık, ben karışmam.
Milletimiz tamam derse gitmesini biliriz elbette.
Aman efendim, tamam dediniz, muhalefete slogan vermeyelim.
Anladık, tamam dedik başımıza iş aldık ama bunaltmayın adamı.
Eyvah, bunaltma dediniz şimdi bunaldık diye başlarlar.
Usandıracaksınız ama beni.
Hiiii, beyefendi hiç o kelime söylenir mi?
Ne oldu yine ne var?
Şimdi o muhalif münafıklar usandık diye kampanya başlatacaklar, yine TT olacaklar maazallah.
Yok yok gerek yok bu kadar hassasiyete, nereden akıllarına gelir ki?
Buyrun, işte yine fena bir laf ettiniz.
Bu sefer ne dedim ki?
Gerek yok dediniz ya.
Ne var bunda?
Ya bunlar şimdi kalkıp da gerek yok artık kampanyası açarlarsa size karşı.
Ne derler ki?
Gerek yok sana deseler kötü olmaz mı?
Çok gereksiz laflar ettiğinizin farkında mısınız?
Aman efendim ne yapıyorsunuz?
Ne yapmışım yine?
Gereksiz dediniz ya.
Dedim ne olmuş, gerçekten çok gereksiz laflar ediyorsunuz ama.
Açarlar buna da.
Ne açarlar?
Kampanya efendim?
Ne kampanyası?
Artık çok gereksizsin kampanyası açabilirler.
Yok artık.
Öyle demeyin efendim bunlar ne münafık görmüyor musunuz?
Boş verin bu kadar telaşlanmayın.
Haydi yine başımız dertte.
Bu sefer ne oldu?
Şimdi de boş ver kampanyası açabilirler.
Yahu git başımdan be adam bela mısın?
Ama beyefendi siz de ağzınızdan çıkana hiç dikkat etmiyorsunuz ki?
Bu sefer ki ne?
Git başımdan dediniz ya, git kelimesi kampanyaya çok müsait.
Yeter ama bak kızmaya başlıyorum artık.
Aman efendim yeter demeseydiniz keşke.
Ona da mı kampanya açarlar?
Açmazlar mı efendim, ‘yeter’den daha güzel kampanya lafı mı var?
Çek git bak çok fena yapacağım seni şimdi.
Çek git mi?
Evet çek git artık, sinirim tepemde yani?
İşte bu hiç olmaz. Şimdi bir çek git kampanyası açılsa ne hale düşeriz?
Bayılacağım ama.
Şimdi yandık işte? Bayıl kampanyası açacaklar durup dururken.
Bu kadar karışmayın ama hepinizi atacağım ona göre.
Olmaz ki ama bu da olmaz ki.
Yine ne var?
Bu da olmadı. Bu münafıklar karışma artık kampanyası açacaklar şimdi.
Yahu ne diyorsunuz siz be, hiç mi konuşmayacağım, ne desem kampanya açılır diyorsunuz.
Valla efendim, biz bile çok sıkıldık bir süre hiç konuşmasanız.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

BİZ BİR ŞEY YAPAMADIK CANIM


AKP Genel Başkanı Erdoğan artık neredeyse hayatımızın her anında hemen yanı başımızda.
Cuma günü sabahtan itibaren saymaya başladım, saat 16.00 itibarıyla tam 5 kere canlı yayına çıktı.
Neredeyse bütün televizyonlar anında canlı yayına geçiyor tabii, nerede olursanız olun açık bir televizyon varsa Erdoğan’a uğramamanız mümkün değil.
Artık konuşmaların dozu da kaçtı.
Sürekli geçmişi kötülüyor, Öyle ki sanki AKP iktidara gelene kadar bizler mağarada oturuyorduk, ne elektriğimiz, ne suyumuz vardı, yemek bulmak için avlanıyorduk.
CHP pislik, kendinden olmayanlar hain, namussuz, şerefsiz, alçak.
Böyle konuşmalarından birinde gençlere seslendi Erdoğan dedi ki “Ey gençler her fırsatta onlara sorun.”
AKP genel başkanının “onlar” dediği kendinden olmayan herkes tabii.
“Onlar” ya terörist, ya hain, ya şerefsiz, ya çukur, ya alçak, ya vatan haini. Artık aklınıza ne gelirse.
Sorular şöyle, bari cevaplarını da biz verelim;
Hayatınızda bir Marmaray yapabildiniz mi?
Hayır kredisini bulmuş ve fizibilitesini yapmıştık, tam inşaat başlayacakken siz iktidara geldiniz, kısmet size oldu.
Siz hayatınızda bir Avrasya Tüneli yapabildiniz mi?
Hayır ama Anadolu’nun dört bir yanını çelik ağlarla donatırken yüzlerce tünel yapmıştık.
Siz hayatınızda bir Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapabildiniz mi?
Hayır yapamadık, bizim yaptıklarımın birine Boğaziçi diğerine Fatih Sultan Mehmet adını verdik.
Bir Osmangazi Köprüsü yapabildiniz mi?
Hayır, o sırada Nobel bilim ödülü alacak bir bilim adamı yetiştirme telaşındaydık.
Biz eserlerimizle konuşuyoruz, siz neyle konuşuyorsunuz?
Valla bilimle, sanatla, kültürle konuşuyoruz. İnşaatlarla, müteahhitlere aşırı kazançlar sağlayan binalarla değil ülkemize yarar sağlayan fabrikalarla, sanayi kuruluşlarıyla konuşuyoruz. Sizin sata sata bitiremediğiniz ve yerine sadece yol, köprü koyduğunuz eserlerimizin arkasından göz yaşı döküyoruz.

