KAFAMI BOZAN ŞEYLER

TRT “Bunlar sapık” açıklaması yaparak kendini kurtaramaz!


Pazar gecesi sosyal medyada bir fırtına esti.
TRT’nin çocuk kanalında gösterilen “Maysa ve Bulut” adlı çizgi filmde bir eşeğe cinsel taciz görüntüsü olduğu iddiası ortalığı karıştırdı.
Yüz binlerce kişi sadece bir kaç saniye süren görüntü üzerine aşırı tepki gösterdi.
Ben de izledim ve şaşkınlıktan küçük dilimi yutacak gibi oldum.
Ancak bir süre sonra TRT Çocuk yetkilileri bir açıklama yayınladı.
Bunun üzerine iş tersine döndü bu kez AKP yandaşları veryansına başladı.
Aslında kimse kusura bakmasın, çizgi filmin o bölümünü izleyen bin kişiden sadece bir ya da ikisi “Burada hayvana cinsel taciz yok, göz yanılması” diyebilir belki.
TRT “düzeltme” adı altında filmin o sahnesini olduğundan üç kat yakınlaştırarak yayınlıyor ve “burada cinsel taciz görüntüsü yok. Hayvanı ahıra sokmak isteyen kişinin şalvarı ve gömleği uçuşuyor” diyor.
Doğru mu? Doğru.
Ama tıpkı maçlarda “ofsayt mı değil mi” tartışmasındaki gibi çekimi yakınlaştırıp ağırlaştırarak yapılıyor bunu.
TRT yönetimi sonra da bu tür suçlamaları yapanları “hastalıklı, sapık” olarak niteliyor.
Bana göre durum bu kadar basit değil.
Evet asıl görüntüde rüzgarda uçuşan şalvar var ama önemli olan ilk izlemede yaratılan algıdır.
Filmin karakterlerini, kurgulayıp hareketlendirenler, yönetmen, TRT Çocuk denetmenleri hiç mi fark etmediler bu “bilinçaltı mesaj” gibi algılanabilecek görüntüleri?
Bu bana göre mümkün değil?
Absürd komedi filmlerinde olur bunlar ancak. İlk bakışta “cinsel” zannettiğiniz bir eylem aslında çok basit harekettir. Buna güler geçersiniz.
Çocuklar için yapılan programlarda buna çok dikkat edilmesi gerektiği herhalde ortadadır.
Konuya bir de başka açıdan bakalım; Görüntüleri kimin servis ettiğini bilmiyoruz.
Bu pekala TRT’nin operasyonu da olabilir.
Kuruma yönelik son günlerdeki eleştirilerin önünü kesmek için böyle bir mağduriyet yaratılmış olabilir.
Bu da en azından mantıksız değil.
Filmi çekenlere bir de şunu hatırlatmak isterim.
Köy yerinde kimse bir eşeği ahıra sokmak için arkasından itmez. Eşek yularından çekilir.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Yok artık daha neler; sordukları soruya bakar mısınız?


Tatildeyim.
HSBC  “Call Center”inden aradılar.
Kredi kartı borcu olarak 1240 lirayı yatırmamışım bunu hatırlatıyor.
İlk soru geldi; “Ne zaman yatırırsınız?”
Ben de “Bilemiyorum” dedim “Muhtemelen ay başı artık.”
Arayan kızımız kararlı “Bu cumaya kadar ödeyebilir misiniz?”
Ne diyeyim “öderim” deyip kapatmak var ama dürüstüz ya, “Sanmıyorum ay başı olur ancak, bu ay da gecikmeli olsun. Nasıl olsa faizini ödüyorum” diye devam ettim.
Kız bırakmıyor peşimi. “Peki” dedi bu kez “Borcunuzu neden ödeyemediğinizi söyler misiniz?”
Yahu alt tarafı bin liralık borç, zannedersin ki milyon dolar takmışım, soruya bak.
Tatildeyim ya vaktim var, normal zamanda kükrerim bu durumlarda. Alttan aldım; “Ne yalan söyleyeyim. Unuttum, siz aramasanız aklıma gelmeyecek çünkü bir süredir bu kartı kullanmıyorum.”
Bitti sanıyordum ama asıl bomba ondan sonra geldi.
Kız aynen şunu söyledi; “Bir yakınınızdan borç alamaz mısınız? Sizin iyiliğiniz için söylüyorum, bu parayı ödeyin ki bankalardaki kredi durumunuz bozulmasın.”
Yok artık. Borç alamaz mıymışım?
Bunlar bu cesareti ve hadsizliği nereden buluyorlar acaba?

KOMİK 

“Darbe oluyor” korkusuna kapılmayalım diye helikopter uçuramıyorlar


Son zamanların en komik haberlerinden birini tatildeyken okudum.
Ankara’daki Kara Helikopter Komutanlığı Isparta’ya nakledilecekmiş.
Sebebi basit; 15 Temmuz gecesi bu helikopterler kullanılmıştı. Şimdi bu helikopterleri Ankara dışına çıkarmak istiyorlar.
Hani ola ki yine darbeye kalkışanlar oldu helikopterleri kullanamasınlar.
Ancak sorun şu ki helikopterlerin topluca havalanıp İsparta’ya doğru uçması halinde kamuoyu “Yine mi darbe” paniğine kapılabilir.
Böyle düşünmüş askerler. Bu nedenle önce Ankara halkına bir duyuru yayınlandı. Uçuş saatleri açıklandı ki o sıradaki gürültü paniğe neden olmasın.
Ama sonra birileri “Yahu ne yapsanız bu halk anlamaz, siz iyisi mi uçuşu iptal edin” demiş olmalı ki gerçekten uçuşlar iptal edildi.
Sanıyorum helikopterler topluca gitmek yerine arada sırada havalanarak birer birer İsparta’ya gitmişlerdir.
Ne komik bir ülke olduk değil mi?

ŞAŞIRDIM

Papaza gösterilen ihtimam parmak ısırtıyor


Türkiye ile Amerika arasında krize neden olan rahip Andrew Craig Brunson’un keyfi yerinde aslında.
Ev hapsi hapishane gibi değil öncelikle. Hapishanede kalan kişi kimseyle görüşemez. Ailesi haftada bir ziyaret edebilir. Arkadaş görüşmeleri son derece sınırlıdır ve izne tabidir.
Ev hapsi öyle değil.
Başında bir gardiyan yok, evden çıkmamak kaydıyla her şeyde özgür. Arkadaşları ziyarete gelebilir, birlikte yemek yiyip oyunlar bile oynayabilirler.
Bu açıdan bakınca zaten 26 yıldır artık “Türkleşmiş” olan Brunson’un “vatan hasreti” ile yanıp tutuşmadığı ortada.
Bu nedenle o artık özgür biridir.
Bunun ötesinde resmi açıklamalardan anladığımız kadarıyla Amerikalı papaza kimseye gösterilmeyen bir ihtimam da gösteriliyor.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı Elektronik İzleme Şube Müdürü Serkan Mutan, ABD’li rahip Andrew Craig Brunson’la ilgili, “Şahsın cezaevinden tahliye edilmesinden sonra kişi konutuna geçirildi. Evinde ev ünitesi dediğimiz cihaz kuruldu ve ayağında bir kelepçe takılı şu anda” açıklaması yapmış.
Bu cihaza dokunulduğunda ya da kelepçeye bir zarar verilmek istendiğinde sistemin bunu gördüğünü anlatan Mutan ardından şu şaşırtıcı bilgiyi veriyor; “Bu konuda özel eğitim almış iki tane personelimiz sadece bu şahsın izlemesini gerçekleştiriyor. Düzenli olarak denetimli serbestlikteki denetleme birimlerimiz şahsın evine giderek denetlemesini gerçekleştiriyor. Aynı zamanda kolluk birimleri de kişinin evi önünde güvenlik önlemleri almış durumda.”
Bu ne ihtimam böyle?

plusbanner2x