KOMİK

BU PAZARIN AFORİZMALARI


Mizah yazarı İbrahim Ormancı’dan bu hafta gelen duvar yazılarını sizlerle paylaşıyorum;
Hayatımı yazsam ROMAN olur. Gerilim romanı.

* * *

Bana “İşkembeden atmak nedir baba?” diye soran oğluma “Türkiye’de seçimler öncesi siyasilerin vaatleridir oğlum” dedim.

* * *

Türkiye’de sular durulmadan dolar nasıl durdurabilir?

* * *

Yeni neslin aklındaki şey; Issız bir adaya düşsem, laptopum internete bağlansa ve cep telefonum çekse yeterli.

* * *

Artık yandaş gazeteleri okudukça OKUR-KIZAR oluyorum!

* * *

Eyyy Türk Gençliği, birinci vazifen…sosyal medya hesaplarından başını kaldırıp, yaşama karışmandır

* * *

Kimi paşa, kimi bey, kimi zade. Ben sıradan bir insanım hey. Bütün rütbelerden azade.

* * *

Bir kilo et olmuş en az 60 lira. Herhalde evine et alabilenler butlu azınlık oluyor be ahretlik.

* * *

Size de oluyor mu bilmem. Kendimi bu dünyada çoğu zaman fahri hemşehri olarak hissediyorum.

* * *

24 Haziran’da SANDIK. 25 Haziran’da güncellemeler, zamlar YANDIK.

* * *

Akaryakıt zamlarının açıklanması artık yasaklanmış. Benim oğlan da bu yıl sonu verilecek karnenin velilere gösterilmesinin yasaklanmasını umuyor.

* * *

Ne mal sahibiyim ne de mülk sahibi. Ancak prensip sahibiyim yetmez mi?

* * *

Kızımızı ne doktorlar, ne mühendisler istedi. Memur maaşıyla geçinemez diye vermedik. Bir hacıağa istedi verdik hemen.

* * *

Her gün yok şiddet, yok orantısız güç, yok tartaklama, yok linç haberlerinden gına geldi. Darp cephesinde yeni bir şey yok.

* * *

Aptala laf anlatacağına, boşuna kendini yorma, salağa yat !..

* * *

Hükümet yine VARLIK BARIŞI getirmiş. Yurt dışında varlıkları olan yurttaşlar varlıklarını Türkiye’ye getirebilecekmiş. Hükümet ay sonunu zor getirebilen garibanlar için DARLIK BARIŞI getirse ya.

anneler-gunu

BAŞIMDAN GEÇENLER

SAADET PARTİSİ'NİN BASIN DAVETİNDE O MANZARAYLA KARŞILAŞACAĞIMA DÜNYADA İNANMAZDIM


Cuma akşamı Saadet Partisi Genel Başkanı ve partinin cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu’nu dinlemeye gittim.
Önce Ankaralı gazetecilerle bir araya gelen Karamollaoğlu bu kez İstanbul’daki gazetecilere bir davet verdi.
Uzun süredir; yıllarca çalıştığım İkitelli bölgesine gitmemiştim.
Şaşkınlıktan neye uğradığımı söylemeliyim.
Bizim o bölgede olduğumuz dönem en son 2004 yılıydı, şimdi ile karşılaştırılınca tarla gibi kalıyor.
Ne çok bina yapılmış, ne çok dev bina yapılmış.
Toplantının yapıldığı Airport Pullman Oteli anki Pentagon gibi, öyle devasa yani.
Hangi arada hangi derede yaptılar bu kadar inşaatı?
Gerçi bu iktidarın belki tek becerdiği iş bu. Parayı bulunca inşaatları çok çabuk yapabiliyorlar.
Temel Karamollaoğlu’nu ilk kez gördüm ve tanıdım.
Sakin görünümlü, güleç, ses tonuyla etkili konuşan bir siyasetçi olarak gördüm.
Konuşmalarından çok umutlu olduğunu hatta bunu saklamakta zorlandığını fark ettim.
Dip dalganın geldiğini, bu seçimlerin sonucunu kimsenin tahmin bile edemeyeceğini söylerken gözlerinin içi parlıyordu.
Konjonktürel olarak AKP’ye kaptırılan oyların büyük bölümünün geri döneceğine inandığı belli. Ama çok da tedbirli.
Diyor ki “Bize yönelik teveccüh müthiş ama bu sandığa ne kadar yansır onu bilemem.”
Bunu söylerken gözleri “Hiç merak etmeyin hepsi sandığa da gelecek” diyor aslında.
Ayrıntıları daha sonra yazarım, ama o gece yaşadığım bir başka olayı anlatmak istiyorum.
Temel Karamollaoğlu’nun masasında oturan 50’ye yakın gazeteci içinde birkaç kişi başından beri muhalif olan isimlerdik.
Geri kalanlar ise, son birkaç yıla kadar gerek ekranlarda gerekse köşelerimizde kıyasıya tartıştığımız, AKP’ye ölümüne destek veren, Ergenekon, Balyoz dönemlerinde bizlere “postalcı, darbeci, demokrasi karşıtı” diye saldıran isimlerdi.
Anladığım kadarıyla hepsi çok sıkı birer “anti AKP’li” olmuş. “Bu sefer tamam inşallah” diyen bile vardı.
Kadere bakın ki şu anda o isimlerle “yan yana” gibiyiz.
Çok hoşuma gitti mi?
Elbette hayır.
Ama bu isimlerin en azından yıllardır söylediklerimize artık değer vermeye başladıklarını görmek bile çok hoş.

sozcu-banner-